Ortak aklı öne çıkarmak
Artık farklılıklarımızı öne çıkarmak yerine eşit koşullara sahip vatandaş olabilmenin koşullarını yaratmak gerekir . Ülkenin ihtiyacı da bu diye düşünüyorum . Gördüğüm kadarıyla herkes kendi öncelikleri peşine takılmış ve asla bir diğerinin sorununu düşün
Ordu Kentgazetesi farklı sesleri ve bakış açılarını aktarmaya devam eden çizgisi gereği Sn Emel SUNGUR'un yazısını sizlerle (Eleştiri hakkımız saklı kalmak kaydı ile) paylaşıyoruz...
ORTAK AKILI ÖNE ÇIKARMAK
EMEL SUNGUR
Artık farklılıklarımızı öne çıkarmak yerine eşit koşullara sahip vatandaş olabilmenin koşullarını yaratmak gerekir .
Ülkenin ihtiyacı da bu diye düşünüyorum .
Gördüğüm kadarıyla herkes kendi öncelikleri peşine takılmış ve asla bir diğerinin sorununu düşünmeden , başkalarının da sorunları olabileceğini görmeden diretiyor . Ve sonuçta hiçbir soruna çözüm bulunamadığı gibi bizler daha önceki yıllarda yaşanmış olan birlikteliklere rağmen birbirimizden uzaklaşıyoruz ve bunun yanı sıra ülkenin ekonomik ve siyasal sorunları da hızla büyüyor.
Küçük öbekler halinde oluşan eylemler ve talepler diziliminden ne yazık ki hiç biri gerçekleşmediği gibi , ülke vatandaşlarının talepleri yerine getirilmediği gibi ülke dışındakiler baskı yapıp diretirse onlar her istediklerini gerçekleştiriyorlar .
Zaman zaman bu baskıların epeyce işe yaradığını söylemeden edemeyeceğim .
Evet AKP ve Ergenekon her şey unutuldu sadece bu iki olaya odaklandık . Birinin karşılığında adeta öteki çıktı gibi. Ancak nasıl bakarsak bakalım o taraftaki isimlerin bir kısmı belleklerimize epey yerleşmiş isimlerden.
Bu arada topraklarımız ne yazık ki her türlü acıyı da yaşıyordu. Patlamalar , saldırılar, katliamlar .
AKP kapatılmadı siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili olumlu şeyler söylemek pek mümkün değil , daha sonrası da ayrı bir bilinmezlik .
Parti kapatılmasıyla ilgili en kötü örnekleri ne yazık ki yine sosyalistler yaşadı bu ülkede .
Türkiye İşçi Partisi (TİP)' ne parlamento çatısı altında yapılanlar siyasal tarihimizde ne yazık ki unutulmazlar arasındadır.
Sosyalistlerde tüm olanaksızlıklara rağmen , karşılarında duran deve dişi partiler , onların ekonomik ve donanım anlamında destekleyicilerine rağmen güçlü bir siyasi parti olup adeta mecliste sınırlı milletvekiliyle baş kaldırıp isyan etmişlerdi.
Ne yazık ki kendileri dışındakileri kabul etmeyen diğer siyasi kadrolar seçimle gelmiş bir siyasal oluşumu dahi asla içlerine sindiremediler .
Adeta Sivas Davasında sanıkların bizlere yapmış oldukları baskıların bir başka türü o dönemde ne yazık ki TİP "ne de yapıldı .
Ülkenin aydınlık yüzleri , eğitimli , birikimli olan TİP Milletvekillerine diğer partiler yönelerek yıldırma politikası izlediler .
Parlamenter sistemin bu türlü cilveleri bilinmediği için karşıda geniş bir cephe oluşturulduğu için ve o dönemlerde yavaş yavaş kendi içimiz de ayrılık belirtileri başlaması nedeniyle, her dönemde de bölünmeye hazır olduğumuz için maalesef uzun süre dayanamayarak dağıldık.
Evet hep söylenir bu ülke insanı genel olarak sağ eğilimli partilere oyunu verir ve dinsel inançları çok kuvvetlidir diye . Bunun doğruluk payı ne denlidir onun kararını oturduğumuz yerden vermemiz mümkün değil.
Unutulmamalıdır ki bu ülke her laf açıldığında yüzde doksan dokuzu Müslüman ülke diye başlayan , her laf açıldığın da solu , sosyalistleri milletin malına mülküne düşman olduğu , din düşmanı olduğu , eğer iktidara gelirlerse her yeri devletleştireceklerini anlata anlata toplumu kendi yazdıkları hikayelerle yıllarca yanıltarak istedikleri noktaya geldiler.
Artık bu noktadan sonra yapılacak şey televizyonlarda milleti evlendirmek , kim kimle onu paylaşmak ve binlerce senaryo yaratıp toplumu sersemletmek üzerine kurgulanmıştı her şey.
Bu anlatılanların elbette ki hepsi yanlış değildi solcular , sosyalistler büyük ölçüde sosyal devleti savunacaklardı .
Sosyal devlet yapısından vazgeçilince neler olduğu ortada ; hava yollarının tutumu .
Bir kadın yolcunun, yanında erkek oturtmasını istemediğini söylemesi nedeniyle, yanın da oturan yolcunun yerinin değiştirilmesi, anlaşılır olmadığı gibi, muhatap olacak şikayet mercii olmaması da bu özelleştirme kararının sonuçlarıdır .
Dikkatinizi çekerim yeri değiştirilen şikayetçi olan değil , değişikliği talep eden kadın değil yanında oturan kişi .
Sağlık ve Eğitimdeki özelleştirmenin sonuçları ortada . Dün çöken ve altında 17 çocuğa mezar olan yatılı okulda bu özelleşmenin getirdiği yeniliklerden biri .
Kontrolsüz , denetimsiz herkes kendi başına kral ne yazık ki . Ayrıca kayıtlarda erkek okulu yazılıyken içinden kız çocukları çıkıyor ve kızların küçücük bedenleri teker teker toprağa veriliyor daha oyun yaşında ki çocuklar namaza kalkmıştık diyerek olayı anlatmaya başlıyorlar ne yazık ki .
Bir baba çıkan cesetin başında ağlıyor, biraz bu konuda vicdansızlaşıyorum ne işi vardı küçücük o çocuğun oralarda belki korktuğu zaman yağmur yağıp şimşek çaktığında koşarak anasının koynuna girecek çocuğun ne işi vardı oralarda .
Aileye vaatler verilerek mi yoksa gönüllümü gitmişti çocuk .
Ancak o yaşta ne anlardı gönüllülükten .
Daha oyuncakları ile oynayıp çizgi film seyredeceği yaşta .
Ne yazık ki mezarı oldu oralar belki de mezarı olmayıp yaşasa ayni baba onu biraz para , biraz toprak karşılığı everecekti ( bilerek böyle yazdım) bilirim aileye sorulduğunda böbürlenerek everdim derler.
Bu yaşta başlayan , kafalara adeta çakılarak kazınan dinin ileriki yıllarda iktidara gelmesi çok anlaşılabilir bir son.
Ve yazımın başında dediğim gibi yıllardır yapılan sol karşıtı propagandaların bu günü getirmesi de çok anlaşılabilir .
Siyaset teki sosyal demokrat partide halka sürekli bilinmezlikler içeren ifadelerle , kendilerini yenilemeden , halka sıcaklıklarını , samimiyetlerini hissettirmeden ve inandırıcı, ikna edici projeler sunmadan sürekli bana oy versin diye bekliyor .
Bu parti toplumu sadece bir konuya kilitleyerek yıllardır destekleyip oy verip emek verenlere sahip çıkmadan iktidar olmak istiyor.
Ne yazık ki bu denli ağır yaşanan bu süreçte o partiye oylar gitmiş olsa da Türkiye"nin hiçbir sorunu çözümlenemiyor.
Yıllardır sosyalistler , sol söylemler aleyhine yapılan propagandalar öylesine yeddi emin ağızlardan söylettiriliyordu ki toplum ne yazık ki solun ne demek istediğini dahi hiç düşünemedi .
Herkesin malı ellerinden alınıp fakirlere verilecek propagandasının aslında herkesin iyi yaşamı hak ettiğinin söylenmek istendiği düşünülmedi bile .
Her konuşmaya başladığın da her elin parmağı aynimidir söylemiyle , devam ederlerdi, Allah onun rızkını öyle vermiş , isyan etme , yazı öyle yazılmış buna da şükret .
Şükür edenlerde ne yazık ki sofrasında ekmeğe soğanı katık edenlerdi .
Evet böylesine bir öyküdür bizim toprakların öyküsü .
