Bakan Güler öbür tarafta da bakan olursa...

Bakan Güler öbür tarafta da bakan olursa...

Başlıktan ilk bakışta birşey anlamayabilirsiniz, Milliyet Gazetesi'nın güçlü kalemlerinden Melih Aşık'ın bugünkü "Pompalı yorum" başlıklı yazısının içinde

Başlıktan ilk bakışta birşey anlamayabilirsiniz, Milliyet Gazetesi'nın güçlü kalemlerinden Melih Aşık'ın bugünkü "Pompalı yorum" başlıklı yazısının içinde geçen enerji zamları ile iglili bir cümle acı da olsa güldürdü bizi.
Tabi yazının kalan kısmıda en az bu cümle kadar okunmaya ve yorumlamaya değer...

İşte bizi acıda olsa güldüren cümle ve Melih Aşık'ın yazsının tamamı;

"Doğalgaz, elektrik ve kömüre zam yapıldı.
Hilmi Güler öteki dünyada da Enerji Bakanı olursa cehennemdekiler çok rahat eder ...  
    
                                                         
Akif Kökçe"

Pompalı yorum

İstanbul"da bir vatandaşın taşkınlık yapan PKK"lıların üzerine pompalı tüfekle ateş açma teşebbüsü üzerine Tayyip Erdoğan diyor ki:
“Ben vatandaşlarıma özellikle sabrı tavsiye ederim. Fakat tabii bu sabır nereye kadar olacak?

Bunun da endişesi içindeyim. Eğer siz vatandaşın mağazasının camlarını indirirseniz, hayatına kastederseniz, hayatına kastettiğiniz vatandaş kalkıp da eğer elinde böyle bir tedbiri, böyle bir imkânı varsa o da kendisini savunma yoluna gidecektir.”


Mahalle kıraathanesinde bu tür fikir yürütme olabilir. Ama bir Başbakan böyle çözümler önerir mi?
Polis, jandarma, asker, yargı ne için var?


Başbakan aklı sıra DTP ile hesaplaşma sürecinde karşı tarafa bu şekilde gözdağı veriyor. Ama aslında ateşle oynuyor. İç savaşa yeşil ışık yakıyor...
Aynı Erdoğan hatırlayınız... 2005 yılının yazında Başbakanlık konutuna birtakım entelleri toplayıp görüşmüş, onların verdiği akılla Diyarbakır"a çıkarma yapmış, “Kürt sorunu vardır, o sorun benim de sorunumdur” demiş, “Sorunu daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla çözeceğiz” gibi sözler vermişti. Başbakan orada yeni beklentiler yarattı ama sözlerinin içini dolduracak adımlar atamadı. Sorun giderek dallandı budaklandı.

Erdoğan artık Güneydoğu illerine zor girer hale geldi. DTP"li vekiller açık açık “Buraya gelme” diye tehdit yolluyor. Erdoğan da protestolara: “Bu ülkeyi beğenmeyen başka ülkeye gitsin” diye yanıt veriyor. Ülkede ayaklanma manzaraları yaşanıyor. Kürt sorunu hiç olmadığı kadar alevlenmiş durumda... 

Süleyman Demirel"in bir saatçi hikâyesi vardır. Adamın biri saat tamir etmeye talip olmuş. Saatin bütün parçalarını sökmüş. Yere yaymış. Ama bir daha toplayamamış... O öyküyü anımsıyoruz memleketi yönetenlerin kritik konulardaki icraatını izlerken...

 

Söyle sevda içinde türkümüzü,
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz,
Yaşamak bu kadar güzelken?

    İnsan, dallarla, bulutlarla bir,
Ayrı maviliklerden geçmiştir
İnsan nasıl ölebilir,
Yaşamak bu kadar güzelken?

Fazıl Hüsnü Dağlarca

 

Doğalgaz, elektrik ve kömüre zam yapıldı.
Hilmi Güler öteki dünyada da Enerji Bakanı olursa cehennemdekiler çok rahat eder ...
Akif Kökçe

 

Hacettepe Onkoloji
Antalya"da yaşayan dostumuzun eşi Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Hastanesi"nde kanser tedavisi görüyor. Dostumuz önceki gün yaşadıklarını anlatıyor:


“Radyoterapi bölümünde Türkiye"nin çeşitli yerlerinden gelmiş yüzlerce hasta ışın tedavisi görüyor. Ancak bu bölümde kullanılan tek makine ya sık sık arızalanıyor ya da bakıma alınıyor. Bilindiği gibi ışın tedavileri belirli periyotlarla yapılır ve aksama olmaması gerekir. 3 Kasım"daki randevumuz yine iptal edildi... Hastaların hayatı tehlikeye atılıyor.”
Bu arızalar kimi zaman da hastaları özel kliniklere yöneltmek içindir. Umarız bu defa sebep bu değildir.

 

2. Taksim anıtı!
Önce İstanbul Anakent Belediyesi"nin açıklamasını okuyalım:
“Bayrak direği projesine sponsor olabileceğini belirten kişiye mevcut yer gösterilmiş ve iş bitiminden önce şantiye etrafının açılmayacağı taahhüdü alınmıştır.


. Sponsor bularak olarak projeyi gerçekleştirebileceğini ifade eden kişiye maliyetin belediyemizce karşılanacağı bildirilerek, sponsor talebi kabul edilmemiştir.
. Ancak söz konusu şahıs bayrak direğinin altına hiçbir izin almadan Atatürk maskını ve Gençliğe Hitabesi"ni içeren bir kaide yerleştirerek şantiye etrafını açmıştır.


. Kaide altına yerleştirilen sponsor isimleri belediyemizce kaldırılmıştır.
. Anıtlar Kurulu ile konu görüşülecek olup, verilecek karar doğrultusunda hareket edilecektir.”
Mesele nedir diyeceksiniz.. Efendim, adamın biri Taksim"e dikilecek bayrak direğine sponsor olabileceğini söylüyor. Belediye de kendisine dik bayrağı diyor. Cebine de 80 bin YTL koyuyor. Adam meydanda bir bölgenin etrafını çeviriyor. Tam 1.5 yıl çalışıyor. Tahta perdeyi söküp açılışı yaptığında ne görülsün? Meğer bayrağın altına ayrıca 15 metre yüksekliğinde bir kaide yapmış, üzerine de Atatürk"ün maskı ve hitabesini koymuş. Ayrıca Belediye"den 80 bin YTL almasına rağmen kendisi sponsorlar da bulmuş. Ve onların adını da kaideye yazmış. Durumu 1.5 yıl sonra görebilen Belediye, kaideye yazılı sponsor isimlerini kazımış. Bundan sonra ne yapılacağını ise Anıtlar Kurulu"na soracakmış. Bizce anıt kalsın... Öyküsü bile çok güzel!

"Kömür istiyorum"
“Türkiye"nin köklü üniversitelerinden birisinde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum.
Aldığım maaş: 1.480 YTL... Evet doğru okuyorsunuz!
Yazıyla bindörtyüzseksen YTL...
Doğalgaza yapılan son zammı siz benden daha iyi biliyorsunuz.
Şimdi buradan pek sevgili Başbakanımıza sesleniyorum.
Lütfen bana da yiyecek ve kömür yardımında bulunsun.
Yoksa bu kış ya açlıktan ya da soğuktan donarak öleceğim...”


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.