Ergenekondan harami köyüne bir efsane

Ergenekondan harami köyüne bir efsane

Adnan YILDIZ: Efsaneler, milletlerin veya toplulukların tarihi ve toplumsal gelişme sürecinde oluşturdukları sözlü kültür ürünleridir...

Adnan YILDIZ

Efsaneler, milletlerin veya toplulukların tarihi ve toplumsal gelişme sürecinde oluşturdukları sözlü kültür ürünleridir.

İnsanlar, yaşadığı dönemlerde önemli gördükleri kişilere, mekanlara ve olaylara bir olağanüstülük katarak kurgularlar ve nesilden nesile anlatırlar Anlatılanların çoğunluğu hayalen örülen olaylar olmakla birlikte, özünde gerçek olayların izlerini taşırlar.

Efsaneler, bir çok konuda olabilirler. Bu konulardan bir tanesi de yer adları ile ilgili olanlardır. Bu tip efsanelerden bir çoğu, bazen bir göl, dağ veya bir köy adının veriliş sebebi olarak anlatılırlar. Anadolu"da bir çok yer adı bu şekilde verilmiştir. Bunlardan bir tanesi de Ordu ili Kabadüz ilçesinde bulunan Harami köyünün adının konulmasının sebebi olarak anlatılan Harami (Asarkaya) efsanesidir.

Harami efsanesi, bugüne kadar birçok ,mahalli araştırmacı tarafından derlenmiş ve yayınlanmıştır. Efsane son olarak yöreye ait bir çok önemli saha araştırmalarını gerçekleştiren Prof. Dr Necati Demir tarafından derlenmiştir. Bu derlemeye göre efsane şu şekildedir;

“Bölge iskana açıldığında iki kardeş gelip buraya yerleşir. Yerleştikleri yere bir isim vermek akıllarına gelmez.

Bu iki kardeşin büyük bir koyun ve keçi sürüsü vardır. Sürüyü otlatmak için her evden bir erkek çocuk görevlendirilir. Çocuklar her gün sabah erkenden sürüyü alıp otlatırlar, akşam geç vakitler geri getiririler.

Çocuklar bir gün çok üşür. Mehmet: “ Ben çok yorgunum, sen biraz odun hazırlada ateş yakalım” der. Diğer çocuk odun keserken bir ucuna basar . Mehmet. “Sen erkek değilsin” der. Erkek çocuğu olmadığı için kızı erkek kılığına sokup koyun otlatmaya gönderen ailesinin sırrının ortaya çıktığını gören Zedef, baltayı atıp üzülerek eve gelir. Yalnız kalan Mehmet, yaptığı hatanın farkına varır, fakat çok geç olmuştur. Diğer aile Zedef"i koyun otlatmaya göndermez. İşin tamamı Mehmet"e kalır. O yalnızlığını kavalıyla paylaşmaya başlar. Kavalı onunla konuşuyormuşcasına çalar.

Erkek elbisesini üzerinden atan Zedef artık ev ve el işleriyle meşguldür.

Birgün Mehmet yine sürüyü alıp evden uzaklaşır.Onu yalnız gören eşkiyalar bir hile ile köpeğini öldürürler. Mehmet"i yakalayıp ellerini bağlarlar. Sürüyü de sürüp bilinmeyen bir yer doğru götürürler.

Köyün tam karşısından geçerken Mehmet , eşkiyalara yalvarır ve köyüne karşı bir kez kaval çalması için izin ister. Eşkiyalar bir sakıncası olmadığını söyleyerek izin verirler. Mehmet bir kayanın üzerine çıkıp yönünü köye döner ve başlar kavalını üflemeye. Tek ümidi kavalının dilinden anlayan Zedef"tir. Kavalıyla şunları söyler:

Haramiler sürüyü bastı

Ala köpek kanlar kustu

Yağlı kayış kolumu kesti

Emmim kızı Zedef

Sende kaldı medet

Dokuz kişi haramiler

Bir Mehmet bunlara neyler

Merhametsiz azgın kişiler

Emmim kızı Zedef

Sende kaldı medet

Ev işlerini bitiren Zedef, bu sırada dışarıda el işi yapmaktadır. Kavalı can kulağı ile dinler ve durumu anlar. Hemen babasına, amcasına ve köylülere haber verir.

