Emek...

Emek...

Toplum için gerçekten önemli mi yoksa bizler ideolojik olarak bakıyoruz,diğer kesimlerse bu ifadeyi etkili buluyor ve kullanıyor mu hangisi doğru.

Emel Sungur 

Toplum için gerçekten önemli mi yoksa bizler ideolojik olarak bakıyoruz,diğer kesimlerse bu ifadeyi etkili buluyor ve kullanıyor mu hangisi doğru.

Alevi örgütleri,demokratik kitle örgütleri,siyasi partiler,sendikalar nedenli önemsiyor örgüt emekçilerinin emeğini.Örgüt yöneticileri,toplum tarafından,örgüte üye olan insanlar tarafından istenmese özel günler yaparak andıkları örgüt emekçilerini anmak akıllarına gelir mi?

Elbette ki bunun yanıtı büyük ölçüde hayır.

Nereden aklıma geldiğini sizlerle paylaşacağım;Hafta sonu Banaz"daydım öykü,başlık ve hatırlanma böyle başladı bir kez daha.Ankara"ya dönünce Alevi örgütlerinin internet sayfalarını gezinirken dikkatimi çeken Pir Sultan Abdal amblemi her örgütün adeta logosu olmuştu.

             Meşhur;bronz “PİR."İN HEYKELİ” ve karşısında Yıldız Dağı.Bu hepimizin logosu olan heykelin nasıl yapıldığı,kimlerin yaptığı, böyle bir heykel fikrinin ortaya kimin tarafından atıldığını acaba logoyu kullanan örgütler tarafından biliniyor mu diye sordum kendi kendime.

Yaşanan o zor yıllarda yapımının nasıl gerçekleştirildiği ve en önemlisi bu heykeli kimin yaptığı.

Yapılan yer Banaz bu gün dahi suyun zaman zaman yetmediği,belirli saatlerde servisin gelip köyle şehir arasında mekik dokumaya çalıştığı,etraf köylere yol yapılıp Banaz"a gelince çark edildiği,karı kışı çok derin yaşayan Banaz.

           Korkuları da içinde barındıran,yasaklı kültürün,inancın,yasaklı ozan Pir Sultan"ın yasaklı köyü Banaz.

              Hangi koşullar,hangi sabit durum değerlendirmesi böyle bir anıtın eksikliğini ortaya çıkardı.Hiç kuşkusuz bu köy yaşamalıydı,evlatları,evleri,cem töreni,dağı bir bütündü.

Yaşanan geçmiş,kaçış,dağlar,yollar aşıp buraya ulaşmak,kimi araştırmacılara göre şu andaki Banaz"ın biraz ötesine yerleşmek ve yine ayni yazara göre orada yaşanan katliam.(1001 bacalı Banaz)elbette ki bu bilgiler sararan tarih sayfalarında bulunamayacaktır.Yok eden,katleden tarih yazılı resmi belgelerde değil,büyüklerin anıları,canlı söylemleri ile bu güne geldi.Bundan sonraki süreçte bu geçmişi anlatanları ne yazık ki yaşları itibarıyla bulamayacağız.Canlı tanıklıklar önemsenmeli ve geçmişe ışık tutmalı.

               İşte böyle başlayan bir ihtiyaç ve kararlılık “ PİR"İN ANIT"INI DİKTİRDİ” Banaz"ın en engin yerine.Anlaşılabilir bir ihtiyaç ve çok doğru bir karar.

                Bu köylü olan o zamanın gençleri bu işe inandı ve köylü ile elbirliği içinde yaptılar bu anıtı.(Anıtın yapılış öyküsü yazılıp çiziliyor,bu mutlaka anlatılmalı gelecek kuşaklara)

Banaz"lılar için bu belkide bir görevdi.Muhtemelen o yıllarda itiraz edenlerde olmuştur,dernek kurulma aşamasında türlü gerekçeler gösterip bu oluşuma katılmayanlar gibi.Bu sadece Banaz için geçerli değil her yerde yürekli-yüreksiz,emekte olan-yemekte olan,gözü kara-korkak,içten-şekilci,hak için –seyirlik,sonuna kadar giden-yarı yolda bırakıp kaçan insanlar her zaman vardır,var olmaya devam edecektir.Bu görevi üstlenenler yüzlerinin akıyla bu görevi yerine getirdiler.Bizi bu anıta kavuşturdular.Anıt yapılırken yaşanan zorluklar bizlere bugün hikaye gibi anlatılıyor.Bu işi yapanlar büyük ölçüde hayattalar ve bu emekçilerden zaman zaman aç kaldıkları,zaman zaman susuz kaldıkları günlerin öyküsünü dinliyoruz, geçmişi bizlerle paylaşıyorlar.

                Biri var ki Tokat/ Zile"de dünyaya gelen,ancak Alevi bir ana-babadan olmayan Cahit Hoca.

                  İşte dünyanın her yerindeki Pir"in anıtını tasarlayan ve uygulayan dostum,arkadaşım ve en önemlisi hocam.

