Tarım Bakanlığı tarafından projelendirilen ve Bakanlar Kurulumuz tarafından kabul edilen yeni düzenlemenin fındık ayağı konusundaki tartışmalar, medyamızda önemli bir yer bulmuştur.

Konunun geniş bir tabana hitap ediyor olması, paydaşların çokluğu ve fındık meselesinin karmaşık hale getirilmiş karakteri nedeniyle bu çok normaldir.

Özgür bir ülkenin özgür basınında, fikir ve görüş sahipleri yer bulabilmektedirler ve son derece renkli, demokrasimize yakışır bir tartışma ortamı oluşmaktadır.

Bu durum bu ülkenin vatandaşları  olarak, bizleri çok memnun etmektedir.

Ancak tartışmalar sırasında zaman zaman biz fındık ihracatçılarını rencide eden bir üslubun oluştuğunu görüyoruz. Bahsi geçen üslup bize cevap hakkı doğurmuştur.

Ancak daha önemli bulduğumuz şey, kamuoyunun ihracatımız ve ihracatçımız hakkında doğru bilgi sahibi olmasıdır.

Tarım Bakanlığımızın yaptığı yeni düzenlemede "Fındık" noktasındaki tartışmalar için ilk söyleyeceğimiz şey şudur:

Biz, üreticimiz sayesinde ihracatçıyız.

Ürün olmadığında ne ihracat ne ticaret olmaz.

Üreticimiz bizim ekmek kapımız ve varlık nedenimizdir.

Bu nedenlerle;

Fındık ihracatçısı, gerçek fındık üreticisinin mağdur edilmesine ilk karşı çıkacak olan gruptur.

Biz ihracatçılar olarak yıllardır  "Ürün değil, üreticimiz desteklensin" tezini savunuyoruz.  

"Üretici canlı ve gerçek bir şeydir.

Doğrudan onu destekleyelim.

Ürünü desteklediğimizde bir yandan arz fazlası oluşturuyor öte yandan paranın kime gittiğini bilmiyoruz.

Parayı direkt üreticimizin cebine koyalım.

Üstelik bunu tam zamanında yapalım.

Üreticimiz tefecinin spekülatörün eline düşmesin.

Üreticimiz fındığını yok fiyatından satmak zorunda kalmasın" diyoruz. 

Bizler fındığın fiyatını  serbest piyasanın belirlemesinden yanayız.

Ancak üreticinin güçlü olduğu, mağdur olmadığı, istikrarlı ve sağlıklı bir serbest piyasadan yanayız.

Sağlıklı bir serbest piyasa oluşturmanın yolu üreticiyi güçlendirmekten geçer.

Türkiye fındık ihracatçısının, üreticinin mağdur olduğu, fındık fiyatının yerlerde süründüğü bir atmosferle işi olmaz.

Kimse fındık ihracatçısını  düşünmediği, söylemediği, amaçlamadığı şeylerle suçlamaya kalkmamalıdır.

Diğer bir mesele de, ihracatçımızın düşük fiyat peşinde olduğu, bunun için oyunlar oynadığına dair tezdir.

Bu tezin hiçbir kanıtı  yoktur.

İhracatçımızın ve ihracatımızın yapısını bilmeyenler, ihracatçımızla tüccarı, manavı, alivreciyi birbirine karıştırmaktadırlar.

Türkiye fındık ihracatının büyük bölümünü gerçekleştiren firmalarımızın tamamına yakını aynı zamanda sanayicidir.

Dünyanın en modern ve gelişmiş  fındık işleme tesisleri Türkiye ihracatçılarının tesisleridir.

Bu tesisler sanayi kapasitelerinin yanında gelişmiş Ar-Ge birimlerine ve laboratuarlara sahiptirler.

İhracatçılarımız fındığı, çikolata ve şekerleme sanayilerinin özel ihtiyaçlarına göre işlerler.

Dolayısıyla fındığımıza katma değer katarlar.

Sanayicinin iş yapma biçimi bellidir.

Sanayici bir malı piyasa fiyatı ne ise o fiyattan alır, işler ve satar.

Sanayici yarattığı  katma değerden para kazanır.

Fındık ihracatçımızın iş ve kazanç döngüsü budur.

Bizler fındık fiyatının yerlerde sürünmesini asla istemeyiz.

Fındık fiyatı yerlerde sürünürse biz de yerlerde sürünürüz.

İhracatçımız fiyat noktasında şunları söylemektedir: 

Yüksek fiyat Türkiye"nin lehine değildir.

Yüksek fiyat rakip ülkeleri fındık dikmeye teşvik eder.

Yüksek fiyat tüketimi azaltır.

Yüksek fiyat alternatif ürünlerin tüketimini artırır.

Yüksek fiyat uzun vadede Türkiye"nin aleyhinedir.

Doğru fiyat rekabetçi fiyattır.

Doğru fiyat bizim Amerikan bademi karşısında pahalı kalmayacağımız fiyattır.

Son düzenlemenin tamamı doğrudur, her şeyiyle mükemmeldir demiyoruz.

Biz, mükemmel iyinin düşmanıdır diyoruz.

Biz, düzenlemenin esası ve ruhu doğrudur, ortaya çıkan sorunlar zaman içinde halledilir, sorunları çözecek irade taraflarda vardır diyoruz.

Bizler panik yapmayalım, sağduyumuzu koruyalım, doğru yolda ilerliyoruz diyoruz.

Bizler üreticimize ödemeyi çabuk yapalım, onu tefecinin, spekülatörün eline bırakmayalım diyoruz. 

Saygılarımızla…