Kadın, erkek, genç bütün köylüler hemen kazma, kürek silah ellerine ne geçerse alıp atlarına atlarlar. Dört nala gidip eşkiyayı çevirirler ve onları yakalarlar. Mehmet"i ve sürüyü kurtarırlar. Bundan sonra köyün adı harami olarak verilir”.<!--[if !supportFootnotes]-->[1]<!--[endif]-->şeklindedir.

Harami köyünün adının bu efsaneden dolayı verildiği bu güne kadar anlatılarak gelmiştir. Gerçekte bu köyde bu ve buna benzer bir olay olmuş ve bundan dolayı böyle bir efsane oluşmuşmudur?. Bunu anlayabilmemiz için köyün kuruluşu ile ilgili bilgileri değerlendirmemiz gerekir.

1071 yılında Oğuz boylarının Anadolu"ya girişlerinden hemen sonra tarih sahnesinde yer alan Danişmentliler Karadeniz üzerine yönelmişlerdir. Bölgede etkili olabilmek için önce Sivası başkent yapmışlar daha sonra ise başkentlerini Niksar"a taşımışlardır. Sınırlarını korumak amacıyla Mesudiye"nin 6 km kuzeydoğusuna bir kale yapan Danişmendliler, Kommenos hanedanın kurduğu Trabzon Devleti"ne(1204-1461) karşı Karadeniz yayları ve vadileri üzerinden seferler düzenlenmiştir.Bu seferler esnasında zaman zaman Karadeniz sahillerine yaklaşılarak geri çekilmişlerdir.

1178 yılında Anadolu Selçuklu Devleti tarafından Danişmendli"lerin varlığına son verilmiştir. 14. yüzyılın başlarında Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılması sonucu Bölgede Danişmendlilerin mirasçıları tarafından iki beylik kurulmuştur. Bunlardan biri Danişmendlilerin başkenti Niksar"da kurulan Tacettinoğulları Beyliği diğeri ise Mesudiye (Milas) Kaleköy"de teşkilatlanan Hacıemiroğulları Beyliğidir.Hacıemiroğulları beyliği Mesudiye"den sık sık hareket ederek sahile doğru akınlar düzenlemişlerdir. Bu akınlar esnasında yaylalardan başlayarak orta kesimlere (güzlek) iskanlar gerçekleşmiştir.1390 yılında Ordu yöresi bir daha değişmemek üzere Türk yurdu haline getirilerek, Hacıemiroğullarının beylik merkezi sahile 4 km mesafede bulunan Eskipazar"a taşınmıştır.

Harami köyü Ordu ilinin konum olarak güzlek olan bölümündedir. Bu bilgiler ışığında köyün kuruluşunun 1380"li yılarda gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Harami köyü ile ilgili elimizde bulunan ilk resmi kayıtlar 1455 yılına aittir. Ordu yöresinin tahrir kayıtlarını ihtiva eden defterde Harami köyü “Karye-i Harami Tımar-ı Ali veledi Hüseyin Ağa” (Harami Köyü Hüseyin Ağa"nın oğlu Ali"nin Tımarı)<!--[if !supportFootnotes]-->[2]<!--[endif]--> olarak kaydedilmiştir Yine bu defter kayıtlarına göre bu tarihte köyde yaşayanların tamamı Türk ve Müslümandır.

Söz konusu efsane ,bu köyde gerçekleşen bir olayla ilişkili ise 1380-1455 yılları arasında gerçekleşen bir olayla ilişkili olmalıdır. Bu durumun gerçekleştiğini varsayarsak, köye ilk yerleşenlerin köyümüze şimdilik bir ad vermeyelim, burada gerçekleşecek bir olaydan sonra ad veririz gibi bir kararının olması gerekir. Böyle bir durum olması haliyle mümkün değildir. O zaman bu efsane buraya yerleşenlerce daha önceden bilinen ve önem verilen bir efsane olmalıdır. Bunu anlayabilmemiz ise geliş yollarında bu efsanenin izini sürmekle mümkün olabilecektir.

