Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Ordu Merkez İlçe Başkanı Uğur Gümüş, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun'un Ergenekon terör örgütü üyesi olmakla suçlanan ve halen tutuklu bulunan Tuncay Özkan'la ilişkisini sordu.

Uğur Gümüş düzenlediği basın toplantısında, Tuncay Özkan'ın tutuklanmadan kısa bir süre önce Ordu'ya gelerek Ayışığı Düğün Salonu'nda Seyit Torun'u 'tek ve ortak adayımız' diye tanıttığını hatırlattı. Torun'un bu ilişkiyi kamuoyuna anlatması gerektiğini vurgulayan Gümüş, "Anayasal düzeni yıkmak suçlaması ile Silivri cezaevinde tutuklu bulanan Ergenekoncu Tuncay Özkan ile yaşadığı ilişkiler sayın başkanın esas fikrini ve yönünü belli etmektedir.

Halkımızın önünde açıkça soruyoruz? Sayın başkan, Tuncay
Özkan Erzincan'lıdır, hemşehriniz değildir, yaşdaşınız değildir, meslektaşınızda değildir. Öyle ise bu solcu ve ulusalcı Ergenekon tutuklusu ile ortak yönünüz nedir? Ordululara sizi desteklemesini tavsiye etmektedir. Sizden beklentileri nedir? Sizin ona yaptığınız vaatleriniz nedir? Cezaevinde iken kendisini ziyaret ettiniz mi? Telefon görüşmeniz var mıdır? Bunları halkımıza açıklamaya davet ediyorum" dedi.

"500 BİN LİRAYA DEDİKODU ÜRETİYORLAR"
Gümüş, kamuoyunda DSP kanadının AK Parti ile ilgili bazı aslı astarı olmayan 'dedikodular' ortaya attığını, bunların hiç birisinin gerçekle bağdaşmadığını belirtti. Türkiye'de esamesi okunmayan DSP'nin Ordu Belediye Başkanının 500 bin TL vererek getirdiği profesyonel reklam firması tarafından üretilerek kamuoyuna yayılan "AK Parti gelirse fırınlar kapanacak yerine halk ekmek açılacak", "Raylı sistem kurulacak, dolmuşlar kalkacak",

"Balıkçılar yerlerinden edilecek", "AK Parti para dağıtıyor", "AK Parti
altın dağıtıyor", "Belediye işçileri işten çıkarılacak" şeklindeki dedikoduları hiç birisinin gerçek olmadığını belirten Gümüş, "Bütün bu iftiralar mevcut başkan tarafından kamuoyuna iletilmediyse çıkıp kendisinin ilgisi olmadığını söylemesi gerekir. Yaptıklarını anlatamayan, yaptığı kayda değer hizmeti olmayan başkanın koltuğunu korumak için girdiği bu karalama kampanyası ahlaki değildir.

Ayrıca 'iktidara ders verelim' sloganıyla kamuoyu oluşturan başkanın ekibi yerel seçimlerde AK Partdi'nin İstanbul'da, Ankara'da, Kayseri'de, Konya'da, Erzurum'da, Sivas'ta, Maraş'ta, Antalya'da sorunu olmadığını, Türkiye genelinde oyunu arttırdığını çok iyi bilmektedirler. Fakat onların derdi, Ordu'ya gelecek hizmetleri engellemek, koltuğunu korumak, kendi yandaşlarına belediye yi peşkeş çekmeye devam etmektir. Ordu kamuoyunda Belediye Başkan Yardımcılarının kimlerin adına, hangi şirketlerin adamı olarak görev yaptığı bilinmektedir" dedi.

Seyit Torun'un seçimlerin ardından CHP'ye geçeceğini ileri süren Gümüş, Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul ile Şube Başkanı Selim Yöndem'i de eleştirerek şöyle konuştu: "Sayın başkanın belediye meclis listesi tamamen CHP'liği kamuoyunda bilinen insanlardan oluşmaktadır. Başkanın seçimlerden sonra CHP'ye geçeceği de CHP'li seçmenlerce dillendirilmektedir. Zaten CHP'li olduğu icraatlarından bellidir.

Solculuğu Ordulular tarafından bilinen sendika başkanı Nihat Yurdakul ile Selim Yöndem'in Ayışığı Düğün salonunda devrimci nidalarıyla başkana destek vermesinin anlamı nedir? Yoksa bu arkadaşlarımız Belediyeden nemalanmakta mıdırlar?

 Beş yıllık icraatında maneviyatımıza ve mukaddesatımıza yönelik hiçbir hizmeti olmayan başkanın gelir gelmez Ramazan aylarında Ayışığı düğün salonunda açılan kitap fuarını kapatması, ibadethanelerle ilgili hiçbir imar çalışması yapmaması söylediklerimizi teyid etmektedir. Durum böyle iken milliyetçi muhafazakar insanlardan kendini kamufle ederek oy istemektedir"

"TORUN, İNSANLARI KANDIRIYOR"
Seyit Torun ve ekibinin bin 500 kişiye iş sözü verdiğini de ileri süren Gümüş, şöyle devam etti: "Mevcut belediye başkanının yaptığı bir hizmet olmadığı gibi 2004 seçimlerinde yapmayı vaat ettiği hizmetler havada kalmıştır. Öncelikle ilave olarak 63 milyon belediyeyi neyin karşılığında borçlandırdığını anlatsın. Bu kadar borçlu olan belediyeye işçi alacağı bin 500 kişiye iş vaadinde bulunduğu söylenmektedir.

Bunun mümkün olmadığını bile bile gariban insanları kandırmak etik ve ahlaki mi? İnsanları kandırarak kazanmak için her şeyi mubah saymak doğru değildir. En son gelen su faturalarının kasıtlı olarak, sayaçlar düşük okunarak az fatura edildiği, seçimlerden sonra faturaların kabarık geleceği açık bir gerçektir. Bu yapılanlar insanları kandırmak, aldatmak değil midir?"