Ordu'da Deprem  Konferansı

Ordu'da Deprem Konferansı

“Türkiye’de 19,5 milyon yapı stoku bulunmaktadır. Bunların % 55'i ise birinci derece deprem bölgesinde yar almaktadır. Yapıların % 65’inden fazlası kaçak ya da ruhsatsız durumdadır. İnşaatların da % 60'ı 20 yaş üzerinde ve % 40'ı oturulamaz durumdadır. Sa

 

“23 Ekim ve 9 Kasım 2011 Van Depremleri Işığında Yapısal Deprem Hasarlarını Azaltmak İçin Alınabilecek Önlemler” konulu konferansa, Vali Orhan DÜZGÜN, İl Jandarma Komutanı Albay İsmail GÜZEY, Ordu Belediye Başkanı Seyit TORUN, Vali Yardımcıları Salih YÜCE, Mahmut AĞBAL, Yemen BAYRAK, Ali DOĞAN, İl Emniyet Müdür Vekili Ali İhsan ŞENTÜRK, İlçe Kaymakamları, İlçe  ve Belde Belediye Başkanları, daire müdürleri, meslek liseleri ve yüksekokulların inşaat bölümlerinde okuyan öğrenciler katıldı.

 

Ordu'da Deprem  Konferansı 

 

Ordu Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünce, deprem konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla “23 Ekim ve 9 Kasım 2011 Van Depremleri Işığında Yapısal Deprem Hasarlarını Azaltmak İçin Alınabilecek Önlemler” konulu konferans düzenlendi.

 

Ordu Kültür Sanat Merkezi (OKSM)’nde düzenlenen konferansa, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alemdar BAYRAKTAR konuşmacı olarak katıldı.

 

Türkiye’nin deprem haritası ve deprem bölgeleriyle ilgili katılımcılara bilgi veren Prof. Dr. Alemdar BAYRAKTAR, uluslararası afet veri tabanına göre depremlerde en fazla can kaybının meydana geldiği ülkeler arasında İran ve Yemen’den sonra Türkiye’nin 3. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye’nin depremselliği üzerinde duran BAYRAKTAR, “Türkiye’de 19,5 milyon yapı stoku bulunmaktadır. Bunların % 55'i ise birinci derece deprem bölgesinde yar almaktadır. Yapıların % 65’inden fazlası kaçak ya da ruhsatsız durumdadır. İnşaatların da % 60'ı 20 yaş üzerinde ve % 40'ı oturulamaz durumdadır. Sanayi kuruluşlarının % 98'i, barajların % 95'i de deprem bölgelerinde kuruludur” dedi.

 

Türkiye’nin deprem geçmişi ve yaşanan deprem olaylarına da değinen BAYRAKTAR, Ordu ilinin yarısının birinci derece deprem kuşağında yer aldığını ifade etti.

 

23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde yaşanan Van depremleriyle ilgili katılımcılara geniş bilgiler veren BAYRAKTAR, “Van Valiliğinin kesin hasar tespitine göre; değerlendirmeye tabi tutulan yapılardan 111 bin 709 konut incelenmiş ve bunlardan 28 bin 532'si yıkık ve ağır hasarlı olarak belirlenmiş olup, oranı yüzde 25,54'tür. Yüzde 10,13'e karşılık gelen 11 bin 317 konut orta hasarlı, yüzde 38,86 olan 43 bin 407 konut az hasarlı ve yüzde 25,47 oranına karşılık gelen 28 bin 453 konut ise hasarsız olarak tespit edilmiştir. İncelenen 14 bin 904 iş yerinden 2 bin 440 iş yeri yıkık ve ağır hasarlı, 2 bin 748'si ise orta hasarlı olarak rapor edilmiştir” diye konuştu.

 

Van depremlerinde yıkılan ve ağır hasar alan binalardaki hasarların nedenlerine de değinen BAYRAKTAR, bu nedenleri şöyle sıraladı; “Yetersiz donatı detaylandırılması, seyrek etriye kullanımı, kritik bölgelerde etriye sıklaştırılması yapılmaması, çiroz kullanılmaması, düz donatı kullanımı, kısa filiz kullanımı, beton zayıflığı, boyuna donatı eksikliği, granülometrinin iyi olmaması, agrega dağılımı homojen değil, iri ve ufaklı dere taşlarıın ve bağlayıcı özelliği azaltan organik maddeler yoğun olduğu dere kumunun kullanılması, çimento miktarının azlığı, Vinç beton bloğu kaldırırken beton helva gibi un ufak oluyor, briket tuğlanın zayıf olması, straforlu sandviç duvar yapımı, yıkanmamış kum-çakıl kullanılması, vasıfsız işçilik ve kalitesiz malzeme kullanımıdır.”

