Dünyada güç var iktidar var, ne insan hakları var, ne demokrasi var...

İlk çağlarda insanlar vahşi ve yabani bir hayat yaşadılar.

 Sadece beslenme ve korunma içgüdüsü ile yaşayan insanlık o dönemden sonra çağlar boyunca tekamülünü biraz daha geliştirerek yaşamak için güçlü olmayı ,güçlü olupta zayıfları ezmeyi öğrendi. Hatta o kadarki dünyanın doğusunda da batısında da kurulan krallıklar, diktatörlükler kurarak, halkın üzerinde baskı uygulayarak, halkı ezerek, kendileri büyük lüks ve ihtişam içinde saraylarda yaşadılar.

Asırlar boyunca astığım astık, kestiğim kestik politikasını uygulayarak, halkı köleleştirerek diktalarını yaşatmaya çalıştılar.

Avrupa'da ve Asya'da yani hem doğuda hem de batıda bütün insanlık bu krallıkların ezintisi, baskısı altında asırlarca inledi.

Böylece halktan insanlar içinde saraylara yakın aileler zenginleşti ,derebeyler, kontlar ,lortlar derken çeşitli unvanlar alarak halkı sınıflara ayırdılar.

Burjuva ve avam kavramları böylece çıkmış oldu. öyleki Avrupa saraylarındaki zenginlik ve debdebeden sefilolan halk o kadar bıktı ki sonunda Fransa da isyan çıkaran bu halkın karşısına çıkan Kraliçeleri Mari Antuanet kendisini giyotine götürecek olan şu cümleyi sarfedecekti Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.

Yıllarca kanlı savaşlara sahne olan Avrupa'nın daha sonraki yıllarda ,diktatörlük devirleri kapanana kadar Mussolini ve Hitlerin mezalimleri ile inim inim inlediği ve hitlerin Yahudilere uyguladığı soykırımın henüz belleklerden silinmediği bir gerçektir.

 Amerika'da ise zencilere uygulanan mezalim önceleri , Afrika'dan , boyunduruğa vurulmuş köle pazarlarında hayvan muamelesi gören yıllarca zengin Amerikalıların emrinde aç susuz çalıştırılan satılık hayvan muamelesi gören zencilerin mücadelelerini , bütün dünya gibi bizde unutmadık.

Şimdi dünyanın geldiği bu noktada keşfedilecek başka Amerika olmadığı için yıllardır Ortadoğu petrollerine , Ortadoğu'dan Hazar kıyılarına kadar uzanan coğrafyaya göz diken emperyalistler ve Siyonistler güç birliği yaparak her türlü bahaneyi sebep edip , zavallı silahsız insanlara Gazze de olduğu gibi hücum ediyorlar. güçlünün , güçsüzü ezip geçtiği ,bombaların leblebi gibi yağdığı bu alçakça savaşı bütün dünyada olduğu gibi bizlerde lanetliyerek izliyoruz.

Görünen köy kılavuz istemez derler , korkarım bunlar , yakında Türkiye üzerindeki kurdukları hayalleri gerçekleştirmek isteyebilirler.

Yıllardır üstümüze saldıkları terör belası ile Avrupa ve Amerika'da propagandası yapılan sözde ermeni soykırımı yaygaraları acaba ne için dersiniz.

Dün ülkemiz gündemine bomba gibi düşen , siyasi olduğundan şüphe etmediğimiz, son operasyonları dikkat ve endişe içinde izlerken bir haber daha geldi ajanslara , sayın Emine Erdoğan'ın daveti ile kraliçeler , orta doğudaki kanı durdurmak, bebek ölümlerini engellemek için cumartesi günü İstanbul'da boğazda bir yemek yiyeceklermiş.

Çocuklara kurabiye göndermek için birbirlerinden kurabiye tarifi alacaklarına Gazzedeki çadırlara gidip , o bebeleri kucaklayıp, saraylarına götürseler daha faydalı olurlar sanıyorum. Çünkü Gazzedeki çocukların sıcak bir yuvaya ihtiyaçları var, yoksa Kraliçelerin kocaları siyasi rant elde etsinler diye kurabiyeyle kandırılmaya değil.

Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.