Yerel seçim ve sol
Bir süre sonra ise pop starları andırırcasına şehrimizin ve ülkemizin güzelim sokakları iğrenç kelle resimleriyle donatılacak. Bilmem kim hangi vaatlerle Ordu'yu kurtaracak , herhangi bir parti adayı bu düzenin devamı için bizden oy veya oylar isteyecek.
YEREL SEÇİM VE SOL
29 mart 2009'da yapılacak yerel seçimler için düzenin "yağ bazlı"
partileri aylar öncesinden seçim startını vermiş bulunuyor.
Yağ bazlı diyorum çünkü kaypaklıkta, çirkeflikte, üç kağıtta ve adam kayır mada bütün seviyeler aşılmış vıcık vıcık bir koltuk yarışı başlamış
durumda. İğrenç pazarlık masaları kurulmuş, başta iktidar partisi olmak üzere düzenin bütün partileri adaylık satışlarıyla listelerini belirlemekle meşgul.
Bir süre sonra ise pop starları andırırcasına şehrimizin ve ülkemizin güzelim sokakları iğrenç kelle resimleriyle donatılacak. Bilmem kim hangi vaatlerle Ordu'yu kurtaracak, herhangi bir parti adayı bu düzenin devamı için bizden oy veya oylar isteyecek.
İlkesizlik, bayağılık, namussuzluk
Çoğu yerde iktidar partisi AKP kömür torbaları ve erzak çuvallarıyla
yerelliklerde söz sahibi olmanın avantajıyla en baba yağdanlıkçı parti
olmayı sürdürüyor.
SEÇİMİ MANÜPLE EDİYORLAR
Kömür ve erzak torbalarını alışveriş çekleri ya da sözde iş vaatleriyle yandaşları kayırma sözleri veriliyor. Hatta AKP anketörleri bir süredir esnafları telefonla arayıp kendi muhtemel adayları hakkında bilgi topluyor. "Fatihan mı yoksa Bahar Çebi'mi daha şanslı" sorularını Ordu'nun sizce temel sorunları neler sorusu izliyor.
Üçkağıt, alavere, göz boyama, hilekarlık
Sizce yukarıdaki tablodan ülkemiz halkı için ne çıkar? Cevap son derece anlaşılır ; hiçbir şeyin yanına daha fazla sömürü,daha fazla adaletsizlik, daha fazla yoksulluk.
Bu tablodan hiçbir şey çıkmaz ama daha kötüsünün çıkması mümkündür.
Yıllardır kurulan aynı tezgah yine kurulmuş yaratılan kutuplaşmalarla her dönem olduğu gibi yine halkımız manipüle edilmeye çalışılıyor.
Lakin bu seçimlerde Sol tabloda ki oyunu bozmalı. Çünkü Sol'un emekçi halkın hiçbir şekilde temsil edilmediği seçimlerde güçlü bir şekilde bu temsili göstermesi AKP'yi ve onun sürdürücüsü olduğu programı bozacak siyaseti ve ilkeselliği oluşturması gerekiyor.
Süreç buna uygundur ve AKP karşıtı mücadele sosyalist partilerin farklılıklarını ikincil duruma düşürmüş durumdadır.
Açık ki Solun ilkeli ve kararlı birlikteliği bu seçimlerde emekçi
halkımız adına çıkabilecek en güzel şey olacaktır. Buradan çıkacak
sonuç ise ülkemizde ki emperyalist saldırının püskürtülmesi ve ileriye
dönük büyük bir adımın atılması adına ortak bir mevzinin kazanılması
anlamına gelecektir.
Oyları bölmeyelim!
Sosyalist solun her seçim dönemi yaşadığı sıkışmalardan biri "oyları
bölmeyelim" baskısıdır.Başta CHP olmak üzere tüm sosyal demokrat
partilerin yaptığı "bölmeyelim" basıncı bu seçimlerde aşılmak
durumundadır.
Açık ki AKP karşıtlığını oya çevirmek adına bir tür CHPcilik solun
karşısına çıkarılacaktır.
Bu CHP'ciliğin yada oyları bölmeyelim demogojisinin Ordu'da ki karşılığı "Seyit Toruncu"luk olacaktır.
Ankara'da Karayalçın'ın oyları bölünmeyecek, Ordu'da Seyit
Torun'un oyları. Ama emekçi halkın oyu bölünecek. Bu seçimde buna izin verilmemeli.
Evet oyları bölmeyelim, Sol'un oylarını bölmeyelim. Çünkü AKP CHP'ye bırakılamayacak kadar tehlikelidir. AKP Seyit Torun'a bırakılamayacak kadar tehlikelidir.
Emekçi halk adına hiçbir değeri temsil etmeyen, zaten tartışmalı ve teoride savunduğu tüm zeminleri bir bir göçerten, ülke halkına hiçbir şey vaat etmeyen ve AKP'lileşen CHP'ye ya da kendi dar kişisel çıkarımızı düşünmeden tipik bir Sağcı olan Seyit Torun'a artık oylarımızı böldürmeyelim.
Denebilir ki bu AKP'ye yaramaz mı? Mümkün değil!
AKP'yi tüm siyasal başlıklarda gerileten bir solun, AKP'ye yapacağı iyilik ekmeğine zehir sürmekten ötesi olmaz.
Zaten AKP'nin gerici, piyasacı ve amerikancı yönlerini CHP'cilik kesemeye ceği için Sol'un oylarını bölmek aslında AKP ekmeğine yağ sürmektir.Çünkü AKP'lileşen CHP onunla mücadele edemez, çünkü CHP piyasacıdır, amerikancıdır ve onun gereği olarak gericidir. Bu oldukça açıktır.
Son olarak Denebilir ki "her şeye rağmen koltuğu kaptırmamalı.
Öyle veya böyle AKP'ye hiçbir koltuk bırakılmamalı".
İyi düşünülmediğin de haklı gibi görünüyor. Ama değil!
Mesele tek başına AKP'ye koltuğu kaptırmak değildir.
Sol'un tabloya dahil edilemediği noktada koltuğu sanırım kimin kaptığının bir önemi kalmayacaktır.
AKP'ye karşı mücadele bütünlüklü bir mücadeledir, kendi kişisel çıkarlarımı za göre hareket ederek başa çıkabileceğimiz bir bela değildir AKP, daha fazlasıdır. Ve AKP'ye karşı mücadelenin en büyüğü verilmelidir.
Bu da emekten yana, bağımsızlıkçı ve ilerici bir programın savunulmasıyla
mümkündür. Tarih bunu Sol'a yazmıştır, sıra tarihi yazacak olanlardadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.