SEDAP G.B'nı Uysallı'yla dolu dolu ...

SEDAP G.B'nı Uysallı'yla dolu dolu ...

Sevgi ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Yavuz Uysallı’yla Ordu Kent Gazetesi olarak özel bir röpotaj gerçekleştirdik.

Sevgi ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Yavuz Uysallı"yla Ordu Kent Gazetesi olarak özel bir röpotaj gerçekleştirdik.

Sayın Uysallı öncelikli olarak en son olarak Diyarbakır"da yaşanan bomba olayları ile ilgili düşüncelerinizi almak istiyoruz.


Yeni yılın ilk gününde yoğun zamların etkisi ile cepleri yanan Türk Halkının, hemen ardından, terörün kalleş ve acımaz saldırısıyla, Diyarbakır"da 6 fidanımızın katli, 68 inin ağır yaralanması ile yürekleri de yanmış, üst üste şoklarla yeni yıla acılarla merhaba demiştir.


Bu acımasız ve önlenmesi mümkün olamayan uğursuzluklar, olaylar yetmezmiş gibi önümüzdeki günlerde birincisi, TV"lerin, yandaş ve karşıtları ekranlarda kapıştırıp, kızıştırıp halkın kafasını karıştıracağı bir bölümümüzün ne var bunda değişsin, diğerlerinin de hayır değişmesin diye tartışacağımız ama, bizim (halkın) tartışmamızın hiçbir kıymeti harbisi olmayacağını ve Türkiye"yi ben yarattım, dilediğimi yaparım havalı söylev ve davranışlarıyla alenen ilan eden iktidarın, parmak çoğunluğu hesabı ile değiştireceği veya tamamen kaldırabileceği Anayasa"nın 301 ci maddesidir.


İkincisi ile eminim çoğunluğunun dikkatini dahi çekmeyip ilgilenmeyeceği Merkez Bankasının İstanbul"a taşınması konusudur.
Değerli kardeşlerim, ben bu iki olayı, (daha gerilere gitmek gerekirse de) Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar geri çekip, Sn. Gül"ün maceralı seçim sürecini, seçildikten sonraki, yaptığı atama ve onamalarla analiz etmeye ve bu iki önemli konuyla ilgisini ORDU KENT gazetesi aracılığıyla, akılları dünyaca markalı Karadenizlilerin düşüncelerine ve yorumlarına sunmak istedim.

Sayın Uysallı ülkenin yarınlarını şekillendiren gerek siyasi gerekse ekonomik olaylara farklı bir bakış açısı getirdiğiniz muhakkak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül"ün Cumhurbaşkanı olması sürecini ve bu süreçte yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Sn Gül"ün adaylığı sırasında yapılan tartışmalar hatırlardadır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalif, muaffık halkımızın çoğunluğu, yeni tartışmalara, krizlere yol açmayacak, (siyaseti köşkün kapısında bırakacak, cumhurun ve devletin menfaatlerini gözetecek) akil bir şahsiyetin tarafların asgari şartlarla anlaşarak seçilmesi idi.

  Sn. Erdoğan"nın ince ve şahsına dönük hesapları neticesinde bu olamadı. Yeni bir cumhurbaşkanı tartışmasına, kaosa sebep olacak olaylar gelişti. Adayının meclis aritmetiği içinden çıkamayacağı endişesine kapılan AKP, Anayasanın ilgili maderlerini, 5+5 formülü ve halk seçer şeklinde değiştirip, referanduma sundu.
Yapılan referandumu nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Halkın desteğini de aldı. 200, 250 adet 24 derslik okul ve 2 kez veto yeme pahasına mal olan referandumu halka dayatan AKP.
Seçimlerde beklenenin üzerinde oy aldığı için, anayasanın değiştirdiği maddesine uymamış, kerhen ve adeta kendi yasasına inat istenmeyen aday Gül"ü TBMM ye seçtirmeye kalkışmıştır. %46 oranında oy almasına karşın bağımsızların (DTP) milletvekili sayısını aşağı çekmesi ile (341) ilk turlarda yeterli sayıyı (367) bulamayan Erdoğan, tahmin edilebilinir ama! Bilinemez bir şekilde, seçimlerde en ağır itham ve ifadelerle kendisine yüklenen, MHP"nin desteğini alarak, Gül"ü 3 turda %61.6 yüzdeyle Cumhurbaşkanlığına seçtirdi.
Sn. Gül"ün akilliği ve cabbarlığı tartışılmazdı ama temsil ettiği görüşü terk etmeyeceği, yani siyaset şapkasını kapıda bırakmayacağı endişe edilen bir husustu. 10 Cumhurbaşkanımızın hassasiyet gösterdiği ve onaylamadığı atamalar AKP"nin suyun başı olan üst seviye yönetimlere taşımak istediği kadrolardı. Köşkün kontrolünde olmayan alt kadrolar ve özellikle MEB kadroları zaten hallaç pamuğu gibi atılmış, meslekle ilgili olsun olmasın, partili ve ayni görüşten insanlarla doldurulmuştu.

