Kenelerle ilgili bilinmeyenler

Kenelerle ilgili bilinmeyenler

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan kenelerle ilgili bilgi verdi.

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan kenelerle ilgili bilgi verdi.

   Daha önce rektör adayı olduğunu açıklayan Dökmetaş, Büyük Otel'de basın mensupları ile kahvaltıda bir araya geldi. Buradaki toplantıda kendisi gibi daha önce rektör adayı olduğunu açıklayan Prof. Dr. Mehmet Canbazoğlu'nun kendisini desteklemek için adaylıktan çekildiğini ve rektör seçilmesi durumunda yapacakları çalışmaları anlatmayı amaçladıklarını söyledi.


Dökmetaş, rektör olması durumunda birçok projesini hayata geçireceğini sözlerine ekleyerek, "Eğer öğretim üyelerimizin teveccühleri ile seçilirsem herkesin güvenebileceği, insanlar arasında ayırım yapmayan, bilimselliği ve liyakati şiar edinmiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bekasından taviz vermeyen, Sivas'ın ve Sivaslının övüneceği, gurur duyacağı bir üniversite için gayretini esirgemeyen bir rektör olacağımdan emin olabilirsiniz. Benim gibi aday olmuş diğer arkadaşlarıma başarılar dilerim.
Üniversitemiz için kim daha başarılı işler yapacaksa rektörlük seçiminde onun kazanmasını diliyorum" dedi.


Ardından KKKA hastalığına yol açarak birçok insanın ölümüne neden olan keneler ile ilgili açıklamalarda bulunan Dökmetaş, Sivas'ta son yıllarda büyük çalışmalar yaptıklarını belirterek, "Sivas'taki olguları değerlendirdiğimizde 2002'den sonra yine artan bir trend gördük. 2003'te 15 olgumuz varken, 2003'te 84'e, 2004'te 92'ye, 2005'te 102'ye ve 2006'da da 123'e doğru çıktığını gördük. Hastalık Kelkit Vadisi'nde görülüyor fakat ülkemizin değişik yerlerinde de buna benzer hastalıklar olabilir.

Kene ile bulaşan onlarca hastalık var. Yine kanama, yüksek ateş ve döküntüyü taklit eden kan hastalıkları, kanserler var. Halk arasında sığır, mal, koyun hastalığı denilen brusellanın yanı sıra tifo da benzer klinik tabloya sahiptir" diye konuştu.


Kene ısırmalarına karşı alınacak tedbirleri de açıklayan Dökmetaş, ilaçlama ve piknik alanlarına gitmemenin çözüm olmadığını belirterek, "İnsanlar piknik alanlarına gitmesin mi? Gitmeli. Piknik alanları kapatılmalı mı? Hayır kapatılmamalı. Çünkü belirli alanda piknik alanını kapattığınızda insanlar daha uzak ve riskli bölgelere girebiliyor. Dağlık ve çalılık alanlarda gezildiğinde koruyucu önlemler alınmalı. Çocuklar piknik alanlarında çıplak ayakla gezmemeli. Mümkünse dağlık alanlara gidildiğinde pantolonların paçaları çoraplarla beraber kapatılmalı" açıklamasını yaptı.


Vücuda yapışan kenelerin mutlaka sağlık kuruluşlarında çıkarılması gerektiğinin altını çizen Dökmetaş, "Bizim büyüklerimiz kene kırma tabir edilen bir yöntemle keneleri uzaklaştırıyorlardı. Bu işlem doğru değil. Hastalığın vücuda bulaşmasında kene tutulması ve sokması kadar, kenelerin kırılması sırasında ellerde olan çatlaklardan, yaralardan mikroorganizmanın vücuda girmesi de rol oynuyor" dedi.

"HASTALIK İNSANDAN İNSANA BULAŞABİLİR"
Kene ısırmaları ile ilgili olarak oluşan KKKA hastalığının insandan insana geçebildiğini de belirten Dökmetaş, "Daha az olmakla birlikte vücuttaki yaralardan ve hastadan hastaneye, hastanede çalışan personele bulaşması mümkün olan bir hastalıktır" diyerek herkesi uyardı.
Mümkün olduğu kadar hastalık taşıyan kenelerden uzak durulması gerektiğini belirten Dökmetaş, "Kenenin üzerinde sigara söndürürsek, alkol damlatırsak, onu elimizle kırmaya çalışırsak, parmaklarımızla çıkarmaya çalışırsak hastaya faydalı olamayız, aksine zarar vermiş oluruz" dedi.
Her kene sokmasının ölümcül olmadığını vurgulayan Dökmetaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onlarca kene çeşidi var. Bunlardan 'Hiyaloma' dediğimiz kene çeşidi hastalığı bulaştırıyor. Diğerleri bulaştırmıyor. Bu nedenle bize gelen hastalarda o kenenin incelemesini yapıyoruz.

