Fındık Tanıtım Grubu nedir ne değildir

Fındık Tanıtım Grubu nedir ne değildir

Yıllardır tartışılan, tarafların ortak mutluluğunun yakalanması için kanunlar çıkarılan; uğruna türküler yazılan, ağıtlar yakılan fındık için kayıt makinemizi FTG Eşbaşkanı Dursun Gürsoy’ a e uzattık ve kendisi Fındık Tanıtım Grubu hakkındaki sorularımızı

Yıllardır tartışılan, tarafların ortak mutluluğunun yakalanması için kanunlar çıkarılan; uğruna türküler yazılan, ağıtlar yakılan fındık için kayıt makinemizi FTG Eşbaşkanı Dursun Gürsoy" a e uzattık ve kendisi Fındık Tanıtım Grubu hakkındaki sorularımızı içtenlikle cevapladı.

- Sn. Gürsoy, son zamanlarda FTG faaliyetleri tartışılır oldu.FTG nin bütçelerini nasıl kullandığı verimli olup olmadığı konuşuluyor.Kimileri mutsuz. Fındık Tanıtım Grubu (FTG) nedir, ne iş yapar ?


- Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. FTG"nin bütçesi, kendileri de FTG üyesi olan şirketlerden oluşur.Yapılan ihracatın F.O.B bedelinin binde dördü oranında yapılan kesinti sonucu oluşan fon, FTG"nin çalışmaları için kullanılmaktadır.

Kuşkusuz, tüm ihracatçı şirketlerimizin küçük veya büyük, verdiği her kuruş önemlidir.

Kuşkusuz, herkesten yapılan kesintilerin isabetli ve maksimum seviyede kullanılması için çalışmak FTG"nin görevidir.

Ancak FTG her durumda herkesin tatmin ve mutlu edileceği bir faaliyet merkezi değildir.

Öte yandan böyle bir şey hayatın ve etkinliğin tabiatına aykırıdır.

Her durumda herkesi mutlu edemezsiniz.

Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Karadeniz ile İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurullarından dörder üyenin iştiraki ile toplam dokuz üyeden oluşan Fındık Tanıtım Grubu"nun amacı ; ülkemizdeki üretim fazlası sorunun bertaraf edilmesini teminen iç de dış piyasalarda fındık tüketiminin artmasını sağlayacak nitelikte reklam ve tanıtım faaliyetleri yürütmek ve bu faaliyetleri destekleyecek nitelikte Ar-Ge faaliyetlerinde bulunulmasını organize etmektir.

FTG"nin demokratik olarak seçilmiş temsilcileri bu aktiviteler ile ilgili kararlar alırlar ve bunu hayata geçirirler.

Faaliyetlerinin sonuçlarına bakarlar, değerlendirirler, bilimsel yöntemlerle ölçerler ve buna göre hareket ederler.


FTG, hata yapmamak üzere kurulmuş bir makine de değildir.

İzlediği yol ve yöntemlerde hata yapabilir.

Hatayı tespit eder, aşar, hafızasına alır ve doğrusunu yapmak üzere yoluna devam eder.

FTG, Türkiye"deki arz fazlası olan fındığın dünya ölçeğinde talebini artırmak için gerekli faaliyetleri gerçekleştirmek üzere kurulmuş bir yapıdır.

İşi pazarlama, tanıtım, fındığın tüketimini artırmak olan bir alanda yüzde yüz isabetli olmak, alanın yapısı gereği mümkün değildir.


- Geçtiğimiz yıllara bakıldığında Türkiye" deki kampanyalarınızın ağırlık taşıdığı, dünya ölçeğinde varlık gösterme konusunda zayıf kaldığınız yönünde eleştiriler var ?


- Bu saptama FTG ye, faaliyetlerini bilmemekten kaynaklanan bir haksızlık olur.

FTG yalnızca Türkiye"de değil dünyada da birçok kampanya yapıyor bunu görmek lazım.

FTG Türkiye"de de ciddi kampanyalar yaptı yapmaya devam edecek.

Bunun iki nedeni var.

Birinci neden, kendi iç pazarında güçlü bir tüketimi olmayan bir ürünün dünya pazarında büyük bir pay alması sık rastlanmayan bir şeydir. Türkiye fındığın tadını bilen ve tüketmeye müsait 70 milyonluk nüfusu ile büyük bir potansiyel ve büyük bir pazardır.

Bu pazarın arz fazlamızı tüketme gücünü görmezlikten gelmek pazarlama açısından ağır bir hata olur. Fındık fiyatının Türkiye halkının tüketim gücüne ve mali durumuna göre hayli yüksek olmasına rağmen, yaptığımız son derece başarılı kampanyalarla iç pazardaki fındık tüketimi ciddi bir biçimde artırılmıştır.

Öte yandan, söylediğimiz gibi FTG elindeki maddi kaynakları en verimli biçimde kullanarak dünyada da kampanyalar yapıyor.

FTG"nin halen hedef Pazar olarak belirlediği ve faaliyetlerde bulunduğu ülkeler ABD, Japonya, ÇHC ve Hindistan ile Rusya Federasyonudur. Ayrıca tanıtım yapılacak veya hedef ülkelerde fındığın bilinilirliği , rakip ülkelerin kullanım potansiyellerini ve fındığın rakip yerine ikame edilebilmesi için izlenmesi gereken stratejilerin tespit edilmesine yönelik Pazar araştırmaları yaptırılmaktadır.

FTG, faaliyetleri kimseye hesap vermeyen kapalı bir kutu değildir.

FTG faaliyetlerinin detaylarını merak edenler için www.ftg.org.tr adresi gerekli olan tüm detayları olanca şeffaflığı ile vermektedir.

Eğer birisi “Benim FTG için yaratıcı etkili ve sonuç alacak önerilerim var. Bunları sunmak ve katkıda bulunmak istiyorum” derse bize ulaşması bir telefona veya maile bakmaktadır.


- FTG niçin fındık için izlenecek politikalara taraf oluyor? Bu konularda niçin açıklamalarda bulunuyor? Bu FTG"nin görevi mi?


- Ülkemizde üretim fazlası olduğu için kurulan FTG"nin ana amacı fındık tüketimini artırmak. Bunun için de reklam, tanıtım, pazarlama ve iletişim faaliyetlerinde bulunuyor. Ama yıllardan bu yana uygulanan istikrarsız ve esasları belli olmayan politikaların bir sonucu olarak fındıkta yüksek fiyatın cazibesi ile üretim artıyor tüketim artmıyor, bu durumda da FTG"nin başarılı olma şansı yok denecek kadar azalıyor.Hal böyle olunca FTG rakip ürünlerin fiyatları fındık fiyatlarının altında iken fındığın tanıtımının, reklamının yayınlanmasının tüketim artışı sağlamak anlamında bize faydası olmadığını, olamayacağını gördü.

Bu büyük resim FTG"nin “kral çıplak” demesini gerektiriyordu. Aslında Ziraat odalarının yapması gerekeni üstlendi FTG.

Bu iş için harcanacak kaynakların isabetli olması ve sonuç getirmesi için şu 4 maddenin bir arada ve uyum içinde çalışması lazım.

1-Ürününüz kaliteli ve tüketici tarafından tercih edilebilir olacak.

2-Ürününüz diğer ürünlerle rekabet edeceği pazarda doğru bir hedef kitle için doğru konumlanacak. Dağıtım kanalında ve satış noktalarında sağlam olacaksınız. Yani ürünü arayan bulacak.

3-Ürününüzü iyi tanıtacak, iyi sunacaksınız.

4-Ürününüzü diğer ürünlere göre rekabetçi ve doğru bir fiyatla satacaksınız.

Bu maddelerden herhangi birisinde yaşadığınız aksama, başarısızlığın öbür adı olur.

FTG bu bütünün tamamına yaptığı iş gereği taraf olmak zorundadır.

Şimdi bu dört maddeyi analiz edersek;

1. Üründe son derece iyiyiz. Kaliteli bir ürüne sahibiz.

2. Konumlanma ve dağıtım kanalı hâkimiyeti noktasında çok ama çok zayıfız.

3. Sunuş ve tanıtım konusunda kaynaklarımız maalesef çok sınırlı.

Öylesine sınırlı ki rakiplerimizin harcadığı kaynakların büyüklüğünden bakıldığında tam teşekküllü ve tepeden tırnağa silahlı bir orduyu, iman kuvvetine dayanarak kılıçla yenmek isteğine benziyor bizimki.

