Yavuz Uysallı "Anırmayı yadsımak"
Sevgi ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Yavuz Uysallı "Bir haftadır bekliyorum. Kendilerini devrim ve tarih konusunda cahil ilan edip, eğer aksi varit ise, TBMMde eşek gibi anıracağını ilan eden Bay Dengir Mire beklenen cevapların verilmesini ve buyu
Sevgi ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı Yavuz Uysallı "Bir haftadır bekliyorum. Kendilerini devrim ve tarih konusunda cahil ilan edip, eğer aksi varit ise, TBMM"de eşek gibi anıracağını ilan eden Bay Dengir Mir"e beklenen cevapların verilmesini ve buyur, lafının altında kalma denmesini" dedi.
Uysallı gazetemize yaptığı yazılı açıklamasında;
Beklentim boşa çıktı. (Dengir bey bu konuda haklı olabilir mi?) Oysaki o çatı altında Sevr, Lozan, Devrimler ve Atatürk hk. Bay Dengir"e ve emsal Dengirlere usulüne uygun hatırlatmalar, düzeltmeler yapacak, ona atalarından miras kalan bazı yürek ezgilerinin, yansımalarının ve duygusallığın üstlenilen misyonlara zarar verebileceğini hatırlatabilecek insanlar vardır!
Ceylan derili, ışıltılı avizeli, akustik genel kurul salonunda, feodal ailenin seçkin çocuğu, öz yapısının yılmaz savunucusu, hukuk ve iş adamı, karizmatik Kürt Ağasının kendisini bulunduğu noktaya taşıyan devrimlerin, demokrasinin, cumhuriyetin ve laik devletin kurcusunun çatısı altında dolgun bas sesi ile anırması! Mevcut seçkinliğini ebedileştireceği bir fırsat olacaktı. Devrimlere ve o devrimlerin sahiplerine karşı olmayı kendilerine dayanak ve başkalaşım aracı yapmak isteyenlere de örnek olabilecek anırma modelleri yaratabilecekti.
Yeri gelmişken bu anırma meselesine yüklenmek istenen anlamları yerli yerine oturmakta kendimce yarar olduğunu düşünüyorum. Anırmak eğer aşağılamak adına kullanılıyorsa bu öncelikle o anlamı kullanmak isteyenlerin ayıbı olmalı ve asla yaratanın en cefakâr, kanaatkâr, asil, temiz güzel gözlü, hassas faydalı yaratığına hakaret etme vasıtası olmamalıdır. Olsa olsa, birbirlerine, insanoğlu insan demenin yeterli etkiyi sağlamadığını düşünüp, eşek o lu eşek demeyi genelekleştiren düşünen üstün! Varlık insanoğlunun densizliğidir.
Eşek, İnsanlığın var oluşu ile onların en yakın yardımcısı olarak hemen yanı başlarında ki yerini almış (5 bin yıllık yazılı tarihin her sayfasında onlar vardır) kıymetli varlıklardır. Ancak bu fedakâr hayvan ne hikmetse! Hizmetkârı olduğu insanlar tarafından devamlı horlanmış cinselliğinden, kulaklarına, anırmasına kadar her şeyi insanların birbirlerine karşı hoş görüsüz olmalarının simgesi haline getirilmiştir. Onun güzel gözleri, temizliği, dayanıklılığı ve derdini, hislerini anlatmak adına anırması hiç dikkate alınmamıştır. Hele de ahırın gözdesi atın kişnemesi söz konusu ise eşeğin her şeyi, hatta açlığı teferruattır. Arpanın yulafın tamamı kişneyene, katıksız saman anıranadır.
Bu durumu Türk Halkına, AKP hükümetinin bitevi ve sürgit dayattığı, ekonomik, sosyal vs. travmaların özleşmesi olarak görmek çok anlamlı olur kanaatindeyim. Ama bir farkla, Türk Devrimleri bir yeniden doğuşun var oluşun coşkusu, heyecanın ve sevinç gözyaşlarının travmasıydı. AKP travmaları ise insanları farklılaştırmaya, cepheleştirmeye ve hatta birbirlerine düşman kılmaya yöneliktir. Yandaşları kişneyen at, karşıtları ise derdini anlatmaya çalışan, anlatamayan ara sıra önlerine katıksız saman atılan ötekilerdir. (Bu adaletsiz, hukuk ve sosyal devlet vatandaşlığına aykırı ve anti demokratik durumların çatışmaya sebep olması kaçınılmazdır.)
Eşeğin, neslini devam ettirme adına dişisine gönderdiği ile aç kaldığı veya tedirginlik duyduğunda çağırışlarının (anırmaların) farklılıklarını anlayamamaktan uzak ve nesli yok olma noktasına gelen bu varlığı hiç tanımayanlara ne demeli bilemiyorum ama, eminim, bay Dengir benim gibi eşeğe yakın bir insan. Çocukluğunun geçtiği yerler tamda anlatıldığı gibi eşekle iç içe yaşanmaya mecbur kalınan mekânlardır. Ben çocukluk döneminde bir eşek sahibi olarak ve ahır zamanda demokratik eşeğim mero ile demokratik bir çabayı sırt sırta devam ettirebildiğim sürede onun anırmaları ile ihtiyaçlarına cevap verebilmeyi becerebildiğim ve anırma şekillerini kısmen ayırabildiğim için bay Dengir"in anırmasını sosyolojik bir analiz için çok faydalı olacağını ve dersler alınabileceğini düşünmüştüm. Olmadı. Ama entelektüel yapısı ile arifliğinden hiç şüphe duymadığım ancak, laik demokratik düzen ve bağımsız, Üniter, Türkiye olgusuna karşı tavırlı olduğundan da emin olduğum Dengir beyin, Türk Halkının her türlü selameti ve aydınlaması adına anırmaya talebi olursa onunla birlikte olacağımı ve anırmakta ondan eksik kalmayacağımı taahhüt ederim. (Galiba bu işin özü, bir doğru üzerinden hareketle ve takıya yolu ile bazı Kürtlerin travmalarının hala devam ettiğini hatırlatmak ve TBMM çatısından AKP nin kapatılması davasının son aşamasında, yardakçılarına mesaj gönderme gayretidir. Bay Dengir ve dava arkadaşlarının bu ve benzer konularda 5 adım uçuk adım atıp, akabinde 3 adım geri tornistan ederek mevzii kazanmakta ne kadar usta olduğu bilinen bir husustur.)
Ekte takdim ettiğim demokratik eşek mero isimli ve 1999 yılında yayınlanan kitabımın kapağını süsleyen meronun, soğuk bozkırda üstlendiği misyonun ağırlığı ile Ankara"ya doğru yol alırken düşünen eşek görüntüsü ile 2008 yılının 23 Haziranında, milletin vekili bay Dengir"in meronun düşünce balonundaki TBMM"den devrimlerin Türk Halkı üzerinde yarattığı travmalardan! bahsetmesinin akla-karanın nedenli ters düz edilebilmesinin dayanılmaz hafifliğini yansıtması bakımından anlamlı olduğunu düşünüyorum" dedi.
Uysallı gazetemize yaptığı yazılı açıklamasında;
Beklentim boşa çıktı. (Dengir bey bu konuda haklı olabilir mi?) Oysaki o çatı altında Sevr, Lozan, Devrimler ve Atatürk hk. Bay Dengir"e ve emsal Dengirlere usulüne uygun hatırlatmalar, düzeltmeler yapacak, ona atalarından miras kalan bazı yürek ezgilerinin, yansımalarının ve duygusallığın üstlenilen misyonlara zarar verebileceğini hatırlatabilecek insanlar vardır!
Ceylan derili, ışıltılı avizeli, akustik genel kurul salonunda, feodal ailenin seçkin çocuğu, öz yapısının yılmaz savunucusu, hukuk ve iş adamı, karizmatik Kürt Ağasının kendisini bulunduğu noktaya taşıyan devrimlerin, demokrasinin, cumhuriyetin ve laik devletin kurcusunun çatısı altında dolgun bas sesi ile anırması! Mevcut seçkinliğini ebedileştireceği bir fırsat olacaktı. Devrimlere ve o devrimlerin sahiplerine karşı olmayı kendilerine dayanak ve başkalaşım aracı yapmak isteyenlere de örnek olabilecek anırma modelleri yaratabilecekti.
Yeri gelmişken bu anırma meselesine yüklenmek istenen anlamları yerli yerine oturmakta kendimce yarar olduğunu düşünüyorum. Anırmak eğer aşağılamak adına kullanılıyorsa bu öncelikle o anlamı kullanmak isteyenlerin ayıbı olmalı ve asla yaratanın en cefakâr, kanaatkâr, asil, temiz güzel gözlü, hassas faydalı yaratığına hakaret etme vasıtası olmamalıdır. Olsa olsa, birbirlerine, insanoğlu insan demenin yeterli etkiyi sağlamadığını düşünüp, eşek o lu eşek demeyi genelekleştiren düşünen üstün! Varlık insanoğlunun densizliğidir.