Aslında görürler parmakların bir olmadığını da , ellerin hangi ceplerde dolandığını da.
Yakılır yıkılır evler , zorlanarak çocuklara okullarda din eğitimi verilir , daha çizgi filmlerdeki yaratıklar dan korkan çocuklar gözleri kocaman açılmış izlerler anlatanları ve anlatılanları.
Biraz büyürler ayrı bir yarış ; ayni hipodrom da üzerine para yatırılan yarış atları gibi koş bakalım ve köşeyi dön , çok para yatırdım bu kurslara ne pahasına olursa olsun kazanmalısın
Nedenli eşitlikten uzak nedenli haksız bir yarıştır bu yarış .
Bu farklı koşulları görmezler nasip değilmiş olmadı ver kocaya , koca yaşı geldi. derler.
Bu koca yaşını da tayin eden muhtemelen ya genç kızlıktan , çocukluktan anlamayan bir erkek veya ne yazık ki anasıdır kızım tez yol alsın der.
Böylesine bir yaşam binlerce yöreye , ailenin kültürüne , yaşam biçimine , sosyal ve ekonomik statüye göre bu yazgı şekillenir.
Farklı yöreler olsa dahi çok büyük farklılıklar yaşanmaz .
Hep karar kendi dışında alınır .
Şimdi itiraz edenlerin seslerini duyar gibi oluyorum ancak bizler bu ülkenin genelinin örneklemesi olamayız , ülke nüfusunun sayısal olarak çok az kısmını temsil ediyoruz ne yazık ki.
Bu gün her nedense bir süredir ertelediğim cinsiyetim yine fena biçimde beni silkeliyor.
Her gün yaşanan binlerce haksızlık ve suskun kalmak .
Bunun tek nedeni olduğunu düşünüyorum çok daha önemli yaşamsal sorunlarla karşı karşıyayız.
Ya bu topraklarda hep birlikte eşit koşullar da yaşayıp , ülkenin her türlü zenginliğini , her türlü güzelliğini ve her türlü acısını paylaşacağız yada.
Bu yada kısmının cevabı son derece acımasız gelebilir sizlere yada deyip bırakacağım kim nasıl o boşluğu doldurursa doldursun .
İşte bu noktaları doldurmaktansa bizlere düşen ortak aklı yaratmak eskiden bu güne değin süre gelen ; onla olmaz , o olursa ben olmam , mutlaka ben olmalıyım üzerine kurulmuş salt kişisel talepler bir müddet rafa kaldırılmalıdır.
Yerine benim kürt , türk , laz , Çerkez , alevi , kadın , emekçi olmak gibi farklılıklarım var ben böyle bir ülke istiyorum denildiğinde diğer kesimlerde farklılıklarını söyleyecek ancak farklılıklar üzerine oturan söylem ve eylemler Türkiye "yi hiçbir yere taşımayacaktır .
Birlikteliğimiz ; insan hakları , demokrasi , barış , özgürlük , laiklik temeline oturtulmalıdır .
Kurtuluş olacaksa hep birlikte olur .
O nedenle örgütlenme siyasal tercihlerimiz ve dünyaya bakışımız çerçevesinde birliktelikleri getirmelidir .
Farklılıklarım var ancak bu gün koşullar bu birlikteliği dayatmaktadır , ben olmasan da bir makamda ne fark eder önemli olan çocuklarımızın geleceği ve doğru olan bu ortak söylem olmalıdır .
onlarla olmaz ezberi bozulmalıdır . Eğer gerçekten olmayacaksa , bozulacaksa gerekçeler söylenmeli halk bu konuda ikna olmalıdır aksi taktirde ben kendi çıkarlarınız için bütün değerleri yok ettiniz diyeceğim ve benim gibi binlerce insan duygularını bu biçimde ifade edecektir .
Daha gecikecek zamanımız yok .
Birlikte yaşama olan inancımızı ve sevgimizi yitirmeden ortak aklı yaratıp kendi barışımızı kendimiz sağlayalım..
Veya ne kadar ben farklıyım desende de bu geminin içinde birlikte batacağız .
Bu sesleniş , bu çağrı ortak aklı yaratma çağrısıdır .
Tüm farklılıklarımız saklı durarak birlikte yaşamı kurmak .
Bu ayni zaman da yitirdiğimiz tüm değerlerimizin de yok olmasına engel olacaktır .
02.08.2008 Ankara
Emel Sungur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.