Kolbastı İstanbul'da tartışıldı
'Dünden Bugüne Kolbastı' konulu panel İstanbul'da gerçekleştirildi...
Dünden Bugüne Kolbastı konulu panel İstanbul"da gerçekleştirildi.
Panelde "Kolbastı" oyununun Giresun ve Trabzon illerinin ortak bir oyunu olduğuna vurgu yapılarak, otantik oyunun şimdi lanse edilmeye çalışılan türünün gerçeği ile farklılıklar gösterdiği açıklandı.
Çok sayıda dinleyici tarafından takip edilen Dünden Bugüne Kolbastı paneline İTÜ Türk Musikisi Müzikoloji Bölümü Sanatçısı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Süleyman Şenel, gazetemiz yazı ailesinden Araştırmacı-Yazar Ayhan Yüksel, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Halk Oyunları Bölümü Sanatçı Öğretim Görevlisi Cavit Şentürk, Türk Halk Müziği Sanatçısı İbrahim Can konuşmacı olarak katıldılar. Panelin moderatörlüğünü İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Araştırma Görevlisi Abdullah Akat yürüttü.
KOLBASTI KOL HAVASINDAN GELİYOR
Kokteyl ve panelin ardından Mehmet Gündoğdu ve Rıza Can Özel"in kemençeleri eşliğinde Panelde ilk sözü alan Süleyman Şenel, kol/kolbastı tanımı üzerinde durdu ve kaçakçılara, içkili, kadınlı muhabbet âlemlerinde kolluk kuvvetlerinin baskınlarını anlattığını, bu baskın üzerine ortaya çıkan müziğinin de Orta Anadolu"dan kıyı kesimlerine geldiğini, ağır parçalar olduğunu, müzik yapısı olarak benzerlikler gösterdiğini, herhangi bir yere mal edilemeyeceğini ifade etti.
OYNANAN GERÇEK KOLBASTI DEĞİL
Ardından söz alan Ayhan Yüksel, Nejat Buhara tarafından derlenen Trabzon ve Giresun kol havaları ile Ömer Akpınar"ın derlediği Giresun metelik havasını dinlettikten sonra geçmişte bu oyunları oynayanları sıraladı ve hiçbir zaman yerlerde atlayıp-zıplamadıklarını, kostak oynadıklarını, herhangi bir yere mal edilemeyeceğini, Trabzonluların ve Giresunluların kolbastı ile ilgisi olmayan bu oyuna sahip çıkmamaları gerektiğini söyledi.
KOLBASTININ ASLINI KORUYALIM
Cavit Şentürk ise bölge horon bölgesidir, bu oyunlar oynanır ama aslını muhafaza edelim. Benim insanım oynarken takla atmaz, yerlerde yuvarlanmaz, kolbastı denilemez diye sözlerini tamamladı.
KOLBASTI İLE HOPTEK FARKLIDIR
Sanatçı İbrahim Can ise, kolbastı hakkındaki görüşlerini bugün sergilenen oyuna hiç zaman ben kolbastı demedim, demem de. Faroz kesmesi dedim. Bu oyun hoptek adı altında yurtdışında yaşayanların yaptıkları bir oyundur ve kolbastı ile ilgisi yoktur. Otantik kolbastılar Trabzon"da ve Giresun"da benzerlikler gösterir. Sadece Trabzon"da, ya da Giresun"da oynanır denilemez, herhangi bir yöreye mal edilemez şeklinde açıkladı.
ORTAK ÖZELLİKLER TAŞIMAKTADIR
Panelin sonucunda katılımcıların ortak görüşü bugün oynanan oyunların rap, break dansı olduğunu, Trabzon kolbastısı denilemeyeceği, otantik olarak oynanan kolbastının da sadece Trabzon"a ya da Giresun"a mal edilemeyeceği, benzer özellikler taşıdığı, otantik olarak oynanan kolbastının yaşatılması gerektiği şeklinde oldu.
AYHAN YÜKSEL"DEN AÇIKLAMA
Ayhan Yüksel"in panel sonunda Meftun Şengün'e konu ile ilgili yaptığı açıklama şu şekilde;
Duygusallık hep arka planda kalır. Panelist olmam konusunda teklif geldiğinde hemen katılırım dedim. Çünkü, işin doğrusunu anlatmak gerekirdi. Panelistlerden Süleyman Şenel, İbrahim Can ve Cavit Şentürk yakından tanıdığım konusunun uzman kişileri. Hepsiyle dostluğumuz var. Geldik, konuştuk, siz de gördünüz, doğrular ortaya konuldu. İşin aslında Türkiye"de kalkınmanın temelinin kültür olmayışıdır. Kültüre önem verilmemesidir.
Kol havalarını Süleyman Şenel hoca gayet güzel açıkladı. İç Anadolu"dan aldı, kıyı şeridine getirdi. Sahil yolu yapıldıktan sonra doğanlar bizim yaşadığımız dostluğu, muhabbeti yaşayamadılar. Sadece Trabzon Faroz"da değil, hemen bütün kıyı kasabalarında hemen herkesin birbiriyle tanıştığı, evlerin mandalina ve portakal bahçeleriyle süslü olduğu zamanlarda uzun yaz gecelerinde, ramazan gecelerinde, düğünlerde seyirlik oyunlar oynanırdı. Bu sırada taklitler yapılırdı. Bu taklidi yapılanlar mahalleden Ayşe Teyze, Fatma Teyze, Ahmet Aga, Mehmet Aga idi. Kasabalarda 3 gün 3 gece düğün yapılırdı. Düğünler salonlarda değil, evlerde yapılırdı.
