Ülkemizin kaymağını 2 milyon kişi yiyor
Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Toplumsal Kalkınma, Bilinçlenme ve Mutabakat adına gönüllü ve ücretsiz yaptıkları çalışmalar esnasında ilginç tespitler yaptıklarının altını çizdi.
Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Toplumsal Kalkınma, Bilinçlenme ve Mutabakat adına gönüllü ve ücretsiz yaptıkları çalışmalar esnasında ilginç tespitler yaptıklarının altını çizdi.
Ülkemizin kaymağını 2 milyon kişi yiyor
Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Genel Merkezince Genel Başkanları Mustafa Göktaş önderliğinde bu yılın 11 ayı içinde yapılan yurt geneli Başta Mersin olmak üzere, Adana, Hatay, Adıyaman, Afyon, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Ardahan, Artvin, Balıkesir, Batman, Bingöl, Bitlis, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Hakkari, İstanbul, İzmir, K.Maraş, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kilis, Konya, Malatya, Mardin, Manisa, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Siirt, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Tunceli, Van, Yalova, Zonguldak illerinde ( 54 il) gezi, inceleme ve araştırmalarda ilginç tespitler yapıldı.
YURT GENELİ 968 BİN ESNAF İŞ TERKETTİ
Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Genel Başkanı Mustafa Göktaş Ülkemiz ekonomisinin iyiye gittiği filan yok. İyiye gidiyor da ülkede yaptığımız araştırmalarda 968 bin esnafın iş terk ettiğini, kepenk indirip işine son verdiğini görüyoruz. Bu neden? Hiç araştırıldı mı? İşsizlik, milletin alım gücünün esnafa yansımaması, nakit para bulunamaması, Vergi ve harçların adeta HARAÇ" a dönüşmesi neticesi esnaf büyük bir bunalım yaşamakta. İş bırakmaktadır. Ödeme güçlüğü çeken ve tabiri caiz ise maliye tarafından "kümesteki kaz olarak" görülen vergi mükellefi olan esnaf, vergi ve harçların altında yok oldu. İnim inim inliyor. Şu anda 3 milyona yakın esnafımız can çekişiyor. SSK ve Bağ-Kur primlerinin yanı sıra 12 çeşit vergi, 12 çeşit de harç ödemek durumunda. Üstelik birde bürokrasi ve kırtasiye ile uğraşmak durumunda. Yetmiyor hükümetimiz 2010"da vergi ve harçları arttı. Olacak iş değil. Ama bu ülkede oluyor. Bu can çekişen esnafın pirim borcunu vergi borcunu görmezden gelemezler. En azından faizini silerler anaparayı taksitlendirirler. Zor bir şey değil. Olmayan adamın neyini alacaksın? Canını mı? dedi.
MEMUR VE İŞÇİ İLE ESNAFI NASIL BİR TUTARSINIZ?
Göktaş, kalkıyorlar bazı basın yayın organları, en çok vergiyi yine memur işçi verdi diyorlar. Yazıyorlar, söylüyorlar ve afaki konuşuyorlar. Arkadaşlar Memurun, emeklinin, işçinin aldığı maaş belli. Bir bordrosu var. Aylık gelirinden kesinti belli... Elbette gelirinden o vergiler kesintiler yasal olarak yapılıyor. Ama bir esnafın ne kazandığı, ne kadar kazandığı, iş yapıp yapmadığı, bir ayı iş yaparak mı, yapmayarak mı geçirdiğini araştıran, bakan yok. Biliyorsunuz ki ay olur günü besler, gün olur ay"ı besler diye bir esnaf lafı vardır. Yemin ederim size artık gün olur ay"ı besler işi hiç olmuyor. Ay geçiyor günü besleyecek durum olmuyor. Kazanmayan adam, vergiyi nasıl versin, Harç"ı nasıl ödesin? Size samimi söylüyorum şu an esnaf boğaz tokluğuna bile çalışamıyor. Her ay rutin olarak ödemek durumunda olduğu zaruri harcamaya yetişemiyor. Telefon, su, elektirik, doğalgaz, kira parasına yetişemiyor. Yapmayın. Bunu söyleyince de, o zaman işi terk etsin, ne işi var dükkân açıyor diyorlar. Bu mu çare? İşte o yüzden 968 bin esnaf iş terk etmiş. Bir esnafın aile reisi olduğunu ve geçindirmekle yükümlü bulunduğu insanları göz önüne alın. Oturun Vehametin boyutunu siz hesaplayın dedi.