Yukarıda belirtildiği üzere Ordu yöresine yerleşen Türkmen boylarının bir önceki yerleşim alanları olan Gümüşhane, Tokat, Sivas civarlarıdır. Bu yerleri araştırdığımızda tespitimizin doğru olduğunu gördük. Çünkü sözkonusu efsane, iskan yolları olan bu yerlerde tamamı aynı şekilde anlatılmaktadır. Bizim tespit edebildiğimiz bu yerler şunlardır. Gümüşhane ili Şiran kazası Seydibaba köyü civarı, Sivas ili Koyulhisar ilçesi Haramideresi civarı, Giresun ili Doğankent ilçesi Asarkaya yaylası civarı , Amasya ili Taşova ilçesi Çakırsu köyü civarıdır.Ayrıca Konya ili Beyşehir ilçesi Çobankaya civarında anlatılan “Çobankaya efsanesi” yine birçok yöremizde anlatılan aynı zamanda bir türkünün konusu olan “Karakoyun efsanesi” Harami efsanesinde geçen motifleri taşımaktadır.Bu efsanelerde ana konu çobanın eşkiyalarca basılması ve kavalıyla bu durumu dile getirebilmesi sonucunda sürülerinin ve kendisinin kurtulmasıdır.

Bu tespitler ışığında Harami köyüne adını veren Harami (Asarkaya) efsanesini değerlendirecek olursak, vermek istediği mesaj, çaresiz kalındığında mutlaka bir kurtuluş yolunun bulunacağıdır. Nitekim büyük destanlarımızdan Ergenekon Destanının vermek istediği mesaj da budur. Bu yönüyle Harami efsanesi aslında Ergenekon Destanı"nın yurt edinilen yerlere uyarlanmış halidir. Harami köyünün arazi yapısı göz önüne alındığında “Dağlar arasında olan yurt” anlamına gelen Ergenekon tanımına uymaktadır.

Yeni yurtlarında bu sarp dağlar arasına konanlar orayı ergenekon olarak algılamışlardır. Sürülerine ve yurtlarına taarruz eden eşkiyalar (emperyalist)lerin her daim olabileceğini bildiklerinden, yüreklerinin sesi olan kaval sesinin Börteçine(Bozkurt) tarafından duyulacağınıda bilmektedirler. Kurtuluş savaşımızda milletin kavalının sesini duyan, Börteçine Mustafa Kemal Atatürk Harami Köyünde ise Zedeftir. Her ikiside Türk"ün sevgilisidir.

Biz Harami Köylüler bu anlamla yüklü efsanemizi ve bu efsaneden kaynaklanan “Harami” adını bu güne kadar taşıdık. Dönem dönem bu ad değiştirilmeye çalışılmışsa da bu gerçekleşmemiştir. Bu girişimlerden bir tanesi 20 Haziran 1332 (3 Temmuz 1916) tarihinde gerçekleşmiştir. Bu tarihte Trabzon Valiliğince Dahiliye Nezaretine sunulan yer değişikleri listesinde Harami adı Şevketlü olarak değiştirilmek istenmiş ancak Dahiliye Nezaretince kabül edilmemiştir.(BOA,DH. İUM, nr/10)

İnanıyoruz ki kimliğimizin aynası olan köy adlarımız ve efsanelerimiz sonsuza dek bu topraklarda bizleri anlatacaktır.

....

Bir çoçuk çoban vardı, yiğit Tirek adında

O ne kaval çalardı, bu on yedi yaşında

Bu Tirek çalmaz sanki, kavalıyla inlerdi

Çalmaya başlayınca,bütün oba dinlerdi

Kavalıyla dosttu o, üflerdi sevdasını

Kattı Ergenekon"dan, bir çıkış arzusunu

Gök gözlü bir kök böri, varıp geldi önüne

......

(Ozan Çu-çu)

...........

Kurt'tan hali iken bu yurt

Bir gün peyda oldu bir kurt

Bir geyiğe attı avurt,

Gördü çoban yamağımız

.....

Börteçine kurdun adı

Ergenekon yurdun adı

Dörtyüzsene durdun hadi

Çık ey yüzbin mızrağımız

(Ziya Gökalp)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.