"Göz göre göre krizi yalanlıyorlar"
KESKE'e bağlı Eğitim-Sen Ordu Şubesinden yapılan açıklamada AKP hükümetinin ülkeyi, insanları yoksulşatırdığı ve krizin Türkiye'yi etkilediğinin görmezden gelindiğini söylendi.
KESKE'e bağlı Eğitim-Sen Ordu Şubesinden yapılan açıklamada AKP hükümetinin ülkeyi, insanları yoksulşatırdığı ve krizin Türkiye'yi etkilediğinin görmezden gelindiğini söylendi.
KESK Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Çalışanı Ender GÜNER yaptığı yazılı açıklamada;
"Küresel kapitalizmin krizi bir kez daha bütün dünyayı ucu belirsiz bir karanlığa sürüklüyor. Anlaşılan o ki, emekçiler neoliberal politikaların insanlığı yoksullaştıran, adaletsizliği ve eşitsizliği katmerlendiren, farklı olanı dışlayan ve ötekileştiren sonuçlarıyla bir kere daha yüzleşecek.
Bu kriz iddia edildiği gibi basit bir finansal kriz, bilgisayar ekranlarında bir takım rakamların oluşturduğu sanal bir kriz değildir, bizzat küresel kapitalizmin krizidir. Daha şimdiden dünyanın her yerinde yüz binlerce işçi işten çıkarıldı ve daha çok sayıda insanı işten çıkarmaya devam edeceklerini utanmadan söylüyorlar. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO, küresel mali kriz nedeniyle gelecek yılın sonunda dünyada işsiz sayısının 20 milyon artarak 210 milyona ulaşabileceğini söylüyor. Kapitalizmin öncü kurumlarından biri olan OECD en son yayınladığı raporda kendi ağzıyla neoliberal politikaların iflas ettiğini söylüyor.
Amerika"da başlayan kriz başta Avrupa ve Rusya olmak üzere dünyaya hızla yayılıyor. Son gelen büyüme rakamları ve üretimdeki düşüş bunu gösteriyor ki, krizi Türkiye başbakanın iddia ettiği gibi hafif atlatmayacak. Zaten başbakanı kendi bakanı bütçe konuşmasında büyüme düşecek, işsizlik artacak, ticaret daralacak
diye yalanlıyor. Ama Başbakan meseleyi hafife alan yaklaşımını sürdürmekte ısrarlı, şimdi de kriz"in psikolojik olduğunu söylüyor.
Oysa sermaye kesimi işten çıkarmalara çoktan başladı bile: İstanbul, Bursa, Denizli, Gaziantep, Adana, Kocaeli, İzmir, Kayseri ve Konya gibi sanayinin geliştiği illerde işten çıkarılanların sayısı 100 binleri aştı. Başbakan"a sormak istiyoruz bunlar da mı psikolojik?
Çalışanlar son bir ayda döviz bazında %20"lere varan bir reel gelir kaybına uğratılmıştır. Petrol fiatları inanılmaz ölçüde düştüğü halde emekçiler astronomik doğalgaz ve elektrik fiyatları ile soğuğa terk edilmiştir. Gıda fiyatlarında ciddi artışlar olmuştur. Konutların kullandığı elektrik"e daha dün zam yapılmıştır. Başbakan"a sormak istiyoruz bunlar da mı psikolojik?
Krizin binlerce insanın hayatını kararttığı bu günlerde Asgari Ücret Tespit Komisyonu dalga geçer gibi, asgari ücreti 2009"un birinci 6 ayı için yüzde 4.4 arttırarak net 527 YTL"ye çıkardı. Anlaşılan komisyon üyelerinin psikolojisi ciddi biçimde bozulmuş ve gerçeklikle bağları tamamen kopmuş durumdadır. Bu sefalet ücreti bir kişinin aylık asgari geçim harcama seviyesinin bile altındadır. Asgari ücrette net artış 24 YTL civarıdır. Bu günlük değil aylık artıştır, günlük olarak emekçinin eline fazladan geçecek para tamı tamına 77 kuruştur! Bununla bir ekmek bile alınmaz, otobüse binilmez, hiçbir şey yapılamaz. Elimize geçen fazladan 24 YTL ile 1.5 kilo et veya 2 kilo peynir alabiliriz. Başbakan"a sormak istiyoruz bunlar da mı psikolojik?
Psikolojik olan bir şey varsa o da sizin aynı gemideyiz, ama beraber batmayacağız mantığıyla hazırladığınız; ezileni değil, her zaman olduğu gibi güçlüyü, zengini kollayan piyasa dostu, sermaye aşığı, emekçi düşmanı, militer ve hayâlperest bütçenizdir.
Psikolojik olan bir şey varsa o da sizin bu ülkenin temel sorunları karşısında izah edilemez tutumunuzdur. Çözüm yerine Kürtleri ülkeyi terk etmeye çağıran, açılım adı altında Alevileri yok saymaya varan yaklaşımınızdır. Psikolojik olan, sokak infazlarını engellemekten, antidemokratik uygulamaları ortadan kaldırmaktan, kamu emekçileri sendikalarının toplu sözleşme hakkını hayata geçirmekten sizi uzak tutan korkunuzdur.
Kriz koşullarında gelişkin kapitalist ekonomilerin egemenleri şimdiye kadar savuna geldikleri neo-liberal yaklaşımları sorgulamaya başlamışlardır. Türkiye"nin egemen sınıfları ve siyasal iktidar ise bu basireti göstermek yerine, büyük bir şevkle bildiğini okuma hayalinin peşindedir. Hükümet kriz karşısında krizi yaratanların yanında yer almayı tercih etmiştir. Bu ağır koşullarda krizi bir seçim ekonomisi ile karşılama telaşındadır.
Başbakanın "Her biriniz bir işsizi işe alsanız, işsizlik sorunu kalmaz" gibi işsizlik sorununun çözümünü hayırsever iş adamlarına havale etmesi hükümetin işsizlik sorunu karşısında havlu attığının resmidir. Bir yandan IMF"ye ümüğümüzü sıktırmayız deyip dayılanıyormuş gibi yapan iktidar, daha dün IMF emriyle Bütçede Eğitim ve Sağlık başta olmak üzere 3,6 milyar YTL kesintiye giderek ümük sıkmaya başlamıştır.
Ancak, biz kararlıyız ümüğümüzü sıktırmayacağız!
Başta Hükümet olmak üzere Türkiye"nin egemenleri 29 Kasım mitinginde 100 bini aşan emekçinin büyük bir kararlılıkla meydanlarda ortaya koyduğu tablodan gerekli dersi çıkarmalıdır.
Hükümet IMF ile anlaşmamalıdır!
İşsizlik fonunu sermayeye peşkeş çekecek planlardan uzak durmalıdır!
Piyasa dostu sermaye aşığı, emekçi düşmanı hayâlperest 2009 bütçesi geri çekilmelidir!
Krize biz yol açmadık faturasını da biz ödemeyeceğiz "
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.