Benim çocukluğumda müsait diye mahallelinin zannederim 20"ye yakın düğünü bizim evde yapılmıştır. Ben burada Ömer Kaptan"ın seyirlik oyunlarını çok seyrettim. İşte, kol baskısının ortadan kalktığı bir ortamda kol bastı müziğinin oyununa seyirlik ritüel katılmıştır. Farozlular bunu maçlarda da gösterime sunmuşlar, ilgiyle seyredilmiştir.
Ben, geçmişte Yaylanın Çimeni ve Giresun"un evleri adlı kol havalarının oyununu rahmetli Hanoğlu Salih abiden, metelik oyunun 1982"de 72 yaşında olan rahmetli Kırış Emin"den, Tulumbacı Mehmet"ten, Tulumbacının Eziyan"dan, Kahyaoğlu Paşa abiden seyretmiştim. Panelde de dedim asla yerde yatıp kalkmadılar diye. Zaten mümkün değil, bizim emicelerimizin yerlerde sürünmesi
Çünkü, kolbastı oyununda kabadayılık var. Tarihinden bi-haber olanlar Farozlular hamsinin ağlarda çırpınmasından esinlenmişler de kolbastı oyununu oynamışlar diyor. Bir kere nerede görülmüş zaptiyenin geçimini sağlayan vatandaşı engellediği. Olur mu öyle şey. Eğer öyle ise bunun adı kolbastı değil hamsi bastı olurdu. Ha! Yasaklama olmuş mu? Salgın hastalıklar olunca oluyor. Mesela, 1892"de çıkan kolera salgını üzerine karantina uygulanmış, kısa bir müddet yasaklama olmuş. Sonra, zarara uğrayan devlet 100 altın lira para yollamış ve bundan en büyük payı Faroz"daki 151 aile almıştır. Eğer, av yasağından dolayı kolbastı çıksaydı sözel kaynaklar bunu aktarmaz mı idi? Kaldı ki, 1887 doğumlu Trabzonlu Baba Salim, kolbastı havasını çalarmış.
Demek ki, tarihi 1860"lara kadar gidebiliyor. Trabzonlu Pullunun Rıza, Nejat Buhara Giresun"da Yalı Kahve"de bağlama çalmıştır. Aynı şekilde Giresunlu bağlama sanatçıları da Trabzon"daki dostlarıyla Trabzon"da âşık kahvehanelerinde bağlama çalmışlardır. Buyurun ayırınız bakalım? Nasıl ayırırsınız Tartışılan ne? Kolbastı! Oynanan kolbastı değil ki. Rap müzik. Otantik oynanan kolbastıyı nasıl ayıracaksınız?
Derleme yapıldığı 1930"lu yıllarda Trabzonlu bağlama sanatçılardan Giresun kolbastını, Giresunlu sanatçılardan da Trabzon kolbastısını derlemişlerdir. Genelde aynı, ama özelde küçük farklılıklar göstererek herkes çalıp oynamıştır. Benim elimde Orhan Dağlı"nın arşivinden Ferruh Arsunar tarafından Ünye"den derlenen Metelik oyun havası vardır. Şimdi biz kalkıp metelik bizimdir, siz oynayamazsınız diyebilir misiniz? Sadi Yaver Ataman, 1939"da Ankara Radyosunda Giresun"dan Kolbastı havasını icra ettiklerini söylüyor. Yani, kolbastı Trabzon"undur, kimse oynayamaz, kolbastı Giresun"undur kimse oynayamaz diyemezsiniz. Ben, panelde de söyledim, Cemile Cevher"i, Küçük Hüseyin"i, Baba Salim"i, Cemil Uzal"ı, Nejat Buhara"yı, Ömer Akpınar"ı, Piçoğlu Osman"ı, Fahrettin Dilaver"i, Hasan Tunç"u bilmeyenler bana kolbastı öğretmeye kalkışmasın
Trabzon ve Giresun ağzını bozarak kemençe ile arabesk okuyanlar ve dinleyenler bana kolbastı dersi vermeye kalkmasınlar. Dikkat ettiniz, İbrahim Can da çok doğru olarak ben kolbastı demedim, demem de diye noktaladı. TRT"de yaptığı bir programda seyirlik ritüeller içeren oyunu Faroz Kesmesi olarak takdim etti ve kendisini dâhil ekipte yer alanlar yerlerde sürünmedi. İşin doğrusunu öğrenenlerin bir itirazı oldu mu? Olmadı
Orada bulunanlara bu oynanan oyunun yeni bir versiyon olduğunu, asla kolbastı ile alakası olmadığını söyledik ve bizim kolbastıdan elinizi çekiniz dedik. Umarım, gençler önce otantik kolbastı oynarlar, sonra da bildiklerini
Kaynak: Meftun ŞENGÜN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.