4. Fiyat meselesinde de tarifsiz bir sıkıntı içindeyiz. Markette iş, fiyatta bitiyor. Biz burada lafa “fındığımız altın değerinde” diyerek başlıyoruz. Dağıtım kanalı çikolata ve şekerleme endüstrisi ise “Tamam ürün güzel, siz de öneriyor, tanıtıyorsunuz. Biz bunu alıp rafımıza koymak ve satmak isteriz ama bu kaç para?” diye soruyor.

Bu noktada durum açık.

Fındığımız tüketici açısından alternatif ürünlerin penceresinden bakıldığında pahalı kalıyor.

Bırakın İngiltere"yi, Almanya"yı, Hindistan"ı veya Çin"i, Türkiye"de fındığın anavatanında bile pahalı kalıyor.


Kendi alışverişlerimizde de öyle davranmıyor muyuz? KDV, ÖTV indirimleri yapılan ürünlerin satışları artmadı mı? Yani bu ticaretin genel kuralı değil mi? Turfanda iken yani üretimi az iken sebze meyvenin fiyatı yüksek olmaz mı? Fiyat yüksek iken o ürünleri alabilen insan sayısı 10 iken normal fiyatına geldiğinde 100 olmaz mı?

Şimdi ihracatçımızı, Türk fındığını gâvura ucuza peşkeş çekmekle suçlayanlara sormak lazım.

Bu durumda tüketimi nasıl artıracağız? Arz fazlamızı nasıl eriteceğiz? Bu durumda Fındık Tanıtım Grubu nasıl başarılı olacak? Fındığımızı ucuza kapatmak için oyunlar oynadığını düşündüğümüz çikolata ve şekerleme sanayine zorla mı satacağız?

Markette bizim fiyatımızdan daha hesaplı kuru yemişleri tercih eden üreticiye tüketiciye ürünümüzü zorla mı yedireceğiz. Yıllardır içinde fındık olan çikolatalı ürünlerin üretiminde ve tüketiminde ciddiye alınacak bir artış olmazken çikolatanın başka ürünlerle yapılan tarafı büyüyor. Bunu nasıl izah edeceğiz? Öte yandan çok açık ve bilimsel bir gerçek var.

Dünyanın hiçbir işinde pazarlama üretim koşullarına, fiyat ve dağıtım koşullarına, müşteri ve talep lehine müdahale etmeden çalışamaz. Bugün çağımızda tüm üretim koşullarını pazarlamanın verdiği stratejiler belirlemektedir.

“Biz bunu üretiyoruz, pazarlamanın görevi bunu bu fiyattan satmaktır” devri bundan 20-30 yıl evvel bitmiştir.

Fiyatınızda rekabetçi değilseniz fabrikanızın olduğu mahallenin bakkalında bile satış yapamazsınız.

FTG" nin fındık politikalarına taraf olmasının nedeni bu bilimsel gerçektir.

Bu bilimsel gerçekler eşiğinde FTG nin bu işe taraf olması eşyanın doğası gereğidir.

Pazarlamayı reklam yapmak zannedenler detayları bilmeyenler, bu konuda herhangi bir deneyime sahip olmayanlar, FTG" ye had bildirmek amacı ile “Sizin göreviniz ne ve siz neler yapıyorsunuz?” gibi yüzeysel ve hamaset kokan bir soru soruyorlar.


- FTG gazetelere ilan vererek fındığa egemenler lehine taraf oldu? Bunu niçin yaptı?


- Önce şu egemen kavramına bir açıklık getirelim. Bir kere akıl yürütmeye kendi kendimizi zehirleyen kavramların yarattığı hafif paranoid bir ruh hali ile başlıyoruz.

Egemen olan; serbest piyasa koşullarında tüccar ihracatçı veya üreten ve arz eden değil, tüketicinin ta kendisidir. Bir egemen, bir patron arıyorsanız tüketiciden daha gerçek bir egemen ve patron bulamazsınız.

