Tüm Şirketler Devletin Olsun,
bir işadamının fabrikaları üretim yapamaz ve işçilerini çıkartırken, bir de evine hacizle gidiliyor. Eşyaları evinden çıkartılıyor ve depolara kaldırılıyor. Köşkü zaten satışa çıkarılmış.
Tüm Şirketler Devletin Olsun,
Herkes Resmi Gazete Okusun.
Bir süredir Toprak Holding ve Halis Toprak ile TMSF ve yöneticisi Ahmet Ertürk arasında süregelen savaşı takip ettim. Üzüldüm açıkçası
Otuz yıla damgasını vuran ve binlerce insana iş veren bir sanayicinin, bir devlet bürokratı tarafından pes ettirilmek zorunda bırakılmasına üzüldüm.
Yıllardır ülkede sanayi yatırımı yapılmıyor, var olanların kapısına da birer birer kilit vuruluyor. Bu durumda bir işadamının fabrikaları üretim yapamaz ve işçilerini çıkartırken, bir de evine hacizle gidiliyor. Eşyaları evinden çıkartılıyor ve depolara kaldırılıyor.
Köşkü zaten satışa çıkarılmış.
Öyle ya da böyle, bu satış gerçekleşecek.
Hasta yatağında yatan Toprak"ı bitirmeye gidiyorsunuz, bu da belli.
Köşkün ya da Halis Toprak"ın özel eşyalarından ne istiyorsunuz?
Alacağınızı iddia ettiğiniz rakam kırk milyon Dolar. Köşkün eşyaları ne kadar tutar ki? Bir milyon Dolar mı? Zaten köşkü satacaksınız, eşyaları neden çıkarıyorsunuz? Yeddi emin olarak bırakın kalsın...
Ahmet Ertürk, "Ben sıradan bir bürokrat olarak, ülkenin önde gelen sanayicilerinden birine bakın neler yaşatıyorum?" diye adeta böbürlenen ifadelerle açıklamalarda bulunuyor.
Bu ancak ortaçağ devletlerinde olabilir. Modern devletlerde asla olamaz.
Bir iş adamı ödeme güçlüğü içerisine düşebilir. Ama iş adamı yaşaması için gerekli olan olanaklarının tamamından yoksun bırakılmamalı ve en azından özeline birazcık saygılı olunmalıydı.
Bu hukuksuzluk sadece ve sadece orman hukukuna uyar.
***
Hatırlanacağı gibi çok yakın geçmişte aynı kurum ve kişi, Hülya Avşar için de benzer uygulamalarda bulunmuştu. Avşar Kızı avans olarak aldığı 300 Bin Doları dört kat fazlasıyla ödedi. Ödedi de, kurtulamadı hala.
***
Bu konularla ilgili uzun yazılar yazayım derken "Doğan Grubu"na kesilen vergi cezasını duyunca "Yok artık, bu kadarı da olmaz ki." dedim.
Yalanlayan çıkmadı. Haber doğru, cezanın miktarı 826 milyon lira
Şekil aynı, tarz aynı, suçlamalar da, uygulamalar da benzer
Bitirmeye gidiyorlar
Kendilerinden olmayanları bitirmeye gidiyorlar.
***
Bu olayların benzerlikleri yanında, farklılıkları var ülkeyi ilgilendiren.
Bıraktım işçiyi, köylüyü, küçük esnafı, üreticiyi savunmayı, sermayeye yapılanı hazmedemez oldum.
Hülya Avşar"a yapılan yanlış. Fakat bu yanlış sanatçıyı, ailesini ve birkaç çalışanını mağdur ediyor. (Hukuk elbette sayılarla ilgilenmez. Mağdurun az olması, hukuksuzluğu mazur görmemize neden olmaz.)
Toprak Holding"e yapılan yanlışta ise hem çok insan etkileniyor, hem de demokrasi zarar görüyor. Türkiye"ye artı değer üreten, istihdam yaratan bir yapı daha alaşağı edilmiş oluyor.
Devleti yönetenlerse, demokrasiyi kendi idealleri uğruna araç olarak kullanıyorlar. Demokrasiyi araç olarak kullananların ideolojisi olamaz ve burada demokrasi hiç olmaz.
***
Bir yanda "Şirketleri krizden nasıl kurtarırız?" diye önlem paketi hazırlıyor; diğer yanda da var olan şirketleri batırmaya yöneliyorlar. Anlamak mümkün değil; ülkenin en çok vergi veren kurumlarından birine akla ziyan bir rakam ve gerekçeyle ceza kesiliyor. Üstelik de, satışı şu tarih değil bu tarihte bildirdiniz gerekçesiyle. İddia edildiği gibi 2,5 milyon Dolar vergi kaçırmanın cezası 500 milyon Dolar mı gerçekten?
Vergi mevzuatı açısından büyük bir insafsızlık var burada, acilen düzeltilmesi gereken.
***
Doğan Medya bu parayı ödeyebilir. 24 bin çalışanı var, 4 binini işten çıkarır ya da bir kısım işlerine ara verir.
