UCUBE’NİN KATLİ

 

 [email protected]

  … Ve katli vaciptir dedi zamane sultanı; üstelik ulemaya danışmadan. ‘Benim mülkü diyarımda putlara yer yok’ dedi ve ferman buyurdu; “bu ucube bertaraf edilmeli!”…

            Yasalar eğildi, kadılar eğildi önünde. Dağlar taşlar, yerde karıncalar, gökte uçan kuşlar eğildi bu fermanın önünde… ‘Saz benim-söz benim, yaz benim-güz benim!’ diyordu sultan. Karşı durmak, hayır demek ne mümkün bu irade karşısında. Çare yok, yıkılacaktı garip ucube!

            Zavallı ‘ucube’ için ölüm fermanı çıkmıştı o mübarek(!) ağızdan… Yıkılacaktı çaresiz; istediği kadar hudut kapısında başını dik tutmaya çalışsın, istediği kadar ‘ben insanlığı temsil ediyorum!’ desin…

         Sabah mahmurluğunu henüz atamamıştı üzerinden. Günün ilk ışıkları gözlerini kamaştırıyor, bedeninde ağırlık hissediyordu. Gövdesine de tezgâh kurmuşlardı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, birileri boğazına ipi dolamıştı bile. Anlamıştı katledileceğini. Korkmuyordu katillerinden. Başını dik tutuyor, etrafta baş cellâdını arıyordu. Hâlbuki baş cellât günler evvel geçmişti oradan ve şimdi uzaktan sadizm kokan bir hazla izliyordu ölüm sahnesini…

            Hızla çalıştı elektrikli testere ve başını gövdesinden ayırdı. Boynunu koparanlara son kez baktı ve onlara acıyarak gülümsedi. Ve söylendi kendi kendine; zavallılar!

            Yüklediler kesik başları kamyonlara ve uzaklaştırmaya çalıştılar bedeninden. Başlar, hiçbir şey olmamış gibi selâmlarken geride kalanları, o hâlâ dik duruyor, acısını belli etmemeye çalışarak, başka bir yerde özgürce buluşmak üzere el sallıyordu ayrıldığı başlarına…

            İkinci gün kollarını ayırdı bedeninden zalim testere, zalim cellâdın emriyle. Gün gün budadılar ‘Ucube’yi. Geride kalan her parçası, sanki daha da büyüyormuş gibi haykırıyordu adeta kendini yok etmeye çalışanlara: “Belli ki, bedenimi bu topraklardan sökeceksiniz, ama ruhum ‘İnsanlık Anıtı’ olarak ebediyen burada kalacak. ve siz buraya her gelişinizde, yüzünüz kızaracak utancınızdan!’

                                               *

            Duyduk ki, Ucube yıkım işi bittikten sonra Sultan’ın ülkesinde her iş doğru gitmeye başlamış! Öncelikle Karslıların yüzü gülmüş ve bu gülüş yayılarak Mülk-ü Sultana yayılmış. İşsiz diye, yoksul diye kimse kalmamış…                                                                        Mahkemeler bir haftada biter olmuş, hapishaneler boşalıp fabrikaya dönüşmüş.  Memlekette işkence denen zalimliğin sonu gelmiş…                                                           Bütün çocuklar okullu olmuş, her genç istediği Üniversiteye gider, istediği mesleği seçer olmuş… İmtihanlarda şifreleme ortadan kalkmış. Hastaları Hekimler evinde ücretsiz tedavi ederken, ilâç da hastanın evine getirilir olmuş…

            Daha neler neler olmuş memlekette bir bilseniz! Yönetenler, lojman hastalığından, makam arabası hastalığından, devlet kesesini yolmaktan vazgeçmişler. Siyasetçiler her şeyi doğru söyler olmuş ve ne vaat ettilerse yapmışlar. Halk kendi yöneticilerini seçer olmuş. Devlet ihalelerinde ve işe alınmalarda rüşvet ve adam kayırma hukuksuzluğu ortadan kalkmış…

            Haksız işten çıkarmalar sona ermiş, asgari ücret Avrupa’nın üstüne çıkmış. İç borç, dış borç kalmamış, bütçe ve dış ticaret fazla vermeye başlamış… İşsize iş, aşsıza aş bulunmuş memlekette…

Her türlü şiddet önlenmiş, terör yok olmuş, sokakta gezen insanlar bile sevgiyle kucaklaşır olmuşlar. İnsanlar neşeden, mutluluktan kırılır olmuşlar(!) diyar-ı sultanda…

 

Kızmayın beyler, lütfen kızmayın! Önce topluca aynaya bakalım ve kendimizin ne olduğumuza dikkatlice ve korkmadan değerlendirelim. Ben ne isem, biz ne isek, bizi yönetenlerde o! Bizden fazla olabilirler mi?

‘İnsanlık anıtının’ yıkılışı için emir veren Başbakana da, sessizce emrin yerine getirilmesini sağlayan Kültür Bakanına da kızmayın. Çünkü hak etmedikleri bir mevkide, biz onlara taşıyamayacakları kadar yük bindirdik.

Yeni yıkımlarda, kendilerine başarılar dilemekten, hoş geldin ‘orta çağ’ kafası demekten başka elimizden bir şey gelmiyor ki! Çünkü tapuyu toptan devre

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.