Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ

Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ

TÜRKİYE'DE BİR ŞEYLER EKSİK

 


“Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” ideallerinin hayata geçirildiği 1789 Fransız Devriminin temellerini atan “Senin düşüncelerine katılmıyorum ama düşüncelerini özgürce ifade edebilmen için hayatımı bile verebilirim…” diyen Voltaire"nin ülkesinde düşüncesini söylediği için bir yazar daha hapse girecekti…

Fransa"da yazar Sartre; yazdığı bir yazıdan dolayı ceza alıp hapse giren bir yazarın düşüncelerine katılmadığı halde suç olan yazısının altına kendi imzasını atarak suça ortak olmuş ve bunun yüzünden hapis cezası almıştı…

Sartre; suç kabul edilen yazıyı sadece düşünce özgürlüğünü savunmak amacıyla imzalayıp yayınlamıştı ve bu yazıdan dolayı mahkum olmuş, artık hapse girecekti…

Bundan daha iyi ne olabilirdi ki çünkü; yazar Sartre Fransa Cumhurbaşkanı Charlés De Gaulle nin en sert muhalifiydi, General De Gaulle de eleştirileri pek de sevmezdi üstelik…

Ama; Cumhurbaşkanı De Gaulle; kendisine en sert muhalefeti yapan ve hapse girecek olan yazar Sartre"ye olanlara duyarsız kalmamış ve bir açıklama yaparak; “Fransa; bugünkü gibi özgür bir ülke olabilmesini Sartre gibi yazarlarının olmasına borçludur…” diyerek yazarın hapse girmesini engellemiştir…   

Gelişmiş ülkelerin gelişiminin; ezberci değil, sorgulayıcı eğitim ve düşüncenin özgürce ifade edilebilmesinde, halkın ve yönetimin muhalif düşüncelere gösterdiği hoşgörüden geçtiğini görürüz…

Eleştiriye ve farklı  düşüncelere ifade özgürlüğü tanıyıp hoşgörüyle yaklaşan yönetimler ve halklar kendilerindeki eksiklikleri daha iyi görüp, kendilerini yenileyerek yaşamı daha özgür ve gelişmiş hale getirirler… 

Düşüncenin özgürce ifade edilmesinin önüne görünür ve görünmez engeller koymak, farklı  düşüncelerin söylenmesinden rahatsız olmak, kendini eleştirilmez olarak görmek ancak totaliter, dinci ve faşist yönetimlerde görülen anlayışlardır!…

Türkiye"de; 24 Ocak 1993 tarihinde yolsuzlukların üzerine belgeli giden gazeteciliğin en güzel örneklerini veren Uğur Mumcu; özgür düşünceden korkanlar tarafından kalemi ebedi olarak elinden kırılarak alınmıştır… 

Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablebitoğlu, Muammer Aksoy, Turan Dursun, Abdi İpekçi gibi yazarlar sadece düşüncelerini ifade ettikleri için eleştiriye tahammülü olmayanlar ve karanlıklarının aydınlanacağından korkanlar tarafından susturuldular ve olayların gerçek faillerin halen bulunamadığını görmekteyiz!…

Fransa"da; Sartre nin yaşadıklarına bakıp ta; 2009 yılında Yazar ve akademisyen Prof. Yalçın Küçük hocanın önce göz altına alınıp sonra cezaevine gönderilmesi ve 4-5 gün sonrada delil yetersizliği yüzünden serbest bırakılması, yazarların, gazetecilerin, karikatüristlerin düşüncelerini açıkladıkları için mahkeme kapılarındaki görüntüleri düşünce özgürlüğü seviyesi bakımından düşündürücüdür!…

Türkiye"nin daha iyi yaşanabilir ülke olabilmesi ancak; farklı düşüncelerin ifade edilebilmelerine olanaklar sağlanıp, eleştirilerden dersler alınarak, hoşgörünün gelişmesiyle, yazar, sanatçı ve gazetecilerine özgür  düşünce olanakları sağlamakla mümkündür!… 

++++++++++++++++++++++++++++++ 

Yukarıdaki bu yazı 26 Ocak 2009 yılında ORDUKENTGAZETESİ internet sitesinde yayınlanan eski yazılarımdan bir tanesi. Yazının yayınlanmasının üzerinden çokça fazla zaman geçmemiş 2 yıl olmuş!

Yeni gelişmelerin yaşanmadığı, düşünce tembelliği içinde kıvranan Türkiye’de gazeteci Mustafa BALBAY ve Tuncay ÖZKAN ne ile suçlandıklarını bilmeden 2 yıla yakın zamandır hala Silivri cezaevindeler!

Gazeteci yazar, ODATV sahibi Soner YALÇIN ve iki gazeteci arkadaşı Şubat 2011 de tutuklanarak Silivri’ye gönderildiler!

Günlerdir köşesinde tutuklanma sırasının kendine geldiğini söyleyen, istese yurtdışına gidebilecekken gitmeyen ve yazılarına devam eden Gazeteci Nedim ŞENER, yazar Prof.Dr Yalçın KÜÇÜK ve başka yazar ve gazeteciler de 3 mart 2011 tarihinde gözaltına alınıyorlar!

“”Neler oluyor!”” diye insan kendi kendine sorunca; insanın içinin burkulmaması mümkün olmuyor.

Zor olanı  seçerek güç odaklarını eleştiren yazılar yazanlar, gazeteciler, düşüncelerini açıklayanlar şimdi tek tek cezaevi yollarındayken; iktidarlara övgüler düzenlerin devletin televizyon kanallarında iktidarı övme yarışlarına girdiklerini görüyoruz gelecekte ibretle hatırlayacağımız şu günlerde.

Düşünsel-Felsefe ve demokrasi anlayışında Türkiye’de bir şeyler eksik!

Gazeteci, yazar ve düşünce adamlarının cezaevi yolculukları furyası daha epeyce devam edecek gibi görünüyor.

Nereye kadar mı?

“Belki Türkiye’de De Gaulle gibi davrananlar çıkmayacak ama Türkiye’den de, Satre ve Voltairé gibi yazarlar çıkıncaya kadar!”

03/03/2011

DrMustafa ÇUKURYILDIZ

Önceki ve Sonraki Yazılar