H.NAİM GÜNEY YAZDI: ORDU'NUN TANITIMI İÇİN NELER YAPILMALIYDI?
Ordu'nun tanıtımı adına yapılan teşebbüsleri 12 yıldır tebessümle izliyoruz.Ordu adına bir süredir yapılan faaliyetlerin daha rasyonel ve profesyonel biçimde olması gerekmektedir.Bu girişimlerin amacı Ordu'yu dünyaya anlatarak bölgemize daha
ORDU'NUN TANITIMI İÇİN NELER YAPILMALIYDI?
H.Naim GÜNEY yazdı...
Ordu'nun tanıtımı adına yapılan teşebbüsleri 12 yıldır tebessümle izliyoruz.
Ordu adına bir süredir yapılan faaliyetlerin daha rasyonel ve profesyonel biçimde olması gerekmektedir.
Bu girişimlerin amacı Ordu'yu dünyaya anlatarak bölgemize daha fazla turist gelmesini sağlamaktır.
Bu iş için öncelikle Ordu'nun antik çağlara uzanan geçmişini iyi bilmek gerekir.
Burada bu maksatla öncelikle siz takipçilerime birkaç cümle ile Ordu'nun geçmişini özetlemek istiyorum.
Kotyora'yı bilir misiniz?
M.Ö. 400'de şimdiki Ordu ilimizin ismi Kotyora olarak kaydedilmiştir.
Ksenefon tarafından kaleme alınan "Anabasis Onbinlerin Dönüşü", adlı eser ise Dünya klasikleri arasında en çok okunan kitapların başında olup, aynı zamanda Ordu yöresinden bahseden en eski yazılı belge niteliğini taşımaktadır.
Bu gerçek öykünün en ilginç ve unutulmaz bölümü ise Ordu topraklarında 45 gün boyunca yaşanmıştır.
Bu büyük dönüş olayını Ksenefon bir anlatı biçiminde yazmış ve Kotyora'yı sayfalarca anlatmıştır.
Günümüze doğru gelince; Ordu'nun Kotyora yani Bozukkale mevkiinde Bizanslılar tarafından 11. yüzyılda yapılan küçük bir gözetleme kulesi ve duvarları öylece boynu bükük biçimde duruyor.
Ordu'nun dünya çapında bir simgesi olan şu tarihi Kotyora'yı aslına uygun güzelce restore ederek yabancı turistlerin ve tur'ların gelip gezdiği bir turizm destinasyonu içerisine alabilsek ne kent tarihi açısından ne harika olacaktır.
Düşünsenize; gelen turist turları rehberler eşliğinde önce Ünye'de Kadılar yokuşunda konaklarla geziye başlasalar.
Peşinden Fatsa Bolaman kalesi ve çevresini, daha sonra Perşembe Çaka'da Yason Kilisesini ve Hoynat adasını dolaşsalar. Sonra Bozukkale'de Kotyora harabelerini ,
oradan da Bayadı köyünde Kurul Kalesini ve ardından kazılardan çıkan eserlerin sergilendiği Arkeoloji müzesini ziyaret etseler.
Yine Saray mahallesinde Vilayetin olduğu binaya açılacak olan Kent Müzesini gezip kentin kimliğini tanısalar.
En son durak olarak da Taşbaşı'nda hikayeleri olan tarihi binaları,
Zaferi Milli Mahallesinde Kent hafıza Merkezini,
sağlıklaştırılan Menekşe sokağını gezerek Ordu'nun derin izler taşıyan geçmişini turlayarak öğrenebilseler..
Ayrıca
Teleferik, Boztepe, Yayla ve Şelale gezileri de işin ballı kaymağını teşekkül ederdi...
Bu tür geniş kültür turları şehrimiz adına ne güzel olurdu.
Öyle değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.