Biz, yemezse herkesin tez zamanda öleceği veya krize gireceği bir ürün satmıyoruz.

Kimse hayatı boyunca fındık yemese mutsuz olmaz ve bir eksiklik hissetmez.

Bu nedenlerle öncelikle velinimetimizin ve ortak patronumuzun tüketici olduğunu kabul edelim. Birazı yoksulluğumuzdan birazı cehaletimizden birazı komplekslerimizden kaynaklanan kibirimizden vazgeçelim. Tüketici sizin üretim koşullarınızla, sizin ne kadar fındık yetiştirdiğinizle, sizin maliyetiniz ve mağduriyetinizle ilgilenmez.

Tüketicinin arzu ve beklentilerini iyi kavrayan, ona doğru zamanda doğru ürünü iyi fiyatla sunan beğenisine mazhar olur ve yelkenlerini onun rüzgârı ile şişirerek istediği yolu alır.

Bu nedenle bunu yapanlar egemenler değil akıllı üreticilerdir.

Akıllı üreticiler ilelebet akıllı olacaklar, bir takım ayak oyunları ile hep piyasayı elinde tutacaklar diye bir şey de yoktur.

Tüketiciyi iyi anlamak yerine piyasayı manüple etmeye kalkan kimsenin, uzun vadede ayakta kalmasının imkânsız olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Birazcık işi bilen, serbest piyasa düzeninin ruhunu kavrayan herkes bunu bilir ve yüz yıl öncesinin tedavülden kalkmış kavramları ile çözümleme yapmaya kalkmaz.

Tüketici merkezli düşünmek ve üretim koşullarımızı buna göre düzenlemek zorundayız. Dünyadaki tüketimden fazlasını üretir, bir de alternatif ürünlere kıyasla daha pahalıya satmanın peşine düşerseniz mal elinizde kalır. Malın fiyatı düşmesin diye kamu kaynağını harcar, ha babam stok yaparsınız.

İyi fiyatı gören bu malın fiyatı garanti diyen üreticiniz dikmeye, daha fazla dikmeye devam eder. Bu durum tüketimin artmadığı koşullarda daha fazla stok için fazla kamu kaynağı demektir.

Türkiye"de yıllardır hamaset ve popülist siyaset ortamında yapılan bu olmuştur.

Şimdi, bu kimsenin gerçek anlamda kazanmadığı kör döngüye müdahale etmek, buna taraf olmak bırakın FTG"nin görevi olmayı aklı başında tüm Türkiye vatandaşlarının görevidir.

FTG bu sürece müdahale etmiştir ve ne demiştir?

“Direkt üreticimizi destekleyelim. Parayı üreticinin cebine koyalım. Ürünü desteklediğimizde hem arz artıyor hem de yoksul tüketicimiz yerine tefeci ve spekülatörler kazanıyor.”

Bu mudur FTG"nin egemenlerden yana olması?

FTG gazete ilanları ile başta Türkiye olmak üzere fındık üreticisine de taraf olmuştur.

Bunun için “Düne değin izlediğimiz akıl dışı stratejiden vazgeçmek gerekli” demiştir.

Diğer bir mesele de şudur:

FTG, fındık ihracatçıları tarafından ve onların ihracatlarından yapılan kesintilerle kurulmuş bir yapıdır. Yıllardır her fındık sezonunda fındık ihracatçısına söylenen lafın, edilen hakaretin bini bir para iken, fındık ihracatçısının “Ey arkadaşlar, durum bildiğiniz gibi değil, böyle değil şöyledir” demesinde ne gariplik vardır?

Herkes öz savunmasını yaparken, herkesin örgütü kendini savunur ve sürece müdahil olurken fındık ihracatçısının sürece taraf olması niçin yadırganmaktadır?

Biz bu sürecin bir parçası ve tarafı değil miyiz?

Biz onca sanayi yatırımı yapmış onca istihdam yaratan ihracatçı sanayiciler, işin ruhunun oluştuğu ve hem de Türkiye"nin ve fındık üreticisinin aleyhine oluştuğu bu akıl dışı sürdürülemez koşullara niçin bitaraf kalacakmışız


- “FTG ilan verdi, Tarım Bakanlığı yaptı. Bu stratejinin arkasında Fındık spekülasyonu yapan ihracatçılar var” şeklindeki eleştiriler için ne düşünüyorsunuz ?