 

Van depremlerinde yıkılan binalarda tespit ettikleri gözlemlerini de katılımcılarla paylaşan BAYRAKTAR, şunları söyledi; “Tamamıyla göçen binalar genellikle çok katlı (5-7 katlı), binalar üzerine ek katlar yapılmış, binalarda kolon kesimi ve duvar kaldırma var, beton el ile ufalanacak kadar düşük kalitede,  düz donatıların sıyrıldıkları, döşemelerin üst üste yığıldığı, yanal rijitliği sağlayacak perdelerin olmayışı, kirişlerin kolonlardan daha güçlü oluşu, iş yerlerinde yumuşak kat düzensizliği, zayıf kat düzensizliği, bir ve iki katlı betonarme binalarda ciddi bir hasar olmadığı, Erciş’teki hasarın Van a göre daha yüksek olmasında Erciş’teki yer hareketinin daha büyük olmasının etkili olduğu, kırsal yapı malzemelerinin birim dayanımları çok düşük (1-5 MPa) bu yapılar orta şiddetli depremlerde bile ağır hasar görür, krsal evlerde çamur harç kullanıldığı, duvar-duvar, duvar-döşeme bağlantıları çok zayıf, döşemeler yatay yükleri duvarlara aktaramamış, duvarlarda yatay hatıl yok, farklı mekanik özelliklerdeki malzemeler kullanılmış, yetersiz duvar fazla pencere ve kapı boşlukları, ağır çatılar yerini ince galvanizli saç çatılara bırakmış, köprü ayaklarında eğilme çatlakları var, ilk depremin gündüz olması yaralı ve ölü sayısını Erciş’te azaltmış, az katlı ve bodrumlu binalarda az hasar var, perdeli binalar depreme direnmiş, 7.2’lik depremde İzmit ve Adapazarı yapıları Van yapıları kadar direnememiş, çatı yan duvarları kalkan duvarları düşmüş, kamu binalarının çoğu hasarlı, kamu binaları depremde ayakta kalmalı, 80 minare hasarlı, Van ve yöresinde çok sayıda fay var fay tarlası gibi, 40 bin konut yapılacak, Urartular döneminden su kanalı var eskiler bu kanalın göl tarafında kalan kısmına yapı yapılmasına izin vermemişler, 35000 kişi devlet kanalıyla başka illere gönderildi, kendi imkanları ile giden de çok, Gedikbulak (Canik) köyü en fazla hasar olan köy, Van gölünde 4cm’ye varan değişimler var, 4 Aralık 2011 itibariyle 5500 artçı oldu, Erciş’te yüksek katlı binalar hasarlı ve göçmüş,  7.2 ve 5.6 arasında olan depremler binaların yıkılmasında etkisi olabilir. 7.2’de hasar almış, artçı depremlerle hasarlar büyümüş ve 5.6 ile yıkılmış olabilir, 5.6’lik deprem yüzeye çok yakın olduğundan zayıf zeminlerde hasar artmış olabilir, kısa kolon hasarları çok, binalar çökerken komşu binalara zarar vermiş, kerpiç binalar oldukça zayıf olması kırsaldaki hasarları artırmış, şehirde binalar dışarıdan iyi görünüyor ama, çoğu hasarlı, geceleri ölü şehir, ilk katların dolgu/perde duvarsız dükkân olarak kullanılması hasarı artırmış.”

 

Van depremi sonrasında meydana gelen minare hasarları, yığma yapı hasarları ve betonarme yapı hasarlarıyla ilgili de detaylı bilgi veren BAYRAKTAR, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinden hareket edilerek, yaşanan depremlerden tecrübe edinilmesi ve tedbir alınması gerektiğini söyledi.

 

BAYRAKTAR, depremlere karşı alınması gereken tedbirlerle ilgili de şu önerilerde bulundu: “Şehirlerde deprem sonrası kullanılabilecek boş alanlar bırakılmalı, Deprem sonrası ağır ve orta hasarlı binalardan uzak durulmalı, Hasar durumları uzman mühendisler tarafından belirlenmeli, Kırsaldaki yapılar az hasarlı olsa da kullanılmamalı, Baraj, yol, köprü, doğal gaz ve su boru hatları gibi mühendislik yapıları için gerekli tedbirler alınmalı, Tarihi yapıların hasar incelemesi yapılmalı ve gerekli tedbirler alınmalı, Tüm deprem bölgelerinde hastane, baraj, köprü, emniyet binaları, otogar, havalimanı, liman, telekominasyon, itfaiye, okul, kışla, gar gibi acil durumlarda ön inceleme yapılmalı, gerekli tedbirler alınmalı, Malzeme kalitesi düşük yapılar hasarsızda olsa kullanılmamalı ve yıkılmalı, Deprem ülkesiyiz, dolayısıyla depremin olasılığı ile ilgili değil, yapılarla ilgili konuların konuşulması önemli ve buna göre tedbirler alınmalı, Depreme yönelik çalışmalar teorikten pratiğe yöneltilmeli, Artık halkımız da önemli görevlerden birinin kendisine düştüğünü unutmamalıdır. Bundan sonra daha çok sorgulayıcı olunmalı, oturduğumuz veya oturacağımız konutların taşıyıcı sistemleri ve deprem güvenlikleri hakkında bilgi sahibi olunmaya çalışılmalıdır. Ev alırken manzarasına, fayansına değil projesine ve betonuna bakılmalıdır. Yetkin kuruluşlardan (üniversiteler, inşaat mühendis odaları, vb.) binanın yapısal güvenliğine yönelik bir bilgi alınmaya çalışılmalıdır. Müteahhitler, bina taşıyıcı sistemlerini teknik bir sorumlunun sürekli gözetimde inşa etmelidirler. Yerel Yönetimler ve devletimiz, deprem bölgelerinde yapı izni ve denetiminden taviz vermemelidir. Meslek odalarına, sivil toplum kuruluşlarına, mimar, mühendislere çok büyük sorumluluk düşmektedir. Her yönetici kendine bugün şehrimi depremden korumak için ne yaptım sormalı. Belediyeler, müteahhitler, odalar, denetim elemanları, mühendisler, işçi ve ustalar bu ihmallerin cinayetle eş anlamlı olduğunu unutmamalıdırlar.