Ki, bu da işsiz insan sayısını artırır. Yani Doğan Medya bu parayı bir biçimde ödeyebilir. Ödeyebilir de, devlet ne kazanmış olur?
Hiç bir şey
826 milyon lira para devlet kasasına girdiğinde ne olur?
Ya birkaç belediyenin saçma sapan sokak, cadde düzenlemelerine gider ya da birkaç bakanlığın, genel müdürlüğün açılış törenlerine
Belli ki kendilerinden olmayanları bitirmeye gidiyorlar.
***
Atatürk, sermayesi olmayan bir ülkede sermaye sınıfını yaratmaya çalıştı. En yakınındaki adamı Celal Bayar"a verdiği paralarla İş Bankası"nı kurdurdu.
Sermaye olmadan kapitalizm olmaz
Kapitalizm olmadan da modernleşme olmaz, demokrasi olmaz.
Devleti yönetenler, şirketlerin sermaye biriktirmesine müsaade etmiyor.
Cezalarla, hacizlerle, başka yollarla sermaye biriktirilmesinin önüne geçiyor ve biriktirilen sermayeye el koyuyor ve modern toplumun oluşmasının önüne geçiyorlar. Modern devletler, kapitalist şirketlerin ayakta kalmasına özen gösterirler. Amerika"da yeni başkan Obama 950 milyar Doları nereye vermeye çalışıyor? Halka mı vermeye çalışıyor. Hayır Sokak, yol, baraj, garaj mı yapacak? Hayır
Asgari düzeyde karnını doyurmaktan yoksun insanlara bulaşık makinası mı dağıtacak? Hayır
***
Kısacası şu; var olan bu değerler, Türk toplumuna ait değerlerdir. Devletin bu değerleri özenle koruması ve gelişmesini desteklemesi lazım.
Ben gazeteciyim ve doğal olarak da tepki veriyorum ve bunu da yazarak yapıyorum. Düşünüyorum ve tartışmaya açıyorum.
Şu anda Doğan Medya çalışanlarına dese ki; arkadaşlar bu ay maaşlarınızın % 5"ini bireysel olarak (Doğan Medya bu davayı kaybederse) şirketimizin vergi borcundan düşülmek üzere, maliyeye gönderin. Çalışanların tepkisi ne olur?
Ben diyorum ki; tüm çalışanlar seve seve çok daha fazlasını yapar.
Devleti yönetenlerin umurunda olmayabilir ama, işyerini korumak şu koşullarda en çok ekmeğini oradan kazananların görevi haline geldi.
***
Gazetelere ne gerek var ki, hepimiz Resmi Gazete okuyalım olsun bitsin!
Hatice ÖZBAY/Guardianturk.com
[email protected]
Herkes Resmi Gazete Okusun.
Bir süredir Toprak Holding ve Halis Toprak ile TMSF ve yöneticisi Ahmet Ertürk arasında süregelen savaşı takip ettim. Üzüldüm açıkçası
Otuz yıla damgasını vuran ve binlerce insana iş veren bir sanayicinin, bir devlet bürokratı tarafından pes ettirilmek zorunda bırakılmasına üzüldüm.
Yıllardır ülkede sanayi yatırımı yapılmıyor, var olanların kapısına da birer birer kilit vuruluyor. Bu durumda bir işadamının fabrikaları üretim yapamaz ve işçilerini çıkartırken, bir de evine hacizle gidiliyor. Eşyaları evinden çıkartılıyor ve depolara kaldırılıyor.
Köşkü zaten satışa çıkarılmış.
Öyle ya da böyle, bu satış gerçekleşecek.
Hasta yatağında yatan Toprak"ı bitirmeye gidiyorsunuz, bu da belli.
Köşkün ya da Halis Toprak"ın özel eşyalarından ne istiyorsunuz?
Alacağınızı iddia ettiğiniz rakam kırk milyon Dolar. Köşkün eşyaları ne kadar tutar ki? Bir milyon Dolar mı? Zaten köşkü satacaksınız, eşyaları neden çıkarıyorsunuz? Yeddi emin olarak bırakın kalsın...
Ahmet Ertürk, "Ben sıradan bir bürokrat olarak, ülkenin önde gelen sanayicilerinden birine bakın neler yaşatıyorum?" diye adeta böbürlenen ifadelerle açıklamalarda bulunuyor.
Bu ancak ortaçağ devletlerinde olabilir. Modern devletlerde asla olamaz.
Bir iş adamı ödeme güçlüğü içerisine düşebilir. Ama iş adamı yaşaması için gerekli olan olanaklarının tamamından yoksun bırakılmamalı ve en azından özeline birazcık saygılı olunmalıydı.
Bu hukuksuzluk sadece ve sadece orman hukukuna uyar.
***
Hatırlanacağı gibi çok yakın geçmişte aynı kurum ve kişi, Hülya Avşar için de benzer uygulamalarda bulunmuştu. Avşar Kızı avans olarak aldığı 300 Bin Doları dört kat fazlasıyla ödedi. Ödedi de, kurtulamadı hala.