                  Belki muhabbetimiz,dostluğumuz,arkadaşlığımız ve hocalık çok eski zaman dilimleri içinde oluşmadı. “Kısa ve öz” çok kullanılan bir söylemdir bizlerin günlük yaşamında.Ancak bunun açılımı yine bizlerde saatlerce sürer gider.

                 Cahit Hoca"yı tanıdım,muhabbetini sevdim,badeyi içmede ustalığını sevdim,entelektüel bir çerçevede saatlerce yapılan muhabbeti süsleyen halk öykülerini sevdim,isyanını,okuduğu deyişleri,şiirleri ve en önemlisi bize düşlediğimiz PİR SULTAN"I yaşamımıza somut olarak katmasını sevdim.Ne yazık ki unutulur gider bu emektarlar,hatırlanmak gibi bir beklentileri de yoktur zaten.Unutulmayacak olan onların eserleridir.Cahit Hoca,sana minnet borcumu senin gibi Alevi ana-babadan doğmayan ben ömür boyu taşıyacağım.

                   Ben Banaz"lı değilim kütüğüm nedeniyle ama beni resmi yazılar ve belgeler dışında kendi hislerim ve olmak istediğim yerdekilerin kabulü oralı yapar.Kabul gördüm Banaz"dan.Kabul gördüm büyük ölçüde Kızılbaşlar"dan.Ben Banazlıyım.Ben Kızılbaşım,ben Pir yoluna canım vermeye hazırım.Pir"le aramdaki bağ dille ifade edilemez.Zaman zaman duyarım “yabancı” lafını(kendimle ilgili 15 yıldır duymuyorum,kendi aralarında konuşanlara diyecek bir sözüm yok.)

                 Pir"i seven Alevi olmayanlar için söylerler.

                 Bende onlara Pir"in deyişiyle sesleniyorum

    “Gel benim ey güzel servi çınarım,

      Yüreğime ateş düştü yanarım,

       Kıblem sensin,yüzüm sana dönerim

       Mihrabımdır kaşlarının arası”demiş Pir ve devam etmiş,

     “Hangi dinde isen ona tapayım,

       Yarın mahşer günü bile kopayım,

       Eğil bir yol ak gerdandan öpeyim,

       Beri dur hey benli dilber beri dur” demiş ve devam etmiş Pir, 

     “Bir güzelin aşığıyım,erenler,

       Onun için taşa tutar el beni,

       Gündüz hayalimde gece düşümde,

       Kumdan kuma savuruyor yel beni.”demiş Pir ve devam etmiş, 

       “Sordum sarı çiğdeme,

         Anan,baban var mıdır,

         Ne sorarsın be derviş,

         ANAM YER,BABAM YAĞMUR” demiş PİR SULTAN. 

          Nereden nereye geldik.Gönül bağı hiçbir şeyle alınıp satılan bir bağ değildir.Kimsede bu bağın hesabını soramaz.Zaten yaşanır,anlatma ile olmaz. Bu bağı Cahit Hoca bundan yaklaşık 30 yıl önce somutlaştırmış.Hiç kimselerin Pir"in adını ağzına alamadığı yıllarda Banaz"da tam da Yıldız Dağına karşı. Cemal,cemale durmuş PİR"le,Yıldız Dağı.Tekrar teşekkürler yıllar önce böyle bir derneği kuran herkese,Gazi Torun başta olmak üzere,teşekkürler bu anıtı yapıp bizi Pirle tanıştıran,bildiğimiz yüreği vucuda dönüştüren Cahit Koççoban"a.En önemlisi tüm bu devlet  baskısına rağmen,asimilasyona rağmen,çeşitli vaatlere rağmen yolundan dönmeyen dedelere binlerce kez teşekkürler.Zaman zaman kendi içimizden çıkan gençliğimizin,bizlerin yaptığı haksızlıkları  “kamil insan olunca değişir” diyerek kırmadan,dağıtmadan,incinsen de inciltme felsefesini şiar edinmiş ve o yolla sorunu halleden dedelere teşekkürler.Hiç çekinmeden,hiç sıkılmadan her kapıyı çaldığım Banaz köyüne,her kapının açıldığını görme mutluluğunu bana yaşatanlara,Banaz"ın gülü diyenlere,keklik diyenlere,Emel abla diyenlere,Pir"in kızı diyenlere herkese teşekkürler.Ama böylesine sevilmekte misafir değil ev sahibi olmaktan geçer,hizmet beklemek değil,hizmet etmekten geçer,yüreği açıp göstermekten geçer.Ayağımı yerden kesen,etrafımda insanlar dolu iken Pir ve Yıldız Dağı ile yalnızlığın birliğini yaşayan ben ilk 40 yıl önce tanıştım Pir"le,Demokratik Alevi Örgütlenmesinde 20.yılım artık nerede olursam olayım sığındım Pir"in gücünü bizlere yansıtan deyişlere ,onlar yol göstericim olmaya devam edecek..

“Yüreğe hile katmayın,yüreği para ile tartmayın.

Pir"le aramıza nifak sokmayın,kaybeden utanan siz olursunuz” demiş Emel Sungur"da.

Emel Sungur 27.08.2008 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.