 

Deprem güvenliği konusunda yapılacak çalışmalarda bir saniye bile kaybedilmemelidir.”

 

Herkesin yaşadığı binanın depreme karşı ne kadar güvenli olduğunun belirlemesi için “Bina Risk Testi” yapması gerektiğini de belirten BAYRAKTAR, Yaşadığınız Bina Depreme Karşı Güvenli mi? Binanızın bulunduğu zemin nasıl? Binanızın yaşı ne? Binanızın taşıyıcı sistemi nasıl? Binanızda bodrum katta rutubet var mı? Binanız zemin kat dahil kaç katlı? Binanızın zemin katı iş yeri mi? Binanızın çıkmaları var mı? Binanızda yapılan müdahaleler var mı? Binanıza ilave kat yapılmış mı? Binanızın kullanım amacı değiştirildi mi? Binanızda çatlaklar var mı? Binanızın şekli, plan nasıl? Yaşadığınız bina deprem güvenliği için ne yaptınız?” şeklindeki sorulara cevap bulunmak suretiyle “Bina Risk Testi” yapılabileceğini ifade etti.

 

BAYRAKTAR son olarak deprem riski altındaki yapıların durumları hakkında katılımcılara bilgi verdi. BAYRAKTAR, Planda ve düşeyde simetrik olmayan sistemler, Kat alanları ve kat yükseklikleri yapı yüksekliği boyunca değişkenlik gösteren sistemler, Diyaframda büyük boşluklar içeren sistemler, Sistemdeki süreksizlikler nedeniyle yükleri en kısa yoldan zemine aktaramayan yapılar, Bitişik düzende olan yapılar, Büyük ağırlıkların, kütlelerin bulunduğu yapılar, Yumuşak kat, kısa kolon bulunan yapılar, Donatıda korozyon, yetersiz donatı yüzdesi, düşük beton kalitesi, kötü işçilikli yapılar, Olumsuz zemin koşulları, yetersiz temel bağlantıları olan yapılar, Bodrum katında rutubet oranı yüksek yapıların, deprem riski altında olduğunu söyledi.

 

Konferansın sonunda, depremle ilgili bilgilendirmelerinden dolayı KTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Alemdar BAYRAKTAR’a teşekkür eden ve günün anısına bir plaket veren Vali Orhan DÜZGÜN,  “İnsanlar günün 24 saatinin en az 20 saatini bir bina içerisinde geçiriyor. Bu bina, bazen iş yeri, bazen konut, bazen de umuma açık bir mekandır. İnsanların gününün %80’ını, %90’ını  içinde geçirdiği binaların depreme karşı güvenli olması, hem bizlerin, hem çocuklarımızın, hem de gelecekteki nesillerimize sağlıklı ve güvenli bir hayat bırakılması açısından son derece önemli. Bugün depremle ilgili kaymakamlarımızı, belediye başkanlarımızı, ilgili kurum müdürlerimizi, okullarımızın inşaat bölümünde okuyan öğrencilerimizi bilgilendirmek amacıyla bu konferansı düzenledik. KTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Alemdar BAYRAKTAR hocamız Trabzon’dan gelerek bizlere depremle ilgili önemli bilgiler sundu. Kendisine, bizlere sunduğu değerli bilgilerden dolayı çok teşekkür ediyorum. Hepimize, değerli hocamızın sunduğu bu bilgileri hayata geçirmek düşüyor. Bundan sonra yapılacak binaların depreme dayanıklı olarak yapılması, mevcut binaların da elden geçirilerek depreme karşı güvenli hale getirilmesi gerekiyor” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.