HER 5 GENÇTEN ÜÇÜ İŞSİZ
Göktaş Bu gün geldiğimiz noktada işsizlik hat safhada. Açlık ve yokluk insanımızı derinden sarsıyor. Ülkemizin her yerinde buna rastlamak mümkün. Ve işsizlik en çok da gençlerimizi vuruyor. Perişan ediyor. Bugünümüzün ümidi ve aynası geleceğimizin güveni ve teminatı dediğimiz gençlik umutsuz ve karamsar olmuş. Sebebi giderek artan işsizlik
Ülkemizde yaşayan her beş gencimizden 3"ü işsiz... Geçen yıl, işsizlik oranı ile ilgili açıklanan rakam 3 milyon civarı idi. Ama rakam doğruyu yansıtmıyordu. Bu yıl yine doğruyu yansıtmıyor. Diyorlar ki, 2 milyon 600 bin kişi işsiz. Bende diyorum ki, ülkemizdeki işsiz sayısı 7 milyon 780 bin..Diyeceksiniz ki, nereden buldunuz? Değerli arkadaşlar Kapanan iş yerlerine bakın. Gerçek sayı ortada... Gerçekleri saptırmaya kimsenin hakkı yok. Bunu değiştirmeye kimsenin gücüde yok. Gerçek ortada. Okumuş, tahsil terbiye yapmış her 5 gençten 3"ü işsiz. 690 bin üniversite mezunu boş geziyor. 1 milyon 80 bin lise mezunu boş geziyor. Her branştan her meslek gurubundan okumuş çocuk iş bulamıyor. Asgari ücret belli.. Gidin evlere bakın. Gençler ya evde oturuyor, ya sokakta bomboş geziyor. Uyuşturucu, alkol, madde bağımlılığı, fuhuş neden bu kadar arttı? Milleti boş lafla, hayal ürünü, yellen yellen ipe diz anlayışı ile gelecek vaat ederek oyalamanın sonucudur bu. Son 10 yılda toplumda sadaka kültürü yerleşti. İane, iaşe, yardım ile millet çoğu geçimini temin eder hale gelmiş. Ama her şey iyi (!) Yazıktır ya dedi.
VATANDAŞA SIKIN DİŞİNİZİ, KAMU"YA AÇIN KESENİZİ..
Göktaş Bakın devlet sürekli biz vatandaşları kemer sıktırıyor. Bize sıktırırken, kamuya bakıyoruz, oh ne ala memleket diyesimiz geliyor. Öyle bonkör harcıyorlar ki, şaşarsınız. Yılın 3 ayında devletin tüketime harcadığı rakam 2 milyar YTL. Toplam harcamada ise 8 milyar YTL. Bunu kim harcadı vatandaş mı? Vergi vergi deyip sıkboğaz edip canından ettiğiniz, işinden ettiğiniz Esnaf"mı? Kim harcadı, niye ve niçin harcadı? Söyleyelim. Bu harcamaların tamamı kamu kuruluşlarında.. Kırtasiye, Su, Elektrik, Temizlik, içecek, giyim kuşam, tedavi ve cenaze gideri, Haberleşme, nakliye, müşavir firma, kira, gibi giderler.. Yolluklar, temsil ağırlama, görev giderleri ile bu rakamların tamamı ilk 2 ayda 8 milyar lirayı bulmuş. Maşallah, Devletimiz harcamadan hiç kısmıyor. Hiç kemer sıkmıyor. Neyin nasıl harcandığı, usule uygun mudur, değil midir, alımlar fahiş fiyatla mı alınmıştır, devlet zararı var mıdır?, bunları inceleyecek ve araştıracak yeterli denetim elemanı da bulamıyorlar. Bu HARCANAN PARA KİMİN PARASI? Vatandaşın! Toplanan vergiler. Beytül mal dediğiniz yetimin hakkının olduğu hazineden. İsrafı, gereksiz harcamayı, fahiş fiyatla alımı önleyin dedi.
ÇEKİN ARTIK ŞU ELİNİZİ CEBİMİZDEN..
Göktaş, insanımız perişan. Piyasada son 5 yılda nakit para yok oldu. Milletin alım gücü sıfır noktasında. Siz bir avuç mutlu azınlığa bakmayın. Ve altında lüks cip ve otomobiller ile gezenlere de aldanmayın. Dönemin vurguncu, talancı, kapkaççıları ile sade vatandaşı karıştırmayın. Ne zengini/ onlar zengin değil. Her dönemde gemisini yürütmeye alışmış, parti parti gezen iktidar avcısı, yalaka ve yağdanlık, çıkarcı, vurguncu, talancı, damdaki tipler
Dama çıkmışlar merdiveni de çekmişler (!) Siz aşağı bakın. Vatandaşa. Evinde ne yer ne içer bunu hesap eden yok. Ancak ver diyorlar, Ver, ver de, neyi nasıl versin vatandaş? dedi.
