Doç. Dr. Birol ERTAN

Doç. Dr. Birol ERTAN

ORAMS, ATAD, FALAN FİLAN

ORAMS, ATAD, FALAN FİLAN

Birol Ertan


Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin ülkesinde biriken yağmur sularını KKTC"deki yerleşim bölgelerine haber vermeksizin yönlendirmesi sonucu Güzelyurt"ta büyük bir felaket yaşandı. Rumların her konuda olduğu gibi doğal bir olayı bile bilerek afete dönüştürmekten kaçınmaması, Rumların insanlık anlayışını bir kez daha göstermiştir.

Bazı siyasilerin ve Rumlara toz kondurmak istemeyenlerin bu konuda da Rumları aklama girişimleri boşa çıktı. Meteoriloji Dairesi, bu ölçekte yağan yağmur ile bu sel felaketinin yaşanmayacağını verileriyle açıkladı. Rumların isteyerek ya da istemeyerek de olsa barajlarından gelen suları bize haber vermemelerinin bir insanlık ayıbı olduğu bir kez daha anlaşıldı. Umarım bu olaydan ders çıkarmayı biliriz.

Güzelyurt bölgemizde çok sayıda vatandaşın evleri ve işyerleri sel suları altında kaldı, araçları hurdaya döndü, ciddi maddi hasarlar oluştu. Can kaybı yaşanmaması ise hepimizin en büyük tesellisidir. Güzelyurtlu kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimi iletirken, Hükümetin zor durumdaki vatandaşa zamanında el uzatmasını diliyorum. Rum dostlarıyla kadeh tokuşturmak için hafta sonlarını bekleyen Rum sevdalılarının bu olaya nasıl yaklaşacaklarını doğrusu çok merak ediyorum.

Ülkemizdeki afet haberleri ortamında Orams Davasından beklenen sonuç alındı. Bildiğiniz gibi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi mahkemesi, Lapta'da üzerine Orams çifti tarafından mesken yapılan KKTC topraklarındaki bir arazinin Rum Yönetimi vatandaşı Apostolides'e ait olduğunu, Rum vatandaşına ait araziye mesken yaptıkları için Orams çiftinin Rum Apostolides'e maddi tazminat ödemesi gerektiğini, arazinin sahibine iade edilmesini ve araziyi “işgal ettikleri” süre boyunca kira ödemelerini ….. falan filan. Bu konuda o kadar çok şey söylendi ve söylenecek ki, ben devamını yazmayayım, sizler de zaten okumayacaksınız.

Sonuçta, İngiltere İstinaf Mahkemesinin Orams davasıyla ilgili nihai kararını açıkladı ve Kıbrıslı Rum Meletis Apostolides'i haklı buldu. Böylece, İngiliz mahkemesi, Rum mahkemesinin kararını haklı bulmuş oldu. Bu karar, beklenen bir karardı. Özellikle mahkemenin AB adalet kurumu olan ATAD"dan görüş sorması sonrasında işin rengi anlaşılmıştı.

Bu karar üzerine birçok tartışma yapılacağını, “çok bilmiş” uzman kılığındaki akademisyen ve siyasetçilerin günler boyunca Orams kararı üzerine açık oturumlar düzenleyeceğini biliyoruz. Ben ise konuya çok daha farklı bir açıdan bakmak niyetindeyim.

Orams davasında İngiliz mahkemesinin verdiği karar ile :

* Avrupa Birliği hukukuna asla güvenilemeyeceği,
* Özellikle Avrupa Toplulukları Adalet Divanı"nın adalet dağıtmak yerine Taraf olmayı tercih ettiği,
* Bu kararın Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamayacağı, sorunun daha da karmaşıklaşmasına katkıda bulunacağı,
* Avrupa Birliği"nin Kıbrıs sorununda hakem olma şansını iyice kaybettiği,
* AB"nin ve AB kurumlarının Kıbrıs sorununda taraf oldukları, üyeleri olan Yunanistan ve Rum Yönetiminin yanında tavır aldıkları KESİNLEŞMİŞTİR.

Bundan sonra hiç kimse, Avrupa Birliği ve AB kurumlarından adalet beklemesin.

On yıllardır Kıbrıs Türklerine insanlık dışı ve haksız ambargolar ve izolasyonlar uygulayan Avrupa Birliği, eline geçirdiği önemli bir şansı kaçırmış ve Kıbrıs sorununda tarafsız davranabileceği bir konuda ATAD aracılığıyla Rumlar lehinde tavır alınmasına neden olmuştur. ATAD kararından sonra İngiliz İstinaf Mahkemesi"nin Orams çifti lehinde bir karar alması beklenmiyordu. Bu noktada, AB kurumu olan ATAD kararı vasıtasıyla Avrupa Birliği, adalette sınıfta kalmıştır.

Bundan sonra AB ve AB kurumlarının Kıbrıs Türklerine akıl vermeye, özgürlük ve adalet nutukları atmaya, eşit davranış taahhütlerinde bulunmaya cesaretleri olmayacaktır. Olsa da bunun karşısında Kıbrıs Türklerinin çok sert tepkiler göreceklerini bilmelidirler.

Irak"ta milyonlarca insana karşı hukuk işlemiyor, Filistin"de çocukların dramına karşı hukuk işletilemiyor, Gazze"de bombalara karşı hukuk işletilmesi söz konusu değil, ama 35 yıldır kan akıtılmayan, iki tarafın vatandaşlarının barış atmosferinde sınırlardan rahatça geçerek yan yana gelebildikleri Kıbrıs adasında barışın kaynağı ve güvencesi olan KKTC"ye “uluslararası hukuk” dersleri vermeye kalkışıyorlar. Dünyada hukukun ve uluslararası hukukun “meşru güç” olduğunu, Irak, Afganistan, Filistin ve her geçen gün başak noktalarda görüyoruz. Kimse, özellikle de Annan Planı referandumundan sonra sözlerinde durmadıkları için yalancılıkları ve ikiyüzlülükleri kanıtlanmış olanlar, Kıbrıs Türklerine hukuk dersi veremez. Kıbrıs Türkü, egemen ve bağımsız kimliğini yaşatma iradesini korudukça, vız gelir tırıs gider.

Sözün özeti şudur ki, Avrupa Birliği"ne güvenimiz azalmıştı, bu karardan sonra tamamen yok oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar