SUYA DOKUNMAZMIŞ, SABUNA DOKUNMAZMIŞ

Ümid Yaşar Oğuzcan ne güzel söylemiş:"Suya dokunma,sabuna dokunma, pise bak pise. "Bir ülkede yaşıyorsunuz ve o ülkenin bütün nimetlerinden istifade ediyorsunuz, ama ülkenin sorunlarından bihabersiniz.

Her ülke, bağımsızlığına kavuşana kadar binlerce can vermiş ,kan vermiş ama sen " Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyorsan, o zaman vay o ülkenin haline. Ne demek suya dokunmamak,sabuna dokunmamak ?

Eğer o ülkenin insanı isen , suyuna da dokunucaksın, sabununa da dokunacaksın.

Yok öyle neme lazım ? demek.

Eğer sen neme lazım dersen, birileri gelir seni layıkıyla yönetemezse oflamaya puflamaya hakkın olmaz. Ülkenin  sorunu benim sorunum diyecek ve ülke sorunlarına kafa yoracaksın.

Kafa yormak demek, ülke ideresi ile ilgili her türlü siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinde görev almak demektir.

Çok okumak demektir.

Gençlerimiz hiç okumuyorlar. Bilgisayar ve televizyonlar gençlerimizi esir aldı.

Bilgisyar ve televizyonun faydalı yönünden  istifade etmek yerine,faydasız yönleri ile ilgileniyorsanız boşa zaman harcıyorsunuz demektir.

Bilgisayar teknolojisini iyi kullanır isek istifade edeceğimiz  çok iyi yönleri de var.

Mesela Bilgisayar tekonolojisi  lisan  öğrenmek için  önemli bir fırsat.Dünya teknolojisini tanımak için iyi bir fırsat. Ama bizim gençlerimiz  " şamata" peşinde.
Fidangör müptelası.

Gençlerin eğlenmesine ve gezmesine karşı değilim.

Ama ülke sorunlarıyla da ilgilenmeleri ve çok okumaları gerekiyor.

Eğer okumuyorsanız, toplumdan dışlanırsınız.

Bazen televizyon programlarında sokakta  dolaşan gençlerimize kamera uzatılarak sorular soruluyor. Tık yok. Çok kolay sorular karşısında  bile gülüp geçiyorlar.

Gençlerimize seslenmak istiyorum.
Belki üniversiteyi bitirmenize rağmen size uygun bir iş de bulamamış 
olabilirsiniz. Ama boş oturmak yok.

Lisan biliyorsanız bir lisan daha öğrenmeye çalışın. Bilgisayar teknolojisini mesleğinizi geliştirmek uğruna kullanmaya çalışın.
Dünyayı daha yakından tanımaya çalışın.

Bıkmadan usanmadan okumaya çalışın.
Ailenize yük olmak yerine onların yükünü hafifletmeye çalışın. Geçici de olsa
, mesleğiniz  ile ilgili olmasa da kendinize bir iş bulun. Boş zamanlarınızı
ülke meseleleri ile ilgili yerlerde bulunarak değerlendirmeye  çalışın.

Konferans ve seminerlerde gençlerimizi göremiyoruz.

Dinlemeye gidin, sormaya
 gidin ama asla "Bana ne ?" demeyin.

Her şeyin suyuna da dokunun , sabununa da  dokunun.  Dokunmadan olur mu? K

atılımcı olmak gerek, öğrenmek gerek, sormak gerek.
Sorabilmek için bile çok okumak gerek.

OKUMAK,OKUMAK,OKUMAK.YÜCE DİNİMİZ DE  OKUMAYI EMRETMİYOR MU?