BU DÜNYADAN MUSA EMMİ’DE GEÇTİ.

BU DÜNYADAN MUSA EMMİ"DE GEÇTİ.

H.Nedim Şahhüseyinoğlu


Musa Uysal (Emmi),eğitimin, örgütçülüğün ulu çınarıydı. 1926"da Çorum"da dünyaya geldi. Türki Ülkesinde ( Çerkez Cumhuriyeti ) baskı ve katliamlar bedeniyle Türkiye"ye göç etmişlerdi. Babası köy imamıydı. İkinci Dünya Savaşı döneminde ( 1939-1945 ), çalışma yaşındaki erkekler silah altına alınırlar. Böylece üretim düşerken, kıtlık ülkeyi kasıp kavurmaya başlar. İmam baba dinsel eğitimli olsa da tutucu değildir. Çocuklarını okula gönderdi. Musa hem ilk okula gitmekte, hem de babasının denetiminde kur"anı ezberlemeye çalışmaktaydı. 1940"ta Kastamonu"da “ Gölköy Enstitüsü” açılır. İlkokulu bitiren Musa, Gölköy Enstitüsü"ne örgenci olarak alınır.

Köy Enstitülerinin kuruluş amacı, Türkiye nüfusunun o/o80"inin yerleşik olduğu kırsal halkını her yönüyle topluca kalkındırmasını gerçekleştirmekti. Köy Enstitülerinde ezberi eğitim değil, uygulamalı eğitim ilke edinilmişti. Musa ( emmi ), diğer öğrenciler, yöneticiler, öğretmenler iç içe, elele ve imece kültür, tarım ve sanata yönelmişlerdi. Bilgi ve becerilerle donatılmış öğretmen yetiştiriliyordu. Musa Uysal ( emmi) bu öğretmenlerden biridir. 1945"te öğretmen olarak köye atanır. Dönemin ulaşımı, iletişimi, haberleşmesi yok denilecek sınırlardaydı. Bu zor koşullarda Musa emmi kitap alıyor, köylüleri bilgilendirmeye, sağlık konusunda yardımcı olmaya, ilkokulu bitiren örgencileri en azından yatılı okula göndermeye çalışıyordu. Musa"nın gecesi, gündüzü yoktu, hep çalışıyor, hep çalışıyordu. Köy halkı Musa emmiyi seviyor ve bağrına basıyordu.

Musa emmi tipik bir halk adamıydı. İleriyi görüyor, demokratlaşmanın yöntemlerini araştırıyordu. Bir yandan yöre halkına öncülük etmek ve örgütlemek; diğer yanda öğretmen örgütlerinde görev almayı ilke edinmişti. TÖDMF"nın üyesi, TÖS"ün üyesi ve şube başkanı, bölge temsilcisi, genel yönetim kurulu üyesi, TÖBDER"in kurucusu, genel yönetim kurulu üyesi, EĞİT-DER""in üyesi ve temsilcisi oldu.

Musa Emmi"yi 1965"de TÖS örgütçülüğü sırasında tanıdım. Öğretmen örgütlerinin içinde birlikte mücadele verdik. Bu birlikteliklerimiz 29 Kasım 2008 cumartesi günü saat 23.00"e değin sürdü. Yani 43 yıl.

Emekçilerin, aydınların yazgısı gibi Musa Emmi"nin yazgısını egemen güçler yazmıştı. Açığa alınma, sürgün, gözaltına alınma ve işkencelerden geçme, tutukluluk, uzun yıllar zindanlarda tutsak edilme, zorunlu sürgün, emminin yaşamını oluşturuyordu. Baskılar ve zorluklar karşısında gülücüklü esprilerle “ onlar gasp ederek elde ettikleri çıkarlarını koruyorlar, biz ise gasp edilen haklarımızı ve özgürlüğümüzü, insanca yaşamımızı geriye almaya çalışıyoruz. Bu çıkar çatışmasıdır, elbetki bunlar yaşanacaktır” diyordu Musa Emmi. Öylesine bilinçli ve dirençliydi. Bunca baskı, zorluk ve engel karşısında eşi Ayşe ile birlikte dik durdular.Dört evladını yüksek örgenime yolladılar. Kimi profesör, kimi doktor, kimi öğretmen oldular. Baba ve annelerinin direncini sürdürecek ayrıca buna ilave olarak bilgi ve hoşgörü kazanacaklardı.

Musa Emmi"nin uğraşı emekçilerin ve öğretmenlerin örgütlenmesi ile sınırlı değildi. Okuyorlar, yazıyorlar ve araştırıyorlardı.

Yayınlanmış yapıtlarından bir kaçı şöyleydi;

“ NEREDEN NEREYE ”; 1993"te yayınlanmıştır. Öğretmenlik döneminde tanık olduğu olayları ve yaşamı yazıya dönüştürmüştü.

“ BİR AYDINLIK AĞACI HAMDİ KONUR”; Hamdi Konur kimsesizlik ve yoklukla mücadele ede ede öğretmenliğin, halkın adamı ve simgesi olmuştu. Musa Emmi bu simge kişiyi belgelerle kitaplaştırmıştı.

“ KALEMİM KAYDI”; ilginç ve belgesel bir yapıt. Ailesinin zoraki göçle ayırdıkları ülkesine ( Çerkez Cumhuriyetine), eşiyle birlikte giderler, oranın insanlarının yaşayışını, sanatını, kültürünü, demokratik mücadelesini, anılarını belgelerle kitaplaştırmıştır. Kitap okundukça insan kendini adeta o ülkede yaşıyor hissine kaptırıyordu.

“ TIKI ”; Çorum"da kendi halinde yaşayan, kimilerinin deli dedikleri “TIKI” adındaki kişiyi, yaşamını, halkın ona karşı sevgisini, davranışlarını öyküleştirerek okuyucuların hizmetine sunmuştur..

“ SEFURE”; kimilerinin “Orospu” kimilerinin “ Genelev Kadını” dedikleri kadınların yaşamını, bu duruma düşmelerinin ve düşürenlerin nasıl ve nedenlerini bire bir görüşerek araştırmış, kitaplaştırmıştır.

Böyle bir konuyu ilk araştırmayı yapan ve kitaplaştıran Musa Emmidir. Ele alınan konu düşündürücü ve ayni zamanda hazindir.

Musa Emmi; eğitimle, Köy Enstitüleriyle, örgütçülükle ilgili olarak düzenlenen etkinliklere konuşmacı olarak katılıyordu. Bilgi ve deneyimiyle herkesin ilgi alanı oluyordu. İncitici olmayan şakaları, esprileri, fıkraları, insanları coşturuyordu.

Kimi cenazelerde “göz yaşı sel olup aktı” diye acılar belirtilmeye çalışılır. Musa Emmi"nin cenazesinde gözyaşları sel olup akmadı.

Göz yüzünde uçan balon oldu; güneşin ışınlarıyla kucaklaşıp açılınca. Musa Emmi ile emekçiler, bilimsel eğitim, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerinin iç içe kucaklaştıklarını gördük. Balonun alt yazısında da “ Aydınlık ve çağdaşlaşma ışığıyla bilinmeyen dünyayı aydınlatmak amacıyla hakka yürüyorum, hoşça kalın” diyordu.

EMMİ, demokratik mücadelenle ve yapıtlarınla sonsuza dek yaşayacaksın. Anıların ve demokratik mücadelen ışık, toprağın üretken olsun……04.12.2008

Önceki ve Sonraki Yazılar