TKP: Kahrolsun Padişah!

TKP: Kahrolsun Padişah!

Padişahlık özlemi, halka ve ülkeye karşı işlenmiş bir suçtur. Cumhuriyet düşmanlığıdır. ABD’nin oyuncağı olacak bir saltanat ve ılımlı İslam halifeliği peşinde koşanlar karşılarında Türkiye Komünist Partisi’ni bulacaklardır.

Paranın saltanatı yıkılsın!
Kahrolsun Padişah!



Türkiye, ABD"nin bölgesel planlarında aktif biçimde rol almaya zorlanırken, saltanat ve hilafet özlemcileri, ülkemizi yeniden emperyalizmin oyuncağı olmuş bir hasta adam haline getirme yolundadır.

Padişahlık özlemi, halka ve ülkeye karşı işlenmiş bir suçtur. Cumhuriyet düşmanlığıdır.

ABD"nin oyuncağı olacak bir saltanat ve ılımlı İslam halifeliği peşinde koşanlar karşılarında Türkiye Komünist Partisi"ni bulacaklardır.


Değerli basın emekçileri, basın açıklamamızı izlemeye ve destek vermeye gelen sevgili dostlar, sizlerin aracılığı ile halkımıza sesleniyoruz…

Kardeşler!
Bundan bir süre önce yerel seçimler ile ilgili çalışmalara başlayan TKP, ülkemizin bir felakete doğru gittiği saptamasından hareketle bu seçimlerde halkımıza “Durdurun” çağrısında bulunmaya karar vermişti. Seçim sloganı olarak da “Durdurun” çağrısını belirlemiştik.
Ülkemizi yıkıma sürükleyen başta AKP olmak üzere sermaye partilerini, kapitalizmi, emperyalizmi ve gericiliği hedef alan bu çağrımızın somut sloganlarından birisi de “ya Osmanlı"ya dönüş ya Sosyalist Cumhuriyet” olmuştu.
Partimiz uzunca bir süredir Türkiye Cumhuriyeti"nin tasfiye ediliyor oluşuna işaret etmekte, AKP"nin bu geriye dönüşü hayata geçirmek üzere uluslararası sermayenin yönlendirdiği ve görevlendirdiği bir parti olduğunu anlatmaktadır.
Bizim iddiamız AKP"nin patron sınıfının çıkarlarını savunan, gerici, işbirlikçi ve Cumhuriyet düşmanı bir parti olduğudur.


Dün Metrobüs hattı açılış töreni olarak organize edilen gösteri ülkemizin nasıl hızla bir yıkıma doğru sürüklendiğini ve AKP"nin hedeflerini bir kez daha göstermiştir.
Günün herhangi bir saatinde Metrobüs hattından geçen herkesin görebileceği gibi metrobüs açılışı olarak sunulan tören aslında bir AKP toplantısı olarak örgütlenmiştir.
Alanın düzenlenmesinde Büyükşehir belediyesi görevlilerinden ziyade AKP görevlileri çalışmış, alanın neredeyse tamamı AKP bayrakları ile donatılmıştır. Normal şartlarda bunun bir suç olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Ancak başbakanın günlerdir benzer bir tarzla hareket ettiği, ülkenin farklı il ve ilçelerinde düzenlenen AKP mitinglerinde devletin kaynak ve olanaklarının kullanıldığı bilinmektedir.
Bunun bir suç olduğu herkesçe bilinmektedir ve buna rağmen devamı ısrarla getirilmektedir.

Gerçekleştirilen “açılış töreni” daha önceki AKP seçim mitinglerine benzer nitelikte bir toplantıdır. Bu durumda tüm bu toplantıların teknik ve siyasi sorumluluğu da AKP"nindir.
Dün takvimler 3 Mart"ı gösteriyordu. Bu tarih hilafetin kaldırılıp Osmanlı hanedanının ülkeden çıkarılması, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabulü ve Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılışının 85. yıldönümüdür.
Böyle bir günde gerçekleştirilen toplantıda Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanı sıfatını da taşıyan Erdoğan"ın konuşması sırasında “Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan!” pankartı açılması elbette çok anlamlıdır.