SOKAK LAMBALARI, REKLAMLARIN ELEKTİRİKLERİDE VATANDAŞA YÜKLENDİ
Göktaş, Belediyeler Sokak lambalarının aydınlatma gideri olan elektrik parasını devlete bir türlü vermiyor. Devlet kaçak elektriğin önüne bir türlü geçemiyor. Elektrik niye pahalı? Biz geçen yıl Bilbordların, yol kenarındaki kaldırımların içinde bulunan raket denilen ışıklı reklam levhalarının ve birçok yerde bulunan reklam sinevizyonların ışıklarının elektrik saatlerinin olmadığını, sokak lambası olarak gösterildiğini biliyoruz.. Birde oraları özel sektöre kiraya vermişler gelir elde ediyorlar. Hem gelir elde ediyor hem kullandığı elektriğin parasını devlete ödemiyor. Ve bu gün gelinen noktada bu ödenmeyen sokak lambası ve ışıklı levha, bilbord, sinevizyon, raket, duraklardaki ışıklı levhaların paralarını da vatandaşa yüklediler. Bu hayat niye bu kadar çekilmez ve pahalı hale geldi sanıyorsunuz? diye seslendi.
ÜLKEMİZİN KAYMAĞI 2 MİLYON KİŞİNİN
Göktaş, uygulanan ekonomik politikalar ve sosyal politikalar nedeniyle gelinen noktada zengin daha da zenginleşmiş, fakir ise daha da fakir hale gelmiştir. Dar gelirli dediğimiz orta direk olarak bildiğimiz her iki kitle de geçinecek durumda değildir. Açlıkla yoklukla boğuşmaktadır. Ülkemiz 2 milyon kişiye hizmet ediyor. Onlar bu ülkenin kaymağını yiyor. Adaletsiz bir gelir dağılım, adaletsiz bir vergilendirme sistemi, acımasız bir soygun düzeni. Ayıp ya. Bu yakışır mı? Biri yiyecek, diğeri bakacak. Ülkede geçimini çöpten temin eden, çöpün içinden ekmek çıkartıp, yiyecek çıkartıp karnını doyuranların sayısının giderek artığını görüyoruz. İnsanların uygarca, adil, eşit, hakkaniyet ölçülerinde yaşamak istemeleri en temel yaşamsal haklarıdır. En başlıca tüketim haklarıdır. Ama 73 milyonluk ülkemizde 2 milyon insanımız kaymak yiyor bal yiyor, 21 milyon 260 bin kişi yoklukla mücadele ederek perişan halde kıt kanaat geçinirken, 20 milyon 500 bin kişi ise açlıkla iç içe yaşıyor.. Buyurun yeşil kartlıları sayın. Yine 65 yaş aylığı alanları sayın. Çocuk parası alanları, evde yaşlısına bakanların aldığı paraları, evde engelli çocuğu olanın aldığı parayı, dul ve yetimlerin aldığı parayı sayın. İşi gücü olmayıp Fak fuk fon dan yardım alanları sayın. Bakın toplumun durumuna. İnsanlar o paraları da almasa açlıktan sürünürler. Bu tablonun neresi iyi? diye sordu.
SON 30 YILDA ÜRETEN TOPLUMDAN TÜKETEN TOPLUMA GEÇTİK
Göktaş, 1980 den sonra hızla her alanda bir kirlenme yaşadık. Bunun sonucunda idealizm yok oldu. Çıkara dayalı düzen içinde gelinen nokta bu. Her şeyi çılgınca tüketiyoruz. Neyi neden ve niçin tüketiyoruz sorgulamıyoruz. Tüketim çılgını olduk. Cepte para yok, kredi kartına dayandık. Banka kredilerine dayandık. Geleceğimizi ipotek altına aldık. Borç batak içinde yaşıyoruz. Tüm bu kötü gidişe dur demek için çaba harcayan yok. Dünyadaki küresel ekonomik kriz ülkemizi de derinden sarsıyor. Piyasada batan giden büyük firmalar irili ufaklı çok firmayı da bitiriyor. Üç beş büyük holdingin dışında ayakta duran kalmadı. Bu durumun acilen düzeltilmesi, iyileştirilmesi gerekiyor. Teşhisi düzgün yapmak, reçeteyi düzgün yazmak, reçeteyi düzgün okumak lazım dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.