Karadeniz tükeniyor
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Beyhan Taş, Karadeniz'deki ekolojik dengenin giderek bozulduğunu belirterek, "Karadeniz'in su berraklığı ve oksijen her geçen gün azalıyor" dedi.
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Beyhan Taş, Karadeniz'deki ekolojik dengenin giderek bozulduğunu belirterek, "Karadeniz'in su berraklığı ve oksijen her geçen gün azalıyor" dedi.
423 kilometre kare alanı, 2 bin 200 metre derinliği ile dünyanın en büyük kapalı iç denizi olan, 6 ülkenin kıyısı bulunduğu Karadeniz'de deniz hayatının her geçen gün bitmek üzere olduğunu belirten Beyhan Taş, bu ülkelerden atılan evsel ve sanayi atıklarının Karadeniz'de buharlaşmayı arttırdığını, bunun sonucunda da ekolojik dengenin bozulduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr.Taş, "Fosfor ve azot gibi besin tuzlarının büyük nehirlerden Karadeniz'e taşınması, bu besin elementlerinin yüzey sularında aşırı bitkiselüretime neden olmakta, dolayısıyla bu durum bir iç deniz olan Karadeniz'i ötrof (su berraklığı ve oksijeni olmayan deniz) durumuna sokmaktadır" diye konuştu.
Karadeniz'e kıyısı olan yerleşim birimlerinde da yüksek miktarda kirli suyun aktığına dikkat çeken Taş, şöyle devam etti:
"Anadolu'dan Karadeniz'e en büyük su girdisi Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya Irmağı'ndan olmaktadır. Bu ırmaklar özellikle evsel, endüstriyel ve tarımsal kirlenmeye uğramış kirli suyu Karadeniz'e taşımaktadır. Bölgemizde yerleşim bölgelerinin çoğunda arıtım tesisi bulunmamaktadır. Besleyici yükü çok fazla olan fosfor içerikli evsel atıklar kanalizasyon suyuyla doğrudan Karadeniz'e deşarj edilmektedir.
Bölgemizde tarımsal faaliyetlerde özellikle fındık bahçelerinde bilinçsizce ve aşırı miktarda gübreleme ve ilaçlama yapılmaktadır. İklimin her mevsim yağışlı, arazinin de eğimli olması sebebiyle fazla miktardaki kimyasal gübre ve pestisitler (bitkiler, mantarlar ve kemirgenler gibi zararlı organizmaları yok etmek için kullanılan kimyasal, fiziksel veya biyolojik ilaç) yüzeysel sularla akarsulara oradan da denizlere taşınmaktadır. Denizdeki kirlenme en yoğun su yüzeyinde görülmektedir. Burada görülen aşırı kirlenme denizin soğuma kapasitesini zayıflatmakta, hava ve güneş ile temas etmeyen su
ortamında ekolojik denge bozulmaktadır."
"KARADENİZ'İ BİTİRDİK"
Karadeniz'in su berraklığının ve oksijeninin her geçen gün azalmasıyla suyun yeşil ve bulanık bir renge dönüştüğünü, bu durumun kıyılarda yosun birikmesine sebep olduğunu, çok miktarda yosun üremesi ve bu yosunların dibe çöküp ayrışması sonucu dip sularında oksijenin tükendiğini belirten Taş, "Karadeniz'in bazı bölgelerinde yapılan araştırmalar sonucunda koliform bakteri sayısı, organik madde miktarı, bulanıklık gibi kirlilik unsurlarının normal değerlerin üzerinde olduğu tespit edildi.
Tabanda aşırı organik madde birikimi özellikle sığ sularda oksijensiz suların oluşmasına ve buradaki yaşamın sona ermesine sebep olmaktadır. Nitekim Karadeniz su kütlesinin yüzde 80'in de oksijen bitmiştir" şeklinde konuştu.
Yrd. Doç. Dr Taş, bütün bu faktörlerin Karadeniz'de balık çeşidini de azalttığını, 30 yıl önce baltayla kesilecek kadar büyük kalkan balıklarının yetişmediğini, ayrıca Karadeniz sahil yolu için kıyıların doldurulması sebebiyle kıta sahanlığının bozulduğunu, bir çok bentik canlının yaşadığı habitatın ortadan kalktığını ve gelecek nesillerinde tehlike altında olduğunu vurgulayarak, Karadeniz'in insan eliyle bitirildiğini savundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.