Kenelere Dikkat ...Aşısıda Geliyor.

Kenelere Dikkat ...Aşısıda Geliyor.

Türkiye'de görülen kene türlerinden birkaçının hastalığı bulaştırmasının mümkün olabildiğini belirterek, bu türlerin genel olarak Mayıs-Ekim ayları arasında aktif olduklarını söyledi.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bilal Dik, kenelerin beslenmek için insan ve hayvanların kanını emmek zorunda olduklarını ve Türkiye'de görülen kene türlerinden birkaçının hastalığı bulaştırmasının mümkün olabildiğini belirterek, bu türlerin genel olarak Mayıs-Ekim ayları arasında aktif olduklarını söyledi.

Kenelerin yumurtalarını meralarda toprağa ya da ahırlardaki çatlaklara bıraktıklarını dile getiren Prof. Dr. Bilal Dik, "Yumurtalardan 1 ay içinde çıkan larvalar, meralarda ya da ahırlardaki hayvanları, ya da insanları sokarak kanlarını emerler. Meralarda bitkilerin üzerine çıkan veya bazen toprakta bulunan keneler piknik yapan insanları, özellikle de hayvanlarla yakın temasta olan insanları sokabilir. Eğer hastalığı taşıma yeteneğine sahip türlere ait bir dişi kene Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı taşıyan bir insan veya hayvandan kan emmiş ve virüsü almışsa, yumurtaları vasıtasıyla bunu larvalarına da aktarır. Bu larvalar erişkin kene
oldukları zaman hastalığı kan emdiği insanlara nakledebilir. Bu nedenle, sadece ergin keneleri öldürmekle mücadele etmek mümkün değildir. Bu nedenle, özellikle KKKA görülen yerler ve hastalığın çıkma ihtimali yüksek olan yerlerde belirli aralıklarla ve uzmanların tavsiyeleri doğrultusunda ilaçlamalara devam edilmelidir" dedi.

Vücutta rastlanan kenelerin vatandaşların kendileri tarafından çıkarılmasının yanlış olduğunu, bu şekildeki yaklaşımların kenelerin virüsü taşımaları halinde bulaşma riskini de artırabileceğini dile getiren Prof. Dr. Dik, "Vücutta keneye rastlanması halinde, en kısa zamanda, en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kenenin elle çekilerek veya zeytinyağı, alkol, eter, kloroform, sabun, tereyağı gibi maddeler sürülerek çıkarılması, kenenin kusmasına ve hastalığı nakletmesine neden olabilir. Riskli bölgelerde yaşayan çiftçilerin, hayvancılıkla uğraşanların veya işleri gereği kenelerin bulunabilecekleri ortamlarda çalışan veya piknik yapan insanların evlerine döndüklerinde vücutlarını kene yönünden muayene etmeleri gerekir" şeklinde konuştu.

Her kenenin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığını taşımadığını, taşıma yeteneği olsa bile hepsinde virüsün bulunmayabileceğini ve insanların gereksiz panik yapmamaları gerektiğini de dile getiren Prof. Dr. Bilal Dik, "Hastalığın bulaştığı kişilerde baş ağrısı, kol ve bacaklarda, sırtta ağrı, halsizlik, kırgınlık, iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal ve ateş görülebilir. Bunlara ilaveten, gözde kızarıklık, vücutta küçük kanamalar ve akciğer, karaciğer ve böbrek fonksiyonları da bozulabilir.

İlk 2 haftanın atlatılabilmesi halinde yaşama şansı çok yüksektir" diye konuştu.

Kene Aşısı Geliyor...

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun başkanlığındaki bakanlık bürokratları ve bilim adamları, Hekimevi'nde düzenledikleri ortak basın toplantısında kene ısırığıyla ortaya çıkan KKKA hastalığı konusunda açıklamalarda bulundu.

Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mustafa Ertek, KKKA hastalığına karşı serum ve aşı üretimi konusunda ciddi çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Ertek, 4 şehirde yaşayan donörlerden toplanan kan örnekleriyle KKKA'ya karşı serum geliştirmek için kolları sıvadıklarını belirterek, 3-4 ay içinde olumlu sonuç almaları halinde üretime devam edeceklerini bildirdi.

Bununla birlikte tetenoz, difteri ve akrep sokmalarına karşı kullanılan at kaynaklı serumun KKKA hastalığına karşı da kullanılması için test çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Ertek, "TÜBİTAK ile ortak bir projemiz kapsamında KKKA aşı üretmeyi planlıyoruz. Bu aşının insandan önce 2 memeli hayvanda denenmesi gerekiyor. 2-3 yıl içinde KKKA aşısı üretmeyi hedefliyoruz" diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Torunoğlu ise geçtiğimiz yıl kene ısırığı sonucu 1315 vakanın görüldüğünü ve 63 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. Torunoğlu, bu yıl için henüz resmi olarak bildirilmiş KKKA vakasının bulunmadığını ifade ederek, "Geçen yıl 285 bin kişi kene yapışması veya ısırması şikayetleriyle sağlık kuruluşlarına başvurdu. 5 bin kişiden kan aldık ve 1315'inde vaka tespit edildi" dedi.

Torunoğlu, insanların keneyi kendi imkanlarıyla çıkarabileceğini ancak bunu yaparken çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Keneyi çıkardıktan sonra kendinizi çok izleyin. Ateş, kanama gibi herhangi semptomda mutlaka sağlık kuruluşuna başvurun" şeklinde konuştu.
Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zati Vatansever de, kene ile ilgili görsel bir sunum gerçekleştirdi. Vatansever, kenelerin sırtlarında barındığı koyun, keçi ve ineklerin etlerinin yenilmesinde sağlık açısından bir sorun bulunmadığını kaydetti.

Doç. Dr. Vatansever, şehirlerde KKKA riskinin olmadığını, metropollerde yaşayanların gereksiz gere paniğe kapılmaması gerektiğinin altını çizdi. Kene vücuda tutunsa bile 6-12 saat içinde çıkarılması halinde sorun olmayacağını kaydeden Vatansever, "Şehirlerdeki insanların hiç korkuya yapılmaması gerekir. Riskli bölgelerde yaşayanlar için söylüyorum, keneyi kendiniz de çıkarabilirsiniz, yapamıyorsanız doktora gidin. Zaten Türkiye'de en iyi kene çıkaranlar köylülerdir ancak zaman zaman yanlış yöntemler kullanabiliyorlar" dedi.

Numune Hastanesi Enfeksiyon Kliniği Şefi Prof. Dr. Hürrem Bodur ise, KKKA ile ilgili en iyi kayıtların tutulduğu ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı ve vakalardaki ölüm oranının yüzde 5'lerde seyrettiğini söyledi. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Uzman Dr. Turan Buzgan ise Türkiye'de kene konusunda 1200 bölgenin risk altında bulunduğunu anlatarak, bu bölgedeki 150 bin hanede yaşayan 600 kişinin eğitildiğini belirtti.

Buzgan, "Sağlık ekiplerimiz yanlarına köy muhtarı ve köy öğretmenlerini de alıp bu köyleri ziyaret ederek bilgilendirme yapıyor. KKKA konusunda broşürler dağıtıyoruz, keneye karşı kullanılan ürünleri ücretsiz dağıtıyoruz" diye konuştu.

Prof. Dr. Nihat Tosun ise gazetecilerden, "İnsanları panik havasına sokacak, psikolojisini bozacak haberler yapmayın" ricasında bulundu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.