KARŞIYAKA ÇOK SOĞUK,

 

KARŞIYAKA ÇOK SOĞUK,

Çok sevdiğimizi bıraktık Karşıyaka’ya. En değerli varlıklarımızı; anamızı, babamızı, kardeşimizi, dayılar, halalar, amcalar çok yakınımızı bıraktık Karşıyaka’ya.

Bıraktıklarımız hepsi çok özeldi elbette. Ayaklarımız çukurun içine bırakılan değerlerimizin üzerine toprak atılırken yerinde zorla duruyordu. İçinden gelen bir ses “ onlar olmadan sen nasıl yaşayacaksın, sende atla” diyordu adeta. “SENDE ATLA”. Ne analar, ne babalar, yoldaşlar elbette hiç birimiz yapamadık bunu. En sevdiklerimiz en değerlilerimiz dünyalarımızı bıraktık oraya belki geriye dönüp bakmadık, bakamadık bile. Çünkü orada karda kışta bıraktıklarımız her ziyarete gittiğimiz de sıcacık duruyordu yerlerinde. Ziyarete gelen dostlar, yoldaşlar kalabalıksa seviniyor arayan soran gelenler arasında eski dostları yoksa belki de bir kez daha ölüyorlardı.

18357

Bugün tek başına gittim Erdal Eren’i anma toplantısına artık zaten kimseye haber verip insanları  toparlayıp taşımamaya karar verdi. Buna neden tekti. Erdal ne için ölmüştü, kimler için ölmüştü 17 yaşında daha sevginin derinliğine dalmadan, belki de sevemeden sevilmeden, sıcacık iki elin birleşip tek ele döndüğünü hiç yaşamadan. Belki hep birlikte çekilen halayın ritmine kendini hiç kaptırmadan, vapura binip dalgaları yara yara menzile ulaşmaya çalışan vapurun hızından yüzüne çarpan köpüklerin soğukluğunda üşümeden.

Her sene burada ilk konuşmayı  yapanların söylediği söz yine bu sene de ayniydi “ onun için göz yaşı dökmek yok, onlar için ağlamayacağız”. Ben geçen sene olduğu gibi yine itiraz ettim bu sözlere içimden elbette. Zaten sesimi yükseltip cevap veremezdim bu sözlere çoktan gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Öylesine insani, öylesine içten gelir ki bu akan yaşlar öyle kumanda edilip” yok akma, kal gözlerimin dışından dışarı akma.” Denilecek şey değildi bu gözyaşları. Ne talimat dinlerdi, nede dur durak. Akan yaşlar, buz gibi hava ve Erdal yoldaşlarının sıcaklığı.

Ne için yaşamı bitmişti Erdal’ın. Bu gün yol arkadaşları anlattı. Yol arkadaşlarından ziyade o gün Erdal’ın yaşını bugün yaşayanlar anlattı Erdal’ı. 78’liler Vakfı Ankara başkanı Hüseyin’de anlattı. Oğlu Erdal’ın evlendiğini anlatırken sesi titredi hatta titremenin de ötesine geçti hani ağlamak yoktu. Liseli gençler adına bildiri okuyan genç bir yoldaşı onunda sesi titredi hatta “ağlamayın, ağlamaya gelmedik buraya “ diyen yoldaşının da sesi vurdu duvarlara geldi, titremek değildi bu belki de eskiden “ nalan” denilen inlemeydi bu.

Ve bu her iki nesil bütün yaşanılan sıkıntılara rağmen, Erdal’a olan derin özleme rağmen ve ülkemizde yaşanan sıkıntılara rağmen yeniden umudu yeşerttiler.

Erdal ne için öldü sözlerinin karşılığı yine görevini yapmak için buralarda yoklardı. Hiç olmadılar ki zaten olsalardı 12 Eylül Mitinglerin de binlerce resmi görebilir miydik yerlerde, binlerce genç bırakılmış olur muydu bu soğuk toprağa. NEDEN GİTTİ YANIMIZDAN ERDAL, DENİZ, MAHİR, İBRAHİM, SİNAN VE binlercesi neden.Eğer bu gün burada olmayanlar tam da 30 yıl önce Erdal’ın yanında olsalardı biz bugün yine bu kadar sık gelir miydik bu KARŞIYAKA’YA. Anmanın açılışını yapan yoldaşın dediği olmadı bence öyle bir ağladık ki ta derinlerden geldi Karşıyaka’ya o sesler. En çokta neden ağladım biliyor musunuz” Erdal ve diğer Erdal’lar elbette önce inandığı için sonra da kimler için ölmüştünün” karşılığı olanları hiç mezarı başında görmediğim için ağladım ve benim bu iç duyarlılığımı iç dünyamı anlamayıp görevlerim sıralarınken “ şunları şunları aksattın “ diyenlerin en değerlilerimin sözleri için de ağladım.13 ARALIK 2010

Emel SUNGUR

Önceki ve Sonraki Yazılar