***
Bu konularla ilgili uzun yazılar yazayım derken "Doğan Grubu"na kesilen vergi cezasını duyunca "Yok artık, bu kadarı da olmaz ki." dedim.
Yalanlayan çıkmadı. Haber doğru, cezanın miktarı 826 milyon lira
Şekil aynı, tarz aynı, suçlamalar da, uygulamalar da benzer
Bitirmeye gidiyorlar
Kendilerinden olmayanları bitirmeye gidiyorlar.
***
Bu olayların benzerlikleri yanında, farklılıkları var ülkeyi ilgilendiren.
Bıraktım işçiyi, köylüyü, küçük esnafı, üreticiyi savunmayı, sermayeye yapılanı hazmedemez oldum.
Hülya Avşar"a yapılan yanlış. Fakat bu yanlış sanatçıyı, ailesini ve birkaç çalışanını mağdur ediyor. (Hukuk elbette sayılarla ilgilenmez. Mağdurun az olması, hukuksuzluğu mazur görmemize neden olmaz.)
Toprak Holding"e yapılan yanlışta ise hem çok insan etkileniyor, hem de demokrasi zarar görüyor. Türkiye"ye artı değer üreten, istihdam yaratan bir yapı daha alaşağı edilmiş oluyor.
Devleti yönetenlerse, demokrasiyi kendi idealleri uğruna araç olarak kullanıyorlar. Demokrasiyi araç olarak kullananların ideolojisi olamaz ve burada demokrasi hiç olmaz.
***
Bir yanda "Şirketleri krizden nasıl kurtarırız?" diye önlem paketi hazırlıyor; diğer yanda da var olan şirketleri batırmaya yöneliyorlar. Anlamak mümkün değil; ülkenin en çok vergi veren kurumlarından birine akla ziyan bir rakam ve gerekçeyle ceza kesiliyor. Üstelik de, satışı şu tarih değil bu tarihte bildirdiniz gerekçesiyle. İddia edildiği gibi 2,5 milyon Dolar vergi kaçırmanın cezası 500 milyon Dolar mı gerçekten?
Vergi mevzuatı açısından büyük bir insafsızlık var burada, acilen düzeltilmesi gereken.
***
Doğan Medya bu parayı ödeyebilir. 24 bin çalışanı var, 4 binini işten çıkarır ya da bir kısım işlerine ara verir.
Ki, bu da işsiz insan sayısını artırır. Yani Doğan Medya bu parayı bir biçimde ödeyebilir. Ödeyebilir de, devlet ne kazanmış olur?
Hiç bir şey
826 milyon lira para devlet kasasına girdiğinde ne olur?
Ya birkaç belediyenin saçma sapan sokak, cadde düzenlemelerine gider ya da birkaç bakanlığın, genel müdürlüğün açılış törenlerine
Belli ki kendilerinden olmayanları bitirmeye gidiyorlar.
***
Atatürk, sermayesi olmayan bir ülkede sermaye sınıfını yaratmaya çalıştı. En yakınındaki adamı Celal Bayar"a verdiği paralarla İş Bankası"nı kurdurdu.
Sermaye olmadan kapitalizm olmaz
Kapitalizm olmadan da modernleşme olmaz, demokrasi olmaz.
Devleti yönetenler, şirketlerin sermaye biriktirmesine müsaade etmiyor.
Cezalarla, hacizlerle, başka yollarla sermaye biriktirilmesinin önüne geçiyor ve biriktirilen sermayeye el koyuyor ve modern toplumun oluşmasının önüne geçiyorlar. Modern devletler, kapitalist şirketlerin ayakta kalmasına özen gösterirler. Amerika"da yeni başkan Obama 950 milyar Doları nereye vermeye çalışıyor? Halka mı vermeye çalışıyor. Hayır Sokak, yol, baraj, garaj mı yapacak? Hayır
Asgari düzeyde karnını doyurmaktan yoksun insanlara bulaşık makinası mı dağıtacak? Hayır
***
Kısacası şu; var olan bu değerler, Türk toplumuna ait değerlerdir. Devletin bu değerleri özenle koruması ve gelişmesini desteklemesi lazım.
Ben gazeteciyim ve doğal olarak da tepki veriyorum ve bunu da yazarak yapıyorum. Düşünüyorum ve tartışmaya açıyorum.
Şu anda Doğan Medya çalışanlarına dese ki; arkadaşlar bu ay maaşlarınızın % 5"ini bireysel olarak (Doğan Medya bu davayı kaybederse) şirketimizin vergi borcundan düşülmek üzere, maliyeye gönderin. Çalışanların tepkisi ne olur?
Ben diyorum ki; tüm çalışanlar seve seve çok daha fazlasını yapar.
Devleti yönetenlerin umurunda olmayabilir ama, işyerini korumak şu koşullarda en çok ekmeğini oradan kazananların görevi haline geldi.
***
Gazetelere ne gerek var ki, hepimiz Resmi Gazete okuyalım olsun bitsin!
Hatice ÖZBAY/Guardianturk.com
[email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.