Tanı bunları, tanı da büyü...
TANI BUNLARI... TANI DA BÜYÜ... TÜRKİYENİN SAĞDA VE SOLDAKİ ANA DAMARLARI VE KILCAL DAMARLARINI TAHRİP EDENLER BÜ GÜN SABAH SAAT 4 TE HAREKETE GEÇMİŞLERDİ...
12 EYLÜL DARBECİLERİ YARGILANMALIDIR!
YALNIZCA "SİVİL" DEĞİL, "DEMOKRATİK" BİR ANAYASA İSTİYORUZ!
Kenan Evren, Sedat Celasun, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer
12 Eylül darbesi, ülkemizin emperyalist sisteme bağımlılığını arttıracak 24 Ocak 1980 kararlarının demokratik yöntemlerle uygulanmayacağı anlaşılınca, tezgahlanmıştı.
12 Eylül'de;
* * 650.000 kişi gözaltına alındı. 1.683.000 kişi fişlendi.
* * Açılan 210.000 davada 230.000 kişi yargılandı.
* * 71.000 kişi TCK.'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden, 98.000 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı. 23.000 kişiye 0-1 yıl. 10.700 kişiye 1-5 yıl, 6.100 kişiye 5-10 yıl, 2.390 kişiye 10-20 yıl, 939 kişiye 20 yılın üzerinde ve 630 kişiye ömür boyu hapis cezası verildi.
* * 7.000 kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi, idamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi, idam cezası verilenlerden 50'si asıldı.
* * 388.000 kişiye pasaport verilmedi. 30.000 kişi "sakıncalı olduğu için işten atıldı.
* * 14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 30.000 kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.
* * 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
* * 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi "kaçarken" vuruldu. 95 kişi çatışmada öldü. 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi. 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi..
* * 937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı. 23.677 derneğin faaliyeti durduruldu. 400 gazeteci için toplam 4.000 yıl hapis cezası istendi. 40 ton gazete ve dergi yakıldı.
12 Eylül'de toplumsal muhalefetin her kesiminin üzerinde korkunç bir baskı uygulanırken, her türden dinci, milliyetçi gerici akımlar serbest bırakıldı.
İmam Hatip liseleri en çok bu dönemde açıldı. 24 Ocak kararlarının gereği yerine getirilmeye başlandı ve bu süreç hala devam ediyor.
Demokratik hukuk devletinin de, sosyal devletin de kökleri dinamitlendi. "Kamusal çözüm", "toplumsal yarar" düşüncesi unutturulmaya çalışılarak, yerine "bireycilik" ikame edildi.
Milyonlarca insanın kaderi piyasanın acımasız koşullarına teslim edildi.
Aradan 27 yıl geçti ve 7 kez genel seçimler yapıldı. Her seferinde farklı partiler iktidar koltuğunu paylaştılar. Ama hiçbiri 12 Eylül'le hesaplaşmadı, darbecileri yargılamak için adım atmadı, geçici 15. maddeye kaldırmak için girişimde bulunmadı. Aksine, 12 Eylül ürünü anti-demokratik ortamdan kendi küçük çıkarları için yararlanma yolunu seçtiler.
Diğer ülkelerde darbeci generaller cezaevinde topluma karşı işledikleri suçların cezasını çekerken; 12 Eylül generalleri bir şey olmamış gibi keyifli yaşamlarını sürdürüyorlar. Böyle olduğu içindir ki, ülkemiz darbe tehditlerinden kurtulamıyor. Artık bu ayıp ve utançtan kurtulmalıyız.
12 Eylül darbesiyle hesaplaşılmadan, Geçici 15. madde kaldırılmadan, darbeciler yargılanmadan, Türkiye demokrasisi rüştünü ispat edemeyecektir.
Darbe döneminin "yasaklar manzumesi"nden ibaret olan anayasasından elbette kurtulmak gerekmektedir. Ama bunun yolu, kapalı kapılar ardında, "sipariş" verilen taslaklar üzerinde tartışmak olamaz. "Toplumsal uzlaşma" metni olması gereken "demokratik" bir anayasaya ulaşabilmenin yolu da "demokratik" olmalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin, ama en çok ta sesi duyulmayanların, çalışanların, işsizlerin, yoksul köylülerin, kadınların, gençlerin, sendikaların, meslek örgütlerinin talepleri göz önüne alınmalı, sözlerini söyleyebilmelerinin yolları açılmalıdır.
Demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Anayasa ile sosyal hukuk devleti egemen kılınabilir ve 12 Eylül düzeni gerçekten aşılabilir.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümü nedeniyle Çevre Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası ve Makina Mühendisleri Odası ile Adana İl Koordinasyon Kurulu birer basın açıklaması yaptı.
12 EYLÜL YÖNETİMİ İLE HESAPLAŞILMALIDIR
İnsanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden birini ülkemize yaşatan 12 Eylül faşist darbesinin üzerinden tam 27 yıl geçti.
Yüz binlerce insanın gözaltına alındığı, tutuklandığı, sürgün edildiği, işten atıldığı, yüzlerce yurtseverin işkencede öldürüldüğü, 50 kişinin idam edildiği, cinayetle, zulümle, kanla ve vahşetle anılan bir dönemdir 12 Eylül. Bu dönemde, tüm siyasi partiler, birçok sendika, dernek, meslek örgütü, kitle kuruluşu kapatıldı, üyeleri ve yöneticileri hapse atıldı.
Bu dönemin sorumluları olan12 Eylül darbecileri, başbakanı, bakanları, sıkıyönetim komutanları, emniyet müdürleri, işkenceci polisleri, işledikleri bütün insanlık suçlarına rağmen hesap vermediler, onların oluşturduğu düzen, bu hesabın sorulmasını hep engelledi. Vahşetlerini, baskıyla çıkardıkları yasaların arkasına gizlediler.