Peki eski Cumhurbaşkanımız Nejdet Sezer"in bu dönemdeki tavrını nasıl buluyorsunuz sizin de bahsettiğiniz atamaları neden onaylamıyordu dersiniz ?
  

   Değerli hukukçu ve devlet adamı Sn. Sezer, neden bahse konu atamaları, yasaları onaylamıyordu?
Çünkü Önüne konan yasalar, Türk Halkının ve gelecek nesillerinin çıkarları ile bağdaşmıyordu. Örneği, Cargill Yasası. Bu yasa, anılan firmanın bir şekilde işgal ettiği büyük miktardaki tarım arazilerini af edilerek kendilerine verilmesi idi. 2 kez veto edildi.
 

   Sonuçta imzalanmak durumunda kaldığı yasayı, Anayasa Mahkemesine gönderdi. 2B rant yasası. Bu yasada işgal edilen orman arazilerinin işgalcilerine verilmesini (satılması) istiyordu. Veto etti.

   Şahsi hiçbir bağlantısı olmayan insanların atamalarına Sn. A.Necdet Sezer neden onay vermiyordu? Bunların bir bölümü, laik cumhuriyet karşıtı, diğer bir bölümü görevsel yeteneği olmadığı, kariyer noksanlığı olduğu halde yandaşlık ilişkisiyle hak etmedikleri görevlere atanmak istendikleri veya su -i istimal dosyaları olduğu için.

  Bu şahısların sakıncalı olduğu kararına Sn Sezer, hisleriyle veya eş dost diyalogu ile mi karar veriyordu? Hayır. Devletin ilgili birimlerinin bu şahısların sicillerini önüne koyması ve bu konuda bilgi sunması ile karar veriyordu.
Örneği, Eski başbakanlık müsteşarı yeni milletvekili Ömer Dinçer.
Bu şahıs mensubiyetinde bulunduğu üniversite senatosunun, 30 12 2003 tarihli, 1943 sayılı kararıyla laikliğe, Cumhuriyetimizin temel ilkelerine, Devletimizin varlık koşullarına karşı olduğu ve devletin ortadan kaldırılmasına ispatlanır şekilde istekli olduğu için görevde kalmaması gerekliliğine Cumhurbaşkanın dikkatini çekilmiştir.

  Ayni kişi bilimsel çalıntı ( intihal) yaptığı içinde sabıkalıdır.
Sn. Gül, kendi partisinin değiştirdiği ve referandumla yasallaşan cumhurbaşkanını halk seçer maddesine göre, şaibeli ve hukuki olmayan bir şekilde seçildiği Cumhurbaşkanlığı koltuğunda, yukarda bahse konu edilen yasa ve atamaların yanı sıra, hükümetin sunduğu tüm yeni atamaların, yasaların tamamını hiçbir süzgeçten geçirmeden, AKP şapkasıyla ve ivedi imzalayarak kendisi için duyulan endişeleri haklı çıkarmıştır.

Buradan söylediklerinizden okuyucularımızın çıkarması gerekenler nelerdir ?

Değerli Karadenizliler, bakınız bu yazılanlar ve yazılması gereken birçok olgu, 301 inci madde ile Cumhuriyet Merkez Bankasının İstanbul"a taşınması ve yukarda bahsekonu edilen hususlar bizleri, inceden, önceden, çok kapsamlı dış bağlantılı ve dinsel objeler ile inançların eşliğinde hazırlanmış bir planlanmanın sonucudur demeye ve Atatürk"ün kurduğu Laik Cumhuriyetin, ılga edilerek yerine, İstanbul merkezli, fedaratif yapılanmaya (parçalanmaya) gidecek bir gelişmeyi düşünmemize haklılık kazandırmaktadır kanısındayım.

   Büyük Orta Projesi, (BOP) son zamanlarda azgınlaşan PKK ya karşı operasyon yapılmasını olanaklı kılan ve Kuzey Irak hava sahasını kullanıma açan ABD"ye, Sn. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın kısa aralıklarla yaptıkları seyahatler, bizim bu analizlerimizi hakli çıkaracak önemdedir.

Tüm melanetli durumlara karşı girdiği her türlü savaşı kazanan Yüce Atatürk, istese idi hilafeti kaldırmaz, cumhuriyet yerine, oligarşik, hatta sadece kendisinin hüküm sahibi olacağı bir yönetim biçimini herkese ve millete kabul ettirebilirdi.

  Mevcut padişahlık ve hilafet sistematiğinin devamını isteyen dava arkadaşları buna hazırdı ve Onu bu yönde ikna etmeye çalışıyorlardı. O, ne Halife ne de başka bir şey olmak istemedi. İstediği, halkın yönetimde söz sahibi olup, çağdaşlığa uzanması idi. Ama ne hazindir ki onun sayesinde bir yerlere gelip, makam, şöhret sahibi vs. olanlar, o günlerde başarılı olamayan hilafet ve Osmanlı yanlılarının uzantıları olarak gaflet ve hatta delalet içinde bu olmazlıkları oldurma ya çalışmaktadırlar.

Anayasanın 301. maddesinin değiştirilmesi hakkında ki düşünceniz nedir ?