- Bu tam anlamı ile mesnetsiz bir ön yargı.

Birinci gerçek şudur; Tarım Bakanlığı ve hükümetimiz fındığa özel bir yasa çıkarmadı, tüm Türkiye tarım rejimini yeniden düzenleyen çok radikal bir karar aldı. Fındık bu işin bir parçasıdır.

İkincisi, bu kararı çıkartması için bizim lobi yapmamız, tersi karar çıkarmak için lobi yapanlarınki kadar meşrudur ve hakkımızdır.

Üçüncüsü gerek hükümet gerekse Tarım Bakanlığımız bu işin hazırlıklarını üç yıl süren bir çalışmanın neticesinde yapmışlardır. Zamanlamanın bizimle bir alakası yoktur.

Dördüncüsü ve en önemlisi çok uzun yıllar içinde bir ayrışma yaşanmış, Türkiye ihracatçısının yapısı değişmiş ve ihracatımızın çok büyük bölümünü yapan ihracatçılarımız sanayici olmuşlardır.

Bu nedenle hiçbir aklı başında fındık ihracatçısı fındıkta pozisyon almaz ve spekülasyon yapmaya yeltenmez.

Öte yandan Tarım Bakanlığımız aldığı kararla üreticimizi serbest piyasanın vahşetine filan da terk etmiyor. Üreticimizi güçlendirmek, onun yoksulluk ve mağduriyetine son vermek için onu doğrudan destekliyor ve desteklemeye devam edeceğini beyan ediyor.


- Siz FTG ve fındık ihracatçıları olarak fındık fiyatının yerlerde sürünmesini ve fındığı en ucuz fiyattan kapatmak mı istiyorsunuz ?


- Bu tezin hiçbir kanıtı ve gerçek yönü yoktur. İhracatçımızın ve ihracatımızın yapısını bilmeyenler, ihracatçımızla tüccarı, manavı, alivreciyi birbirine karıştırmaktadırlar. Türkiye fındık ihracatının büyük bölümünü gerçekleştiren firmalarımızın tamamına yakını aynı zamanda sanayicidir. Dünyanın en modern ve gelişmiş fındık işleme tesisleri Türkiye ihracatçılarının tesisleridir. Bu tesisler sanayi kapasitelerinin yanında gelişmiş Ar-Ge birimlerine ve laboratuarlara sahiptirler. İhracatçılarımız fındığı, çikolata ve şekerleme sanayilerinin özel ihtiyaçlarına göre işlerler. Dolayısıyla fındığımıza katma değer katarlar. Sanayicinin iş yapma biçimi bellidir. Sanayici bir malı piyasa fiyatı ne ise o fiyattan alır, işler ve satar.

Sanayici yarattığı katma değerden para kazanır. Fındık ihracatçımızın iş ve kazanç döngüsü budur.

Bizler fındık fiyatının yerlerde sürünmesini asla istemeyiz.

Fındık fiyatı yerlerde sürünürse biz de yerlerde sürünürüz.

İhracatçımız fiyat noktasında şunları söylemektedir:

-Yüksek fiyat Türkiye"nin lehine değildir.

-Yüksek fiyat rakip ülkeleri fındık dikmeye teşvik eder.

-Yüksek fiyat tüketimi azaltır.

-Yüksek fiyat alternatif ürünlerin tüketimini artırır.

-Yüksek fiyat uzun vadede Türkiye"nin aleyhinedir.

-Doğru fiyat rekabetçi fiyattır.

-Doğru fiyat bizim alternatif ürünler karşısında pahalı kalmayacağımız fiyattır.

Bizler panik yapmayalım, sağduyumuzu koruyalım, doğru yolda ilerliyoruz diyoruz.

Bizler üreticimize ödemeyi çabuk yapalım, onu tefecinin, spekülatörün eline bırakmayalım diyoruz.


İşte sıcak ve nemli bir günde Sn. Gürsoy" la yaptığımız ropörtaj… Tarafları dinlemeye ve sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.