YAŞLANDIKCA  SULU GÖZLÜ OLMAK…

YAŞLANDIKCA SULU GÖZLÜ OLMAK…

Eskiden teknoloji bu kadar yoktu. Teknik olarak, radyo, daha sonrada Grundiğ kocaman bir kasa Televizyon, beş altı kanal. Hepsi bu, birde büyüklerin anlattığı geçmişe yönelik anılar.Şimdi her kanalda yüzlerce program, hüzün ,acı, sevinç..Dayan dayanabili

YAŞLANDIKCA SULU GÖZLÜ OLMAK…

Galiba yaşlanıyoruz. Duyğusal ne varsa ve bende biraz gözyaşına mal oluyorsa, orda aranacak tek şey artık sonbahar olmuşuzdur. Ağaçların yapraklarını döktüğü gibi bizde acılı ne varsa ona karşı göz yaşı döker olduk.

Eskiden teknoloji bu kadar yoktu. Teknik olarak, radyo, daha sonrada Grundiğ kocaman bir kasa Televizyon, beş altı kanal.

Hepsi bu, birde büyüklerin anlattığı geçmişe yönelik anılar. Şimdi her kanalda yüzlerce program, hüzün ,acı, sevinç. Dayan dayanabilirsen.

Şarkılardan, ölen askerlerden, kaçırılan çocuklardan, hüzünlü filmlerden, sokak ta olan gençlerden, ac insandan, sahtekarlardan haber duyunca, kahrediyorum ve ağlıyorum.

Şimdi bir acaip olmuş herşey. Tutan tutana.
Geriye doğru kafamı uzatıp baktığımda yaşadığım, yaşayamadığım, özlemini duyduğum ne çok şey varmış.

Herkes gözünü yumunca ve dalınca elinden kayıp giden, aklında olupta başaramadığı yada bakıpta elde edemediği onca şeye ah edipte, hüzün duymuyormu, ben çokca yaşıyorum. Kötü aslında.


Bugün arkamda kalmış ne çok anım ve anlarımla beraber eskiyen, giden, ölen yürek dostlarım, işim var.

Ne insanlar kaybettim. Ne adamlar tanıdım, paraları yoktu, yürek zenğinlikleri ile bizlerin gönüllerini satın aldı, ne adamlar vardı, zengindiler ama yanımızda, yada musalla taşında yalnız, kimsesiz kaldılar.

Adam unutulurmu?Onlar bin yıl geçsede unutabileceğimiz isimler değiller. Hamit Aşar, Fevzi Tokat, Erol Köksal, Kadir Yaşar, Bızdırık Orhan, Gavur Ömer, Erol Günay, Atilla vs.

Yanlarında durupta hayatın dersini aldığım insanlar; Halıcı Ayhan, Hasan Şenocak, Torik Nejmi, Hamdi Magden, Kemal Karlıbel, Kör Fikret Çebi, Ali Demir, Sebehattin, Selahattin Köksal ve cici annem.

Burnumun direği sızlıyor derlerya, aynısı bana oluyor, düşündükce gözümdeki yaş kümesini zor siliyorum. Ne biçim olduk, niye metanetli olamıyorum. Birgün bizimde son yaprağımız düşecek toprağa, kimbilir yarın, belki yarındanda yakın.

Bilebiliyormuyuz?

Ama yinede kırıyoruz, öldürüyoruz, yok ediyoruz, niye?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum