Yıldız Akata Eriş:Ordu'da Otogarda
Ordu' da otogardayım. İstanbul'a evime dönüyorum. Herzamanki gibi üzgünüm. Ordu'dan ayrılmanın verdiği hüzünle bagajımı yerleştiriyorum. Yıllardır hep böyle olur benim gelmelerim, inanılmaz mutlu, dönmelerimde inanılmaz sessizlkler içinde...
Ordu' da otogardayım.
İstanbul'a evime dönüyorum.
Herzamanki gibi üzgünüm.
Ordu'dan ayrılmanın verdiği hüzünle bagajımı yerleştiriyorum.
Yıllardır hep böyle olur benim gelmelerim, inanılmaz mutlu, dönmelerimde inanılmaz sessizlkler içinde...
Bu sefer başka; babamı kaybettim !
Cumhuriyet'in ilanıyla doğmuş bir babayı,Cumhuriyet'in 85.yılında kaybettim..
Dallarım budağım kırıldı, onunla olan tüm hatıralarımı, çocukluğumu, anılarımı
hepsini yanıma aldım gidiyorum.
Bu duygularla otogarda o kalabalığın içersinde insanlar bagajlarını, bavullarını, çuvallarla, bidonlarla aklınıza ne gelrse otobüslere yerleştirirlerken bende kardeşlerimle vedalaşıyordum.
Yerime yerleşip dışaıyı seyrediyorum.
Birden farkettimki bütün bu telaş içerisinde insanlar gitmenin mutluluğu içerisinde.
Şaşırdım bir o kadarda garipsedim, inanılır gibi değil .
Bu kadar yiyeceği bu kadar yükü çuvallarla götürdüklerine göre herhalde dedim, benim yıllardır ayrılırken bu kadar üzüldüğüm bu kadar hüzünlendiğim, bir an bile ayrılmak istemediğim doyamadığım bu güzelim Ordumuzdan nasıl bu kadar mutlu ayrılabilrler?
Yoksa göçmü var dedim kendi kendime.
Şaşırıyorum,neden ??
Neden bu kadar mutlular?
Bu güzelim tabiatdan, bu güzelim iklimden, bu bereketli topraklardan neden ayrılırlar anlayamadım..
Kimisi analarını babalarını, kimisi kardeşlerini, yakınlarını, dostlarını, arkadaşlarını o güzelim komşuluklarını nasıl terkeder anlayamadım.
Fasulye çuvallarına, turşu bidonlarına, patetes çuvallarına, süzme bidonlarına bakıyorum, otobüsüm bagajı almıyor.
Sahiplerine bakıyorum, sesizce içimden;siz ne kadar zenginsinizde fakında diilsiniz.
İstanbul'un varoşlarında kaybolmaya, yokolmaya gidiyorsunuz. Neden ?
Sizler burada bu topraklarda köyünüzde veya mahallenizde varlığı ile tanınan , çevresi olan , toprağı tarlası olan , ne kadar zengin insanlarsınız fakında diilmisiniz ?
Bütün bu imkanların İstanbul'da yaşayan insanlar için imkansız bir rüya olduğunun farkında diilmisiniz ?
Oysa İstanbul'da değil sizin imkanlarınızla bir tarla sahibi olmak, bir karış toprakda , bir karış bahçede, ev sahibi olmak eni konu bir servet işidir..
Neleri kaybettiğinizin farkındamısınız ?
Sizler koca koca tarlalarınızı , ineğinizi, tavuğunuzu, meyvalıklarınızı, fındığınızı, tarla tapan herşeyinizi terketmektesiniz.
Neden bu kaçış?
Neden bu koşa koşa gitmeler ? Birtürlü anlayamıyorum.
İstanbul'a ekmek parasınamı gidiyorsunuz ?
Anlarım tamam çalışmaya gidiyorsunuz.
İyi de buradaki imkanlarınızı oraya taşıyorsunuz ,ekmeğinizi yiyeceğinizi buradan oraya götürüyosunuz.
İstanbul'un 1 milyonu buranın 100 lirası, bahçendeki odunları yaksan kış geçer,sütün yoğurdunda cabası..
Oysa burada çalış, telef olma, toprağından kopma, benliğini özünü kaybetme, bulamazsın ...
Geride bıraktıklarını dönünce bulamazsın...
Arkadaş , dost,komşu bulamazsın..
Kaybın çok büyük çok !
Benim imkanlarım olsa gitmezdim , anıları , hatıraları, çocukluğumu ve böyle güzel arkadaşları bırakmazdım.
Bu yemyeşil bahçeleri ,böyle güzel denizi böyle güzel manzarayı bırakmazdım , delimiyim?
Benimde çocukluk ve gençlik anılarım çok o kadar ki yazsam sayfalar yetmez .
Bu gazetede bana ne kadar yer verirler blmiyorum.
Kendime eğer ufak bir yer açabilirsem sizlerle hep paylaşmak isterim.
Otobüsüm hareket etmek üzere , kardeşlermle vedalaşıyorum, Bu sefer yanımda koskoca bir paketim var hemde ne paket.
Dedem Memiş Akata'nın kocaman bir çerçevede nefis bir resmi.
Gençliğine ait karakalem bir portresi.
Aldım dede evinden güzelce sardım sarmaladım, itina ile otobüsün emanet bagajına yerleştirdim.Gidip evimin baş köşesine asacağım.
Dedemi evime götürüyorum, neler götürüyorum aslında bilemezsiniz.
Zenginim , çok zenginim..
KOcaman bir ailem ,paha biçilmez anılarım var.
Birdaha ki yazımda çocukluğuma gideceğim.
Ordu'nun sokaklarında dolaşıcağım.
Dedemi anlatablirim size, çok şey var anlatacak çok, bugünün gençlerinede anlatacak çok şey var.
Otobüs hareket etti,bu sefer Boztepe o kadar diklenmedi karşımda.
Dedemi, çocukluğumu ,hatıralarımı gururla götürüyorum evime.
Hüzünlü ama mutlu bir gülümseme var içimde , bu duyguyu sevdim.
Sizleri seviyorum,Ordu'yu sevdiğim gibi...
yakında tekrar geleceğm. Şimdilik hoşçakalın.
Sevgilerimle
Yıldız AKATA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.