Dün milyonlarca insanın görebileceği bir açıklıkla çok açık bir suç işlenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti emperyalist işgale karşı verilen bir savaşın ürünü olduğu kadar emperyalizmle işbirliği içerisindeki gerici güçlere karşı verilen bir mücadelenin ürünüdür.
Biz Osmanlıları bu mücadeleden tanırız. Gerici güçlerin temsilcisi ve hamisi olan Osmanlı hanedanı, ülkemiz işgal altındayken kendi saltanatı dışında hiçbir şeyi düşünmemiştir. Türkiye halkları işgal altında, açlık ve yoksulluk içinde yaşamaya mahkum edilirken Osmanlı hanedanının sefahat sürdürmek dışında bir kaygısı olmadığını da biliyoruz.
Osmanlı ve onun temsilcileri ülkemiz işgal edilirken, işgalcilere yardımcı olmuş, işgale karşı direnmeyi suç ilan etmiştir.
Halkın büyük çoğunluğu açlık ve yoksul içinde işgal edilmiş bir ülkede yaşarken hanedan ailesi işgalcilerle işbirliği içerisinde kendi iktidarını sürdürmeyi amaçlamaktaydı.
Bunlar ve elbette yüzlercesi daha eklenebilecek nedenlerle, işgalci emperyalistlerin kovulmasının hemen ardından Osmanlı hanedanının saltanatı da sona erdirilmiştir.

Soruyoruz; bu suçlular güruhunun propagandasını yapmaktan daha ağır bir suç olabilir mi?
Osmanlıyı parlatmak, padişahlığı savunmak Cumhuriyet düşmanlığı değilse nedir?

Son günlerde özellikle sık sık gündeme getirildiğini düşündüğümüz “Yeni-Osmanlı” tartışmaları, Türkiye Cumhuriyeti"ni tasfiye planının süslenmiş ve cilalanmış bir ifadesinden başka bir şey değildir.
“Yeni-Osmanlı” olarak sunulan bu proje ile Türkiye"ye bölgesel iddiaları olan bir ülke görünümü verilecektedir.
Bu iddialar ile girdiğimiz yol, niteliğini ABD"nin bölgesel egemenliğini artırmak amacıyla sürdürdüğü Irak işgalinden bildiğimiz Büyük Ortadoğu Projesi"nin taşeronluğundan fazlası değildir.
Dün “son padişah” olarak ilan edilen R. Tayyip Erdoğan"ın “BOP Eşbaşkanı” sıfatı taşıyor oluşu da bu açıdan bir iç tutarlılık taşımaktadır.
Burada bir yanlış anlamayı da engellemek durumundayız. Bizim itirazımız başbakanın kendisini padişah olarak görmesi veya yandaşlarının onu böyle tanımlamasına değildir. Bizim bildiğimiz son Osmanlı padişahı olan Vahdettin dönemin en önemli emperyalist güçlerinden birisi olan İngiltere"ye teslim olmuş bir zavallıdır. Bugün dünyanın en etkin emperyalist gücü ABD"dir, onun bölgesel temsilcisi isterse padişah sıfatı da elbette kullanabilir.

Ama bizi padişahlar yönetemez!
Bu ülke, bu halk padişahlar tarafından yönetilemez!

Biz yaşadığımız ülkenin Başbakanı sıfatı taşıyan bir zat konuşurken “Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan!” pankartının açılmasından utanıyoruz ama eğer Tayip Erdoğan padişah olmaya hevesli ise şunu da bilmesi gerekir: Kendisi gerçekten son olacaktır.
Bu ülke daha önce çok işbirlikçi, gerici padişah görmüştür. Eğer bu ülkede birileri kendini padişah ilan etmeye karar verdiyse, şunu da bilmeliler, bu tarihe gömeceğimiz son padişah olacaktır.
İşçi sınıfımızın, emekçi halkımızın ve ülkemizin tüm yurtseverlerinin görevi bundan sonra bu ülkede bir daha hilafet özlemcilerinin, saltanat düşkünlerinin yetişemeyeceği kadar aydınlık günleri yaratmaktır!
Türkiye Komünist Partisi bu aydınlık günler için mücadele etmektedir.

