BENİM AKILDANEM

a[email protected]

           İnsan yaşamının en keyif verici, en haz verici yanı, başkalarına akıl vermek ve hayranlıkla dinlenildiğini görmektir… Akıl veren (günümüzde satan) kişi, kendisini hayranlıkla izleyen, dinleyen ve dediklerine riayet eden kişi ve grupları gördükçe zevki katlanır, keyfinden dört köşe olur… Sözünün dinlenildiğini fark ettiğinde, gururlanma, kibirlenme, büyüklük hissetme, aşağı görme, hatta karşısındakinin kişiliğini eritme ve yok sayma gibi eğilimlere kapılır. Akıl veren için aynalara sorma zamanı gelmiştir artık; “Ayna ayna sen söyle, benden büyük, benden güzel ve yakışıklı, benden akıllı var mı?”

            O’na göre yok elbet!

            Akıldanelerin görmekte zorlandıkları bir yanı vardır ki; bütün hata ve kusurları o göremedikleri torbada doludur. Zaman içinde o torba delinince bütün foyaları ortaya saçılır, ne olduklarını da herkes görür… Ama kimileri için artık çok geç olmuştur.

            Toplumda en az zarar görenlerin başında akıldaneler gelir. Ancak hiçbir zaman zarar görmediklerini ve görmeyeceklerini söyleyemeyiz. Tarihimiz, akıldanelerin de acı sonlarla karşılaştıklarına bir çokkez tanıklık etmiştir!

            Benim akıldanem, emperyal emellere hizmet babında yaratılan Arap kalkışmalarında, akıl verici durumda. Arap ülkeleri, sistemleri ve yönetim biçimleri yönünden pek muteber sayılmazlar. Ancak Arap Baharı denen kalkışmaların ve akıtılan kanların da, Arap halklarının lehine sonuçlar vereceğini düşünmek pek akla yatkın görünmüyor. Çünkü başkalarının pazarlaması sonucu ithal malı sistem ve yönetimler, o halkların yararına sonuç getirmiyor…

            Benim akıldanem, Arap yönetici ve sistemlerine, halklarına daha insani davranmasını ve Demokrasiye geçmesini önerirken, kendi ülkesini gören gözlerle gözlemleyemiyor, olup bitenleri yok sayıyor…

            Benim akıldanem, Afrika’ya, Gazze’ye yapılan insani yardımlara siyaseti sokup şova dönüştürürken, ülkesindeki yoksulları ve işsizleri pek umursamıyor. Aç bıraktığımız insanlar, paket yardımlarla tapınma durumuna getiriliyor, kişilikleri adeta ellerinden alınarak, daha kolay yönetilir kalabalıklara dönüştürülüyor…

            Benim Akıldanem, Arap ülkelerin lâiklik dersi verip sistemlerini lâikleştirmeyi isterken, adeta halifeliğe soyunuyor. Kendi ülkesindeki lâiklik karşıtı hareketleri ve uygulamaları görmezden geliyor. Ülkesindeki bazı inançları suçlu gibi gösteriyor ve inanç farklılıklarını siyasi polemik konusu yapabiliyor…

            Benim akıldanem, Arap ülkelerine Hukuk ve Demokrasi dersi verirken, ülkesindeki cezaya dönüşen, ne için olduğu belli olmayan tutuklamaları, gözaltılarını, onlarca yıla uzanan yargılamaları, özel statülü Mahkemeleri, Karı-Koca yataklarına uzanan dinleme ve gözetlemeleri yok sayması ve görmezden gelmesi, hukuksal ve insan hakları konusundaki geleceğimizi ipotek ediyor, önümüzü karartıyor…

Benim akıldanem, Arap Dünyasında, Afrika’da çocukların eğitilmeleri gerektiğini söylerken, kendi ülkesinde, eşit ve parasız eğitim isteyen gençlerin yıllarca hapiste süründürülmelerine, hâlâ elli kişilik sınıfların varlığına ne diyor acaba? Acaba bu ülkede böyle şeyler olmuyor da, birileri mi uyduruyor?

            Benim akıldanem, iktidara geldiğinden beri kamu kaynaklarının ve varlıklarının özelleştirilmesi ve satışı peşinde koşuyor. Anlaşılıyor ki; ekonomi ve sanayiden Devleti tümüyle tecrit etmek istiyor. OECD raporlarına göre, Dünya’nın en gelişmiş ekonomileri ve Demokrasileri olarak kabul edilen İsveç’te %58, Fransa’da %53, Hollanda’da %47 ve milyonlarca yurttaşımızın iş bulmak için göç etmek zorunda kaldığı Almanya’da %45 oranında devletin ekonomik payı olduğunu bilmez mi?                                                                 Cici özel sektörün gitmekten kaçındığı ve hiçbir zaman da gitmeyeceği belli olan yurt köşeleri nasıl kalkınacak, oralarda yaşayan yurttaşlarımız nasıl iş bulup yaşamlarını insani değerler çerçevesinde sürdürecekler? Benim akldanem bu konular hakkında ne düşünüyor acaba? Yurttaşlarımız bilse de, ona göre kendilerine yeni bir yaşama yolu seçseler iyi olmaz mı?

            Benim Akıldanem, Dünya’ya karşı barış nutukları atarken, soğuk savaş döneminde  ABD üssü olarak kullanılan bölgeye, anahtarı başkasının elinde olan ABD patentli Füze Savunma Sistemi kurulmasına göz yumuyor…

            Kendini akıllı saymanın, başkalarının pof pofları ile şişinmenin, bu zamana kadar kimselere fayda getirmediği kara kaplı Tarih kitaplarında yazılıdır. Tarih bir kez daha anlaşılır duygularla okunursa, bundan herkes yarar görür; akıldanem de yarar görür…

            Günün birinde, akıl verdiğin yerlerden, senden daha akıllı biri çıkıp, “hey hemşerim, sen kendi söküklerini diktin de mi bana akıl satıyorsun!” diyebilir… Lütfen onu dedirtme!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.