FALANCA-FİLANCA-HEP YALANCA

 

FALANCA-FİLANCA-HEP YALANCA

İnsanlık dediğimiz sistem çıkar ilişkileri doğrultusunda batmakta. Bunu gören bir kesim aydın, bilinçli olmak adına birkaç yerden ulaşabildiği kadar insana ulaşma çabası içerisine girdi. Tabi eşekler tepinmeye başladı. Anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar çıktı… Olan biz çimlere oldu…

 

Canımız yandı.

Yüreklerimiz dağlandı.

Yalancılar hep aynı lisanı konuşuyor: YALANCA…

Sabrımızı zorlamayın, bıçak kemiğe dayandı diyor bak falanca filanca…

İçi boş, dışı boş sözler almış başını yürüyor, safsata…

Kulak versenize iki dakika, ağlıyor evinde bağrı yanık bir ana!

Çok şükür!

Şu an o kadar çok şükrettim ki anlamayanlardan olmadığıma. Hala yüreğim yanıyor. Benimde erkek kardeşim var o da olabilirdi! Arkadaşlarımdan biri olabilirdi. Belki hayatımı paylaşacağım insan olabilirdi. Ama onlar benim tanıdığım Anadolu çocukları hepsi… Ne fark eder ki tanımıyor olmak. Yas aynı yas. Acı aynı acı. Gözyaşlarımızın tadı aynı…

Her şeyden önce insanım ben arkadaş!

Bir can gidiyor. Sen oturmakla meşgulsen eğer, suratında bir sırıtma rutin işlerine devam ediyorsan eğer benden sana saygı göstermemi bekleme sakın.

Göstermem!

Ben hak ve adalet varsa eğer bu ülkede kaldıysa onu da sana yedirtmem!

 

Beş saat öncesinde twitter da barış isteyen Ece Temelkuran’a ölüm tehdidi yapan insanlara da tek bir söz; Burası Türkiye Cumhuriyeti kusura bakma kavgacı politika izletmem!

 

Ölümden bahsediyorum!

Nefes alamamaktan, gözlerin görememesinden, kulakların duyamamasından…

Kalbin atmamasından…

Nasıl olsa iki gün sonra unutulacak diye düşünme sakın, unutturmam!

Gücüm yetene, nefesim kesilene kadar anlatırım, usanmam…

Bana karşı gelen olacakmış, uslanmam!

Soru sormayın yaralarım çok taze, geçmeyecek bunlar izi kalıyor anne!

Bu iş böyle devam edecekse eğer, boş yere mi öldüm ben anne?

Evet!

Hala ban

a karamsar bakma diye öngörüde bulunacak olan insan evladı(!) var mı acaba merak ediyorum. Bunca yaşananlardan sonra elde avuçta kalan bir lokma umutta kırılmışken, nasıl çıkacak karanlıklarım aydınlığa?

CANAN YÜCEL

Önceki ve Sonraki Yazılar