Bülent BAŞARAN yazdı; BİLMEK VE İNANMAK
Bir doğuluya bir gerçeği "bilgi" olarak verirseniz ona direnç gösterir. Ona bileceği değil, inanacağı bir şey sunmak zorundasınızdır. Çünkü inanç bilgiye ihtiyaç duymaz. İnanç gerçekle örtüşmek zorunda da değildir, zaten çoğunlukla da uyuşmaz.
BİLMEK VE İNANMAK
Bülent BAŞARAN yazdı
Doğu toplumları inanç üzerine inşa edilmiştir.
Doğulu, aklıyla değil kalbiyle düşünür. İnandıklarını gerçeklerden ve bilgiden üstün tutar.
Bilmek ve bilgi doğu toplumları için; kimilerine göre mümkün olmayan, kimilerine göre ise gereksiz bir şeydir.
Bir doğuluya bir gerçeği "bilgi" olarak verirseniz ona direnç gösterir. Ona bileceği değil, inanacağı bir şey sunmak zorundasınızdır. Çünkü inanç bilgiye ihtiyaç duymaz. İnanç gerçekle örtüşmek zorunda da değildir, zaten çoğunlukla da uyuşmaz.
Böylece doğulu toplumlarda çoğunlukla gerçeklerle bağdaşmayan ve hiç bir bilgiye dayanmayan bir "fikirler manzumesi" oluşur.
Bu fikri nerden edindiği sorulduğunda ise; "ben böyle inanıyorum" der.
Siz onun o inancına ters düşecek apaçık bilimsel ve nesnel bir gerçeği gözlerinin önüne serseniz bile o yine de inandığı şeyde ısrar eder.
Hanbeli, Gazali ve Teymiyye ile başlayan bu "aklı ve bilimi inkar" süreci zamanla doğu toplumlarının bilimle olan bağını komple kesmiştir.
Bilmenin, anlamanın ve düşünmenin yerini "hissetmek" almıştır. Aklın yerini gönül gözü-kalp gözü denen saçma sapan bir kavram almıştır. Tasavvuf denen; Hıristiyanlık-Budizm ve İslam kırması inanç biçimi bu akıl dışı yöntemi kutsamıştır.
Bugün geldiğimiz 21. yüzyılda bile doğulu toplumlar bilmek yerine inanmayı seçerler. Bir doğulu, bir yanlışa inanmışsa, gerçeği açık seçik ona ispatlasanız bile o yine de kendi inandığı yanlışı tercih eder.
Bir doğulunun herhangi bir konuda fikir oluşturabilmesi için bilgiye ihtiyacı yoktur, onun altıncı his gibi, kalp gözü gibi, güven gibi subjektif kriterleri vardır. Aksini ona anlatamazsınız.
Evrim teorisine inanmaz,
büyük patlamaya inanmaz,
sosyalizme inanmaz,
tıbba inanmaz, doktorlara güvenmez vs gibi konularda bilgiye ihtiyaç duyulan konularda o inanarak ya da inanmayarak olaylara çözüm getirir. Bu paradigma beraberinde kişi tapıncını getirir.
Çünkü kalp gözü en açık olan, en iyi hisseden en alim kişi olur. Böylece oluşan algoritmanın siyasal sonucu ise her şeyi bir kişinin aklına ve öngörüsüne bırakmayı gerektirir. Bu nedenle doğulular bolca lider çıkarırlar.
Modern zamanlarda batıda lider yoktur. Doğuda ise sürekli kitlelerin peşine düştüğü liderler, şeyhler, emirler çıkar. Çünkü doğu insanı lider hakkında bilimsel bir değerlendirme yapmaz.
Ona inanır ya da inanmaz. Bir kere inandı ise ne yaparsa yapsın onu peşini bırakmaz.
Bunun için siz bir AKP'liyi Tayyip Erdoğan'ın hata yaptığına,
bir CHP'liyi de İmamoğlu'nun hatalı olabileceğine inandıramazsınız.
Resmi, gerçek, net belgeler ortaya koyulsa bile bu kişilere inanç sahibi olanlar bunları ret edecektir. Bunların birer komplo, uydurma veya dış güçlerin oyunu olduğunu söyleyecektir.
Bu anlamda doğu toplumları paranoya sahibidir. Sürekli başkalarının kendileri ile uğraştığını iddia ederler.
Bir doğulu bilmiyorum demez. Her konuda fikri vardır. Çünkü onun fikirleri bilgiye değil inanca dayandığı için, inanmak kolaydır, böylece çabucak fikir sahibi olur.
Bu ise onu manipülasyona ve kışkırtılmaya açık bir halde saldırganlaştırır. Kendisi gibi inanmayanlara ya da öyle düşünmeyenlere top yekün düşman olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.