Eşek, İnsanlığın var oluşu ile onların en yakın yardımcısı olarak hemen yanı başlarında ki yerini almış (5 bin yıllık yazılı tarihin her sayfasında onlar vardır) kıymetli varlıklardır. Ancak bu fedakâr hayvan ne hikmetse! Hizmetkârı olduğu insanlar tarafından devamlı horlanmış cinselliğinden, kulaklarına, anırmasına kadar her şeyi insanların birbirlerine karşı hoş görüsüz olmalarının simgesi haline getirilmiştir. Onun güzel gözleri, temizliği, dayanıklılığı ve derdini, hislerini anlatmak adına anırması hiç dikkate alınmamıştır. Hele de ahırın gözdesi atın kişnemesi söz konusu ise eşeğin her şeyi, hatta açlığı teferruattır. Arpanın yulafın tamamı kişneyene, katıksız saman anıranadır.
Bu durumu Türk Halkına, AKP hükümetinin bitevi ve sürgit dayattığı, ekonomik, sosyal vs. travmaların özleşmesi olarak görmek çok anlamlı olur kanaatindeyim. Ama bir farkla, Türk Devrimleri bir yeniden doğuşun var oluşun coşkusu, heyecanın ve sevinç gözyaşlarının travmasıydı. AKP travmaları ise insanları farklılaştırmaya, cepheleştirmeye ve hatta birbirlerine düşman kılmaya yöneliktir. Yandaşları kişneyen at, karşıtları ise derdini anlatmaya çalışan, anlatamayan ara sıra önlerine katıksız saman atılan ötekilerdir. (Bu adaletsiz, hukuk ve sosyal devlet vatandaşlığına aykırı ve anti demokratik durumların çatışmaya sebep olması kaçınılmazdır.)
Eşeğin, neslini devam ettirme adına dişisine gönderdiği ile aç kaldığı veya tedirginlik duyduğunda çağırışlarının (anırmaların) farklılıklarını anlayamamaktan uzak ve nesli yok olma noktasına gelen bu varlığı hiç tanımayanlara ne demeli bilemiyorum ama, eminim, bay Dengir benim gibi eşeğe yakın bir insan. Çocukluğunun geçtiği yerler tamda anlatıldığı gibi eşekle iç içe yaşanmaya mecbur kalınan mekânlardır. Ben çocukluk döneminde bir eşek sahibi olarak ve ahır zamanda demokratik eşeğim mero ile demokratik bir çabayı sırt sırta devam ettirebildiğim sürede onun anırmaları ile ihtiyaçlarına cevap verebilmeyi becerebildiğim ve anırma şekillerini kısmen ayırabildiğim için bay Dengir"in anırmasını sosyolojik bir analiz için çok faydalı olacağını ve dersler alınabileceğini düşünmüştüm. Olmadı. Ama entelektüel yapısı ile arifliğinden hiç şüphe duymadığım ancak, laik demokratik düzen ve bağımsız, Üniter, Türkiye olgusuna karşı tavırlı olduğundan da emin olduğum Dengir beyin, Türk Halkının her türlü selameti ve aydınlaması adına anırmaya talebi olursa onunla birlikte olacağımı ve anırmakta ondan eksik kalmayacağımı taahhüt ederim. (Galiba bu işin özü, bir doğru üzerinden hareketle ve takıya yolu ile bazı Kürtlerin travmalarının hala devam ettiğini hatırlatmak ve TBMM çatısından AKP nin kapatılması davasının son aşamasında, yardakçılarına mesaj gönderme gayretidir. Bay Dengir ve dava arkadaşlarının bu ve benzer konularda 5 adım uçuk adım atıp, akabinde 3 adım geri tornistan ederek mevzii kazanmakta ne kadar usta olduğu bilinen bir husustur.)
Ekte takdim ettiğim demokratik eşek mero isimli ve 1999 yılında yayınlanan kitabımın kapağını süsleyen meronun, soğuk bozkırda üstlendiği misyonun ağırlığı ile Ankara"ya doğru yol alırken düşünen eşek görüntüsü ile 2008 yılının 23 Haziranında, milletin vekili bay Dengir"in meronun düşünce balonundaki TBMM"den devrimlerin Türk Halkı üzerinde yarattığı travmalardan! bahsetmesinin akla-karanın nedenli ters düz edilebilmesinin dayanılmaz hafifliğini yansıtması bakımından anlamlı olduğunu düşünüyorum" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.