MVSS

 

 

 MVSS

  [email protected]

  İnsan ilişkileri, bilim ve teknoloji geliştikçe, söylem ve yazınımızdaki rumuzlar da artıyor. Günlük yaşantımızda, çeşitli harf, rakam ve şekillerle karşımıza çıkan ‘Rumuz’lar, uzun satırlarla ifade edeceğimiz tanıtımları kestirmeden yapabiliyor… Örneğin: KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı), UN (Birleşmiş Milletler), KHK (Kanun hükmünde kararname) gibi

            Teknolojinin, üretimin ve Dijital iletişimin gelişimi, kullanmak zorunda kaldığımız rumuz sayısını çok hızlı çoğaltırken, acaba bizler bu rumuzların anlamını çözebiliyor muyuz? Çözemiyoruz. Ama boş durmuyoruz; çözmek için epey emek harcıyoruz…

            Gelelim yazımızın başlığındaki kendi rumuzumuza. Ne demek MVSS? Rumuz, (Milletvekili Sıralama Sınavı) anlamına geliyor.

            Özellikle seçim zamanları, siyasilerin çiğnemekten bıkmadıkları bir sakız var. Her seferinde ağızlarında çürüse de, o çürüttükleri sakızı tekrar tekrar çiğnemekten asla vazgeçmezler, bıkmazlar. O, çiğneyip, çiğneyip çürüttüğümüz şey ise, ne olduğunu bir türlü kavrayamadığımız ‘Demokrasi’.

            Demokrasi dedikleri o ulaşamadığımız cazibenin en alt temel kuralı da, seçme ve seçilme hakkıdır. Parti üyeleri bu hakkı, hem iç, hem dış seçimlerde kullanarak, siyasetin doğrudan içinde olmanın avantajını kullanırlar. Parti içi seçimler, parti üyelerinin söz ve karar haklarını kullanma plâtformudur, kadroları oluşturan manifestodur…

            Partiler şu günlerde Milletvekili adaylarını tespitle meşguller. Genel görünüm Milletvekili adayları merkez yoklamaları ile belirlenecek. Tek istisna, CHP’nin, bazı illerde üyelerin katılımı ile önseçim yapacak olması.                                                                                

  İşleyen bir Demokraside hiç kimse Milletvekili adaylarını atama hakkına sahip değildir; bu görevi partilerin üyeleri yerine getirir. Her ne kadar iç tüzükler merkez yönetimlere bazı yetkiler tanısa da,  bu yetkilerin üyeler kanalıyla kullanılması gerekir. Bizim ‘hikmeti kendilerinde menkul’ parti yöneticilerimiz ise, ele geçirdikleri gücü ve yetkiyi çeşitli bahaneler ileri sürerek istedikleri doğrultuda kullanıyorlar ve üyelerin haklarını gasp ederek, yasallaştırılmış, kılıfına uydurulmuş suç işliyorlar. Milletvekilliğine talip olanları, bazı partiler sorguya çekerek, bazı Partiler kura çekerek, bazısı güç zoruyla, kimisi de sokak soruşturması ve kulaktan dolma bilgilerle sıralama yapıp, aday listesi oluşturuyorlar. Zaman zaman da, yüz karası diyebileceğimiz rüşvet iddiaları ortaya saçılıyor…

            MVSS imtihanından galip(!) çıkmış Milletvekili adaylarımız, yakında karşımıza dikilip, tüm yiğitlik(!) ve halka olan sevgileriyle(!) bizlerden oy isteyecekler. Şimdiden bazılarının gözünde kıyak emeklilik ve kimi ayrıcalıklar tütmeye başlamıştır bile…

            Partilerimiz bu seçimlerde de üyelerine güvensizliklerini ilân ettiler. Üyelerinin seçme-seçilme hakkını ellerinden aldılar. Ulusal iradeyi sulandırdılar, hatta yok saydılar. Parti egemenleri halkı bu oyuna ortak etmek istemiyorlar. Halk olmayınca da, bu oyunun adı Demokrasi olmuyor! Olmayacak da…

                        NATO’NUN LİBYA’DA NE İŞİ VAR?

  Bu haklı sorunun sahibi Başbakan Tayyip Erdoğan. Bu soruyu soran bir Başbakanın ülkesi, iki gün sonra Birleşmiş Milletler (aslında NATO) adına Libya’da görev üstleniyor. Üstelik hareket Komuta merkezi olarak kendi ülkesinde bir yeri, İzmir’i kabul ediyor ve Türkiye’yi dış müdahil ülkeler arasına sokuyor. Bahanesini de ‘insani’ gerekçelere dayandırıyor.

            Türkiye Birleşmiş Milletler (NATO) adına görevler üstleniyor: Ne gibi görevlermiş?

            1-İnsani yardımların teslim alınması ve dağıtımı. Şu anda korkudan Libya halkına kim yardım yapabilecek de, Türkiye o yardımları organize edecek?

            2-Hava sahasının kontrolü. Libya’nın hava gücü kaldı mı ki, biz Libya hava sahasını kontrol edeceğiz? Dileriz, çölde oluşan bulutların peşinden koşturmayız!

            3-Girit-Bingazi arasında deniz kontrolü yapacakmışız! Ya Sicilya-Trablus arası ne olacak? O arayı kim kontrol edecek?

            Belirli süredir Türkiye’yi Emperyal bir yapıya itmeye çalışanlar var. Bilgi ve Teknoloji üretiminde zorlanan, kişi başı ulusal geliri yoksulluk sınırında olan, kendisi ile barışamamış bir ülkeyi, emperyal emellerin içine itmek kadar aptalca bir davranış olamaz. Emperyalizm mağduru bir ülkenin, o insanlık dışı yapıya dönüşmesi asla affedilemez!

            ‘NATO’nun Libya’da ne işi var?’ Doğru ve haklı bir soru…    

  Ancak Türkiye Libya işgalinin göbeğinde; hem de bazı güçleri koruma görevi ile… Yanlış ve haksız bir uygulama.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.