FENERBAHÇE ŞİKE YAPAMADI

 

 

[email protected]

     Son aylarımızın sosyal aktüel konularından biri de “Futbolda şike” konusu. Devam eden araştırmalar, soruşturmalar ve mahkeme hazırlıkları. Elde ne var? Telefon muhabbet kayıtları, kimilerinin isnat ve iddiaları, tutuklanan birkaç yönetici ve birkaç futbolcu.    Bu kadar gürültüye rağmen, henüz Fenerbahçe Kulübünden başka Federasyon tarafından cezalandırılmış kimse yok. Üstelik adı şike olayı iddianamesinde geçmesine rağmen, daha evvel almış olduğu ceza kaldırılarak ödüllendirilen idareci, Şampiyonlar liginden elenmesine rağmen, şampiyon takım yerine şampiyonaya gönderilerek hem maddi, hem manevi ödüllendirilen takım var!

            İddialara göre şikeli ligimiz devam ederken, nihayet yürekli bir hakem çıktı da, Fenerbahçe’nin şike serisine(!) son verdi. Hem de Fenerbahçe’nin nizami bir golünü iptal ederek. Hakem böyle olacak işte! Öyle gol atmışsın, gol yemişsin, ter akıtmışsın önemli değil! Hakem hakemdir kardeşim; yeşil sahaların İmparatorudur; dediği dedik, çaldığı düdüktür; işte o kadar! Düdük çalınmış, şikeye son verilmiştir!

Şike sadece bizim Futbol Dünyamızda mı var? Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nın kuruluşu ve işleyişi bile şike. Teşkilâta üye 193 ülkenin arasında ayrıcalıklı üyeler var. Neymiş efendim: ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa kurucu üye imişler de, onların veto hakları vatmış! Bu beş üyeden biri 192 üyenin aldığı karara hayır derse, BM teşkilâtının hiçbir önemi ve değeri kalmıyor. Bu kurulum ve işleyiş Uluslararası siyasi şikeden başka bir anlam taşımaz…

Arap Baharı dedikleri oyun da siyasal, Askeri ve Ekonomik şikeden başka bir şey değil. Demokrasi gelecek aldatmacası ile Arap halkları birbirine kırdırılırken, o ülkelerdeki zenginliklerin üzerine kimlerin oturacağı, gelecek yönetimlerin ve yöneticilerin kimin dümen suyunda olacağı belli değil mi? Ya, yandan kemik kapmaya çalışan emir kulu şikecilere ne demeli?

T.B.M.M’nin içine düştüğü, düşürüldüğü durum nasıl izah edilir? Anayasanın 6. maddesi: “Egemenliğin kullanılması hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” der. Anayasanın 7. maddesi: “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez     “ demesine rağmen, Anayasaya sokuşturulan 87. madde ile Bakanlar Kuruluna, yani Hükümete KHK yetkisi vererek Anayasal şike yapılıyor.

Altı aydır TBMM yok konumunda. Hükümet tarafından, hiçbir itiraza maruz kalmadan yasa hükmünde kararnameler çıkarılıyor ve bu işe kimse dur diyemiyor. Milletvekillerinin oluşturduğu meclis, kendi yetkisini hiçbir olağanüstü durum olmadığı halde, milletin kendilerine verdiği tüm yetkileri Hükümete devrederek Anayasal suç işlemiştir ve Meclis kendi kendini münfesih duruma düşürmüştür. Çıkarılan kararnamelerin hiçbir Demokratik hukuki dayanağı yoktur. Bu uygulamalarla millet aldatılmaktadır, millete karşı şike yapılmaktadır…

Yıllardan beri, terör örgütü PKK ile resmi kanallarca görüşmelerin yapıldığı iddia edilir ve iddialar yetki kullananlar tarafından reddedilirdi. Olay siyasi polemik konusu olmuş ve iş, ahlâk, namus ve şeref meselesine kadar gelmiştir. Sonunda OSLO kaseti olarak adlandırılan, karşılıklı görüşmelerin ses kaydı ortaya çıkmış, terör örgütüyle, T.C. yetkililerinin halktan saklanan görüşmeler yaptıkları belgelendirilmiştir…

Ülkenin bütünlüğü ve halkımızın geleceği için görüşmelerin yapılması gayet doğaldır. Ancak bunun halktan gizlenmesi ve terörle mücadelede sır perdelerinin oluşturulması ne derece doğrudur? Bu ülkede olup bitenden, bu ülkenin tüm ilişkilerinden siyasi Partilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve halkın bilgisi olmazsa, halktan katkı istemek yerine, seyirci durumuna düşürülürse, Devletle, yönetenlerle halk arasında güven bunalımı yaratılmaz mı? Bu davranış şike değil de nedir?

Uluslararası şikeler daha tehlikeli. Meselâ: Şikeler kanalıyla Afganistan’a, Irak’a özgürlük ve Demokrasi(!) geldi! Yakında Mısır’a, Libya’ya, Suriye’ye de gelecek! Irak, Mısır ve Tunus dışında kalan uluslar arası şikenin içinde, şu veya bu şekilde Türkiye’de var.  Ülkelerin liderleri ve yönetenleri üç gün evvel yanak yanağa, dudak dudağa dost, üç gün sonraki pozisyonları ‘yerim seni haa!’ kızgınlığında. Gösterilen bu davranış ve uygulanan bu politika şike değil de nedir?

Neymiş efendim; Fenerbahçe şike yapmış! Kim dedi? Biz öyle kanaat getirdik. Reel Hukukun yerine ikame edilen Kanaat Hukuku… Mahkemelere ne gerek var o zaman? Kanaat getir, ver cezayı gitsin!

Şike yapmayan bir Dünya ve ülke düzeni diliyoruz desek, acaba bizi paylarlar mı?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.