Son olarak bu pankartın kim tarafından taşındığının çok önemli olmadığını düşündüğümüzü eklemeliyiz. Önemli olan bu pankartın Başbakan, Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer kamu görevlilerinin gözleri önünde açılması ve buna açıkça göz yumulmasıdır. Kimi gazete ve televizyonlar pankartın toplandığını iddia etmektedirler. Bu da başka bir aymazlığı göstermektedir. Dünkü açılış töreninde padişahlık çağrısı yapan pankarta göre çok daha küçük başka bir pankart açıldığını biliyoruz. Üniversite öğrencisi olduğu açıklanan 2 genç kardeşimizin, ücretsiz ulaşım talep eden küçük bir karton açtıkları için nasıl zor kullanılarak yaka paça gözaltına alındıkları TV ve gazete haberlerine yansıdı.
Suç olmayan bir talebi dile getirenleri yaka paça gözaltına alanlar, alenen suç işlenirken ne yapıyorlardı? Sorularımızdan birisi budur.
Üstelik Başbakan"ın konuşması sırasında kullandığı “Abdülhamit"in hayalini gerçekleştiriyoruz” ifadesi bugünkü gazetelerde ve Büyükşehir Belediyesi resmi internet sitesinde yer almaktadır.

TKP halkımızı, ülkemizi bir yıkıma götüren “Padişahlık”, “Hilafet” ve “Osmanlı” özlemcilerine dur demeye, bu Osmanlı özentilerini durdurmaya çağırıyor.
Durdurun... Hain sultan Vahdettin"e özenenleri durdurun!
Ülkenin kafasına çuval geçirenleri durdurun!
Ülke güvenliğini NATO"ya teslim edenleri durdurun!
Davos"ta şov yapıp İsrail"le ekonomik, askeri anlaşmalar imzalayan sahte kahramanları durdurun!
Cumhuriyet"ten kurtulup yerine hastalıklı bir Osmanlı Devleti karikatürü geçirmek isteyenleri durdurun!
ABD uşaklarını, Avrupa Birliği ajanlarını durdurun!
Türkiye"nin dış borçlarını 3 katına çıkaranları durdurun! Türkiye"yi karanlığa gömen AKP"yi durdurun!

Ülkemizde sömürücüleri, işbirlikçileri, gericileri durdurabilecek büyük bir güç vardır. Önümüzdeki görev bu gücün örgütlenmesi ve siyasi kavgasını büyütmesidir.
Partimizin daha önce çalışmalarını başlattığı "Ya Osmanlı'ya dönüş ya Sosyalist Cumhuriyet" mitingi 15 Mart günü Kadıköy Meydanı'nda gerçekleştirilecektir.
Dün Osmanlı özlemcilerinin şovuna sahne olan Kadıköy 15 Mart'ta bu gerici ve işbirlikçilere yanıt verilecek bir şölene ev sahipliği yapacaktır.

Türkiye Komünist Partisi başı dik, bağımsız, eşitlikçi, özgür bir Türkiye için, sosyalist bir Türkiye için bu ülkenin gerçek sahiplerini göreve çağırıyor. Saltanat düşkünlerini, asalakları, Amerikancıları, Avrupa Birlikçileri, sömürücüleri, sahte solcuları, faşistleri, liboşları, din bezirgânlarını DURDURALIM.

Tüm halkımızı 15 Mart günü "Durdurun" sesine ortak olmaya davet ediyoruz.

--
h.hakan gazioğlu

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.