İçki Meselesi

 


İnsanlık tarihi kadar eski olan içki ile ilgili ülkemizde bugüne kadar yapılan düzenlemeler hep tartışma konusu olmuştur.

Çünkü  içki, bizim gibi ülkeler için bağımlılık yapan bir madde olmasından öte aynı zamanda siyasi ve dini boyutuyla da öne çıkmaktadır.. Bu yüzden bazı zamanlarda yasaklanmıştır. Ancak bu yasaklar hiçbir zaman içkinin kullanımını engelleyememiştir.

Osmanlı  döneminde olduğu gibi.

Osmanlıda içki yasağı çare olmadı.

Osmanlı  döneminde içki yasak olmasına rağmen birkaç padişah dönemi hariç bu yasaklara pek fazla uyulmamıştır. Çünkü bizzat bazı padişahların içki içtiği de bilinmektedir. Özellikle Tanzimat sonrasında başlayan süreçte içki konusu kullanımından ziyade vergisi ile ilgili düzenlemelerle gündeme gelmiştir. Ülkemizde içki üretimine yönelik rakı ve bira fabrikalarının kurulması da yine Osmanlı döneminde 1880’li yıllardan sonra gerçekleştirilmiştir. Osmanlı topraklarında 1882 yılında 52.815 ton içki üretilirken 1895 yılında bu miktar 109.845 tona kadar ulaşmıştı.

Osmanlı  döneminde içki üretimi ve meyhane işletmesi gayri Müslimler tarafından yürütülmekteydi. Ancak Müslümanlar da bu meyhanelere giderek tüketime ortak oluyorlardı. Bu duruma 1920 yılına kadar da sınırlayıcı her hangi bir düzenleme de yapılmamıştı.

Büyük Millet Meclisinde içki yasaklandı.

Milli Mücadelenin sürdüğü 23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılmıştı. Meclis açıldıktan çok kısa bir süre 22. kanun olmak üzere içkinin yasaklanmasını öngören Men’i Müskirat Kanunu tasarısı meclis gündemine getirilmişti.

Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey’in öncülüğünü yaptığı  bir grup milletvekili tarafından gündeme getirilen bu taslağı destekleyenler gerekçelerinde ‘‘Allah emirlerine uymayanlara neden zafer nasip etsin? ’’ diyorlardı. Ayrıca Amerika’da içkinin yasaklanmasını örnek gösteriyorlardı. Kanuna karşı çıkanlar ise hazinenin 20 milyon lira gibi bir gelir kaybına neden olacağını öne sürüyorlardı. Aslında her ne kadar bazı gerekçeler gösteriliyor olsa da içkiyi yasaklayan kanunla bir anlamda geleceğe yönelik muhalefet hareketinin temelleri atılıyordu.

18537

Doktor Fahrettin Kerim'in(Gökay) çıkarttığı içki düşmanı gazetenin Atatürk'e teşekkür ettiği Eylül 1927 tarihli sayısı

 

Kanun görüşmeleri çok sert geçti

Kanun taslağının görüşmeleri de çok sert tartışmalara sahne olmuştu. Bu görüşmelerden meclis zabıtlarında yer alanların bazıları  şu şekildeydi.

Haydar Bey: Efendiler, zannediyor musunuz ki Amerika´da bu kanun tatbik edildi. Bilakis meyhaneleri kapayalım derken, bütün evlerin meyhane olmasına sebep olundu.

Ali Şükrü BeyDelil göster!

Haydar BeyDelillerim işte elimde. Tatbik edilmeyen kanun yüzünden Amerika´nın yılda 500 bin dolar kaybettiğini, orada kaçakçılığın yalnız sosyal bir mesele değil, siyasi bir mesele haline geldiğini gösterebilirim.

Bu şekilde gerçekleşen sert tartışmaların neticesinde oturuma iki gün ara verilmişti. İki gün sonra 14 Eylül günü, taslak tekrar görüşülmeye başlanmış ve bu oturumda da devam eden tartışmaların sonucunda taslak oylamaya sunulmuştu. Oylama sonucunda 71 kabul, 71 ret, 3 de çekimser oyu çıkmıştı. Bunun üzerine Başkan Vehbi Bey’in evet oyu vermesi sonucunda içkiyi yasaklayan ‘‘Meni Müskirat Kanunu’’ bir oy farkla 14 Eylül 1920 tarihinde 22. sayılı kanun olarak yasalaşmıştı.

İçki kullananlara ağır cezalar getirildi.

Kanun sekiz maddeden oluşmaktaydı.

Bu maddelere göre her türlü içkinin üretilmesi, ithal edilmesi, satılması, kullanılması yasaklanmıştı. İçkiyi imal eden ve satanların elindeki içkilere el konulup imha edilecek ve bu iş yapanlardan içkinin beher kıyyesi için elli lira para cezası alınacaktı.

Ancak satan ve imal edenlerden daha ağır cezalar kullananlar için belirlenmişti.

Alenen içki kullananlar yada gizli kullanıp da sarhoşluğu anlaşılanlara elli liradan iki yüz liraya kadar para cezası veyahut üç aydan bir seneye kadar hapis cezası, Resmi görevi olanlara ise memuriyetten atılma cezası verilecekti.

Ayrıca kanunun yürürlüğünden sonra mevcut içkiler imha edilecek ve üretime yönelik alet ve edavata ise el konulacaktı. Tıpta kullanılacak malzemelerde devamlı takip edilecekti.

Bu kanun savaş yıllarında olmasından dolayı pek takip edilmese de aykırı hareket edenlerden ceza alanlar olmuştu. Asıl  önemlisi kanun görüşmelerinde de söz konusu edildiği üzere birçok ev içki imalathanesine ve meyhaneye dönmüştü. Sağlıksız  üretilen içkiler nedeniyle zehirlenmelerde cabasıydı.

1924 yılında içki yasağı kaldırıldı 

Birinci Meclis döneminde çıkarılan bu kanun uzun sürmemiş ve 9 Nisan 1924 yılında çıkarılan 470 sayılı kanunla kaldırılmıştı. Kanun dokuz maddeden oluşmaktaydı. İçki kullanımı ile ilgili hususlar kanunun altıncı maddesinde düzenlenmişti.

Bu kanun görüşmelerinde de mecliste tartışmalar yaşanmıştı. Bazı  vekiller içki yasağının kaldırılmasına karşı çıkıyor, bazıları ise kanunu yetersiz buluyordu. Kanun görüşmeleri sırasında en ilginç diyalog ise Ordu mebusu Hamdi (Yalman) Bey ile Bozok mebusu Süleyman Sırrı Bey arasında yaşanmıştı. Bozok mebusu Süleyman Sırrı Bey, daha önceki kanunda olduğu gibi devlet memurlarının sarhoş olduğu tespit edilenlerin memuriyetten atılmalarını istiyordu. Meclis zabıtlarına geçen diyalog şöyle devam etmişti.

Hamdi Bey (Ordu) –Memurdan meyhanecilik eden olursa..

Süleyman Sırrı Bey (Bozok)-Onu da siz teklif edin varsa

Hamdi Bey (Ordu)- Var var, mesela Ankara Polis Müdürü…

Tartışmalar sonucunda kanun 94 kabül 35 ret ve 5 çekimser oy sonucunda kabül edilerek yasalaşmıştı. 
 

Bu kanuna göre, Türkiye dahilinde ruhsatsız içki imali ve meyhane açılması, alenen içki kullanımı ve sarhoşluk yasaklanmıştı. Alenen içki kullananlar, sarhoş olduğu görülenler ve ruhsatsız içki üretenlere çeşitli cezalar getirilmişti. Meyhaneler dışında ise izin verilen lokantalarda sadece bira ve likör içilebilecekti.

Bu kanun da neredeyse içkiyi yasaklıyordu. Çünkü sarhoşluğunuz anlaşılmayacak ve meyhane dışında açık alanlarda içki içilemeyecekti. Yani her an içki içenler ceza alabilirdi 

Yeni kanun mizah konusu oldu

Bu durum halk arasında mizah konusu olmuştu. Yusuf Ziya Ortaç’ın o yıllarda çıkardığı Akbaba adlı mizah dergisinde de kanun şöyle anlatılıyordu.

‘‘..Yeni kanun kapalı, karışık. Uzun boylu açıklamalara muhtaç. İlk önce açık yer kapalı yer itilafı çıktı. Şimdi de açık şişe kapalı şişe meselesi .

Rivayete göre bundan sonra kadehle rakı  satılmayacakmış. Alenen sarhoşluk yasakmış. Demek ki artık akşam olunca herkes şişesini cebine yerleştirip evciğezine gidecek. Orada demlenecek.

Gerçi Yunus Nadi Bey üstadımız varken bize ağız açmak düşmez ama öyle zannediyorum ki erbabı  rakıyı ne kadehle içer ne de şişe ile. İşin ehli rakıyı  damacana ile içer. Yalnız keyif erbabının zevkini kaçıracak olan aleni sarhoşluğun yasaklanmasıdır. Hani vaktiyle herifin biri nara atıyormuş da polisler çevirip sormuşlar.

-Ulan ne nara atıyorsun?

-Yahu demiş, Nara atmadıktan sonra bunu ne diye içeyim.

Onu gibi , üç beş arkadaş  şöyle balık pazarında kafayı  tütsüleyip o duvar senin bu duvar benim yıkıla yıkıla eve dönmedikten sonra ne anladım bu sarhoşluktan’’.

Kanun bir kesim tarafından yetersiz bulunurken bir kesim tarafından da Yeşilay’ın idam edilmesi olarak görülüyordu. Özellikle içki düşmanlığı  ile bilinen ve boyu kısa olduğundan  dolayı halk arasında 35’lik Fahrettin olarak adlandırılan, daha sonraki yıllarda Sağlık Bakanlığı da yapan,  Fahrettin Kerim Gökay’ın çıkardığı Hilal-i Ahzar (Yeşilay) adlı gazete tarafından içkinin tekrar yasaklanması istenmekteydi. Çıkardığı gazetenin üzerinde ‘‘ Sıhhi ve ictimai içki düşmanı gazete’’yazmaktaydı. Fahrettin Kerim Gökay’ın düzenlediği tıp kongrelerinde ağırlıklı olarak içkinin zararları konu edilmekteydi. Bu kongreler Atatürk tarafından da desteklenmekteydi.

Bu yıllardan sonra da içki konusu ile ilgili düzenlemeler günümüze kadar hep tartışılarak gelmiştir. Tartışmaların asıl nedeni ise içki konusunun siyasi bir sorun olarak değerlendirilmesidir.

Bizce bu tip düzenlemelerde toplumun geleneksel yapısına uygun hareket edilmesi en doğru yol olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.