301 ci madde, bazen namus belası düşüncesi, çoğu kez insiyatif dışı olumsuzluklar sebebi ile mahkum olanları ve bir bakıma kader kurbanı sayılabileceklerin cezaları ile ilgili değildir.


Bu madde, hukuk devletini, Laik Cumhuriyeti, Atatürk ve devrimleri ile bütünlüğü, bağımsızlığı koruyup kollanmasına yöneliktir. Bu maddeyi değiştirip veya toptan kaldırarak, bu kutsal umdelere saldırıyı teşvik etmek isteyenler ayni beyinler! ile PKK ve yandaşları başta olmak üzere, AB, ABD, dönek bilim adamları!, tarikatlar, bu yapılanmalardan siyasi rant sağlayan siyasetçiler, 2. ci Cumhuriyetçiler, kendileri iş başında iken dikiş tutturamamış, AKP"ye yağ çekip köşe kapmak isteyen eski siyasetçi ve bürokratlar, bir takım medya patronları ile satılık kalemler ve benzerleridir. Bu tablo dahi Laik Devletin ve Cumhuriyetin ne denli büyük tehdit altında olduğunun kanıtıdır.

   Cumhuriyet Merkez Bankasının İstanbul"a taşımak isteyenlerin, kimlikleri de, beyinleri de, amaçları da yine yukarda değinilen konularla ilgilidir. İstanbul"un finans merkezi olmakla MB"nın hiçbir ilgisi, bağlantısı olamaz. İletişim ağlarının her türlüsü ile donanmış kurumlar ON LİNE sistemleriyle ve konuşma hızında, dünyanın her yerine ulaşabilmektedirler.
 

  Kaldı ki, MB. mevduat, kredilendirme, ticari işlem vs. yapan bir banka değildir. Birkaç özellik gösteren istisna dışında, Merkez Bankalarının başkentte olması bir gelenek ve prestij olayıdır.

 Cumhuriyet Merkez Bankası, yoktan var edilen Cumhuriyetin ve bozkır ortasında köyden başkent yaratan Atatürk"ün armağanı ve Ankaralılara emanetidir.
Merkez Bankasının 6 bin çalışanı vardır. Bunlar tek çocuklu olsalar dahi 15-18 bin kişinin nakli veya ailelerin parçalanması söz konusudur.

   Ankara"da yeterli yerleşim birimleri olan bankanın İstanbul"da konuşlanması, nakillerle birlikte yüksek maliyetlere sebep olacaktır. (Sn. Başbakan Tayip Erdoğan, bu miktar ile 8 milyon aileye daha kömür, zeytin, ekmek yardımı yapabilir. Ayrıca, muhtemel taşınma için hazırlanan kendileri ve yandaşlarının bildiği ve şimdiden kapatıldığı söylenen arsanın rantiye kazançlarını da göz ardı edilmemesi gerekir.)

  Merkez bankasının İstanbul"a taşınması hakkında Başbakan Erdoğan"ın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 

   Merkez Bankası özerk bir kurumdur. Bankanın başkanı, çalışanların da görüşünü alan yönetim kurulunun, İstanbul"a taşınmanın anlamlı olmadığını ve taşınmaya gerek olmadığı kararını aldığını ifade etmiştir.
Bütün bunlara rağmen, Sn. Başbakanın, kimseden izin almaya, tartışmaya gerek yok. Bankayı İstanbul a taşırız yasayı da çıkarırız. Şeklinde dayatması, yukarda ifade edilmeye çalışan hususlarla birlikte anlam kazanmakta ve bu siyasi görüşün gerçek niyetlerini ortaya koyması bakımından önem arz etmektedir.

   Merkez Bankası Başkanı, para politikaları, enflasyon ve diğer teknik konularda gerçekleri dile getirerek, rakamlarla istediği gibi oynamak isteyen hükümetle ters düşmüştür.

   Bu taşınma işindeki tutumu da üstüne üstlük bir gövde gösterisi şeklinde algılanmış, kendinden başka güç tanımama kompleksindekilere had bildirme, güç gösterme sevdasına yönlendirmiştir.

Ankaralının oyları ile seçilen ve önemli bir bakanlığı üstlenen Sn. Babacan"ın bu taşınma işine alet ve baş savunucusu olmasını anlamak zor değildir. İyi bir eğitim görmüş olmakla birlikte, laik devlete karşı ve tutucu yaşam biçimlerine angaje görüntüsü bu kanaatin sebebi ve sonucudur. Ankaralı seçmenin, gelecek seçimlerde bu durumu değerlendirmesini umut ederim.

   Güncel konulardaki özgün fikirlerinizi bizimle ve okuyucularımızla paylaştınız için teşekkür ederiz. Sayın Uysallı son olarak söylemek istediğiniz şeyler nelerdir?


Değerli Karadenizliler, sizlerle önümüzdeki günlerde daha çok söyleyişler içinde olacağız ve sizlerden edineceğim farklılıkları, düşünceleri partimizin çıktığı uzun ince yolda ışık olarak kullanmaya gayretli olacağım.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum