Uzmanından kene uyarıları

Uzmanından kene uyarıları

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Çağrı Büke, keneden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının özellikle Haziran ve Eylül ayları arasında artış gösterdiğini söyledi. Hasta

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Çağrı Büke, keneden bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının özellikle Haziran ve Eylül ayları arasında artış gösterdiğini söyledi.

Hastalık etkeninin virüsün yabani hayvan, kirpi, at, eşek, koyun, sığır gibi hayvanlarda bulunabildiğini belirten Prof.Dr. Büke, "Böyle hayvanlarda bulunan 'Hyalomma' cinsi keneler tarafından taşınıp insanların kanını emmesi sırasında insanlara hastalık bulaşabilmektedir.


Hastalığın bulaşması kene dışında hasta hayvanların kanları ya da diğer enfekte vücut dokuları ile yaralı deri ve mukozaya temas sonucu ve hastalıklı insandan insana da bulaşma olabilmektedir" dedi. Kene ısırmasından 1 ile 9 gün sonra
başlayan ateş, şiddetli kas, eklem ve baş ağrısı, bulantı, kusma ve ishalin ilk dikkati çeken bulgular olduğunu anlatan Büke, şöyle konuştu: "Bunu vücudun değişik yerlerinden kanama izler. Bu süreç 1 ile 7 gün arasında değişmektedir. Hastalık kötü seyirli olup olguların yüzde 8 ile 80'i hastalığın daha çok ikinci haftasında kaybedilmektedir."


Hastalığın erken teşhisinin çok önemli olduğunu açıklayan Prof.Dr. Büke, risk altında bulunan kişilerin mezbaha işçileri, kırsal alanda yaşayan hayvancılıkla uğraşan kişiler, çiftçiler, veteriner hekimler, su kenarlarında otlak ve orman alanlarında piknik yapan kişiler olduğunu söyledi. Korunma önlemi olarak; kenelerin bulunabileceği alanlardan uzak durulması gerektiğini anlatan Büke, sözlerine şöyle devam etti: "Kenenin ısırmasını engellemek amacıyla korunaklı biçimde elbise giyilmeli (uzun kollu
giysiler, pantolon paçalarını çorap içerisine alınması, boyuna mendil ya da eşarp bağlanması gibi), belli aralıklarla vücudun kene açısından kontrol edilmesi ve vücudun açıkta kalan yerlerine böcek kaçırır solüsyonlar sürülmesi gerekmektedir."


Hastalığın Afrika, Asya, Orta Doğu ve Doğu Avrupa'da görüldüğünü belirten Prof.Dr. Büke, "Hastalık 2002 yılı bahar aylarından itibaren özellikle Türkiye'de özellikle İç Anadolu ve Doğu Karadeniz başta olmak üzere görülmeye başlanmıştır" ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.