12 Eylül öncesinde, sivil faşistler eliyle halka yapılan saldırılar, 12 Eylül döneminde cunta tarafından yapıldı ve bu suçları işleyenler daha sonraki yıllarda devlet tarafından el üstünde tutuldu. Bu insanlık suçlularının tümü yönetim kademesinde yer aldı,i şkenceciler valilik, milletvekilliği gibi görevleri üslendiler, çeteler kurdular ve yönettiler.
Gerici, şeriatçı tarikatlar, en büyük desteğini 12 Eylül döneminden aldı. Cuntacılar, şeriatçı Arap örgütlerinden gizli saklı yardımlar aldılar, bunlarla yurtdışındaki din görevlilerine aylık dağıttılar, tarikatçı örgütlenmeye para aktardılar. ABD'nin tasarladığı gerici "yeşil kuşak" projesinin ilk uygulamasını darbeciler yaptı.
12 Eylül dönemi, sadece kanla, zulümle anılmadı, yoksulluğun, yolsuzluğun, yağmanın da dönemi oldu. Grevlerin yasaklandığı, sendikaların kapatıldığı, işbirlikçi patronların "biraz da biz gülelim" diyerek sevinç çığlıkları attığı 12 Eylül dönemi, hak aramanın ve mazlumu savunmanın suç sayıldığı bir çığır açtı.
Bu dönemde uluslararası uçak şirketlerinin dağıttığını itiraf ettiği rüşvetler açıklanamaz, yayınlanamaz oldu; dünyanın en zengin 7 generali arasına darbeci bir general de girdi. Ama bunu yurtdışında haber yapan yabancı dergi Türkiye'ye giremedi, dağıtımı yasaklandı. Bu yasaklama, devletin bölünmez bütünlüğü için yapıldı.
Darbe yönetimi kendi hukuksuzluğunu da getirdi, 12 Eylül'e özgü siyaset ve sokak çetelerini doğurdu. Kontrgerilla ve derin devlet örgütleri yıllarca karanlık cinayetlerine devam ettiler, yurtdışında uyuşturucu ticareti yapan ve 12 Eylül öncesinde koruyup kolladıkları, yurtdışına kaçırdıkları katilleri, kendi karanlık ilişkilerinde piyon olarak kullandılar, Susurluk çetelerini yarattılar.
Darbeciler, darbe emrini aldıkları ABD yönetiminin buyruklarını koşulsuz uyguladılar. Daha sonra itiraf ettikleri gibi, öncelikle ekonomi yönetimine Turgut Özal'ı, üniversitelerin yönetimine ise İhsan Doğramacı'yı getirdiler, zamları, soygunları, sürgün ve işten atmaları yasalaştırdılar.
12 Eylül yönetimi, tüm bu haksız, hukuksuz uygulamalarını ve vahşetini, 1982 Anayasası içinde sakladı. Anayasa oylamasından önce darbe lideri meydanlarda açıkça, Anayasa'ya hayır diyenleri vatan haini ilan etti, halka gözdağı verdi; tartışılamayan, sorgulanamayan ve halen geçerli olan bu Anayasa halka zorla kabul ettirildi.
Antidemokratik ve darbe ürünü olan 1982 Anayasası tümüyle değiştirilmeli, yerine çağdaş ve toplumu kucaklayan, halkıyla barışık bir Anayasa, katılımcı bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.
12 Eylül dönemi, ülkemize hak etmediği bir geçmiş yaşattı ve bizim olmayan, bize ait olmayan bir ülke, bir düzen yarattı. Bu düzenin izleri artık silinmeli, 12 Eylül hukuksuzluğu ortadan kaldırılmalıdır. Darbeci generaller, dönemin işkencecileri yargılanmalı, işledikleri insanlık suçlarının hesabını vermelidir. 12 Eylül ile hesaplaşmanın yasal yolları artık açılmalıdır.
12 Eylül'ün işkencehanelerinde katledilen, idam sehpalarında can veren, gözaltında kaybolan, kaçarken ( ! ) vurulan arkadaşlarımızın, dostlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyoruz ve onları geri istiyoruz
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
ANKARADA 12 EYLÜL PROTOSTOSU
Sivil toplum kuruluşları, 12 Eylül darbesinin yıldönümünde ilginç eylemlere imza atacak. Bunların başında "Darbeye Karşı 70 Milyon Adım" adlı girişimin eylemi geliyor.
Girişim üyeleri, 12 Eylül darbesini yapan Milli Güvenlik Konseyi üyesi generaller için Yüksel Caddesi'nde "vicdan mahkemesi" kuracak.
Bunun için özel bir broşür hazırlandı. "12 Eylül Vicdan Mahkemesi Mahkeme Celbi" başlıklı broşürde dönemin Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren, MGK üyeleri Sedat Celasun, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer sanık olarak sıralandı.
Broşürde daVanın tanığı ise Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları olarak belirtildi ve "Darbe suçunun işlendiğine şahit olan herkes davetlidir." notu düşüldü.
İstanbul'daki eylemi 78'liler Girişimi organize ediyor. Girişim üyeleri 11 Eylül'de Taksim tramvay durağında buluşacak. Buradan Galatasaray'a yürüyecek. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) da 'Darbecilere ve Çetelere Hayır' mitingi düzenleyecek.
İzmir Gündoğdu Meydanı'nda düzenlenecek olan 'Emek ve Demokrasi Mitingi' 13 Eylül'de gerçekleştirilecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.