  Geçen yıllarda Sivas bölgesinde bu türden bir keneye rastlamadık. Ama bu sene ve gelecek yıllarda buna rastlamayacağımız anlamına gelmez."
Kenelerin sadece olgunlarının insanlara yapıştığını belirten Dökmetaş, "Olgun, erişkin keneler insanları sokuyor. Yapıştığı anda yumurtlaması söz konusu değil. Hortumu ile kan emiyor, kendi vücudundaki salgıları insan vücuduna salıyor" dedi.


Kene ile mücadelenin ilaçlarla olmayacağını belirten Dökmetaş, kanatlıların itlafının kenelerin sayısının artışı ile alakasının olmadığını, keneler ile mücadelede en verimli hayvanın karınca olduğunu belirtti. Kenelerin zıplamayan, uçmayan ancak kan kokusunu iyi algılayan zeki hayvanlar olduğunu ifade eden Dökmetaş, "Çok özel durumlarda ilaçlama yapılabilir ama Türkiye'nin hangi tarafını ilaçlayacaksınız? Kelkit Vadisi'ni düşünün, binlerce kilometrelik alanın neresini ilaçlayacaksınız? Keneler daha çok
otların olduğu bölgelerde, makilik alanlarda ve ağaçlarda hareket eden, yanından bir canlı geçtiğinde onu hisseden ve kendini o canlının üzerine bırakan, o canlının da ulaşamayacağı alanlara gidip orada kanını emen bir canlıdır. Kuş gribi ile ilgisi olup olmadığı soruluyor. ,

Ben 1989 yılında ilk olgularını gördüğümüzü söyledim. 1989'da kuş gribi yoktu. 2002 yılında bu hastalıktan hastanemize yatan 15 hasta var dedim. Kuş gribi o zaman da yoktu, 2003'te, 2004'te de yoktu. Kuş gribi son 3 yıl içerisinde
gündemimize geldi. İnsanlarımız ve bilim adamlarımızın bir kısmı keneleri toplayan tavukların kene popülasyonunda da azalmaya neden olduğunu söylüyor. Dağlık ve tavukların olmadığı alanlarda keneler çoğunlukta yaşıyor" açıklamasını yaptı.


Kene ile en iyi mücadelenin yumurta döneminde olduğunu ve bunu da karıncaların yumurtaları alarak yaptığını belirten Dökmetaş, "Kene sayılarının azalmasında en çok rol oynayan canlı karıncalardır. Çünkü kenelerin yumurtalarını karıncalar topluyor. 'Kuş türünde azalma oldu, bu nedenle kene hastalığı arttı' savı ve sözleri doğru değil. Nerede öldürüldü bizim tavuklarımız? Bolu ve Manyas'ta. O bölgede KKKA hastalığı yok. Tokat, Giresun ve Ordu bölgesinde tavuk itlafları pek fazla yaşanmadı, hastalık bu
bölgede var" ifadelerini kullandı.


Açıklamalarında yabancı ülkelerin keneleri biyolojik silah olarak kullandığı yönündeki iddiaların da doğru olmadığını söyleyen Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, "Ben bunun biyolojik silah etmeni olarak kullanıldığına inanmıyorum. Bunu biyolojik silah olarak kullanan insan, Tokat bölgesini tercih etmez. Hastalık ülkemizde insanların çok yaşadığı, turizmin canlı olduğu alanlarda yayılsaydı belki bunu düşünebilirdik" dedi.


Dökmetaş, bu yıl içerisinde özellikle Tokat bölgesinden 11 kene ısırması vakası geldiğini, bunlardan yaşlı bir kadının öldüğünü, diğer 10 hastanın da şifahen taburcu edilerek muayene ve kan tahlillerinin sürekli yapıldığını sözlerine ekledi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.