Ankara ve yansıyan kültür........süzlük

Ankara ve yansıyan kültür........süzlük

İki gün önce biraz yüksek bir mekandan Ankara'ya bakıyordum ve düşündüm ki ' nasıl bir yansıma ...

Emel Sungur

İki gün önce biraz yüksek bir mekandan Ankara'ya bakıyordum ve düşündüm ki ' nasıl bir yansıma , 
hangi  kültürler yaşamış,ne tarz bir mimari kimler bu topraklarda yaşamış,ne için ağlayıp neye gülmüşler hiç birinin yanıtını ne yazık ki yakalayamadığım kuşbakışı baktığım yerden.Ben ki doğma büyüme Ankara'lıyım bilirim Ulus Defterdarlık ve çevresini ; o bölgede bundan belki de 45 sene önce ilk Gima açıldığında öğrenmiştik sosisli sandviç yemeği. Ufacık boyumuzla adeta tırmanarak çıkardık uzun bar sandalyelerine o civarda bulunan kurumlardan gelirlerdi öğle yemeği için adeta sıra beklerdik her sandalyenin başında bitirsinler de oturalım diye, biraz ilerisinde leblebi şekeri satan ufacık bir kuruyemişçi vardı. Bunlar çok özel gün anılarıydı; belki yaş günü belki bayramlar.

             Hal;hiç unutulmayacak tazelikte sebze ve meyveler,temiz önlüklü satıcılar,bağıran,müşteri çağıran ancak asla kulağı tırmalamayan,dinlenen ne dediği anlaşılan satıcılar. Yine özel günler için (özellikle maaş alınınca) tadımlık alınıp sıcak ekmekle yenilen pastırma. Anafartalar Çarşısı ve Modern Çarşı, hiç unutmadığım mağaza isimleri saygılı,düzgün bir esnaf profili. Camekanları temiz vitrinler belki çok çeşit yok ama renkler uyumlu. Yavaş yavaş aşağı doğru inilince unutmadığımız Akman Pastanesi ve özellikle giyinmeyi bilen ve ekonomik koşulları  biraz iyi olan kadınların uğradığı “Emel Kundura” Şimdi her ikisi de duruyor ayni yerinde ancak camekanda uyumlu,vitrinde değişmese de içeriye giren müşterilerin profilleri değişmiş. O zamanlar  kapıdan  içeriye giren müşteriye adı ve bay-bayan sıfatıyla hitap eden satıcıda değişmiş içeri giren müşteride. 
            Yavaş yavaş yol almaya devam ediyoruz Sıhhiye yönüne doğru sağ ve sol da eski tarihler ve önemli mimarların imza attığı bankalar hemen aşağısında çocukluk hayallerimizin ödüllendirilme yeri şimdi adeta bir pislik yuvasına dönüşen Gençlik Parkı çocukluğumuzun en güzel anılarının olduğu,Ankara dışından gelen konuklarımızı mutlaka götürdüğümüz zamanımız uzunsa; zeytinyağlı biber dolması,kuru köftemizi evde yapıp orada bir semaver isteyip dolu dolu çocukluğumuzu yaşamaya çalıştığımız Gençlik Parkı; balon diye tutturduğum için ve çarpışan arabaya binmek istediğim için bir iki tokat yediğim yerler,gençlik yıllarımızda da afişleme de yakalanıp getirildiğimiz karakol.Ve en önemlisi binlerce kişinin nikahını kıymaya şahitlik yapan Evlendirme Dairesi belki de nikahları kıyan ünlü Müşteba Bey. 
Bu gün belki kaybetmeye başladığımız için veya yaşlanıp eskiyi anımsamaktan kaynaklı bol anılarımızın olduğu küçük yaşta da olsak sırayla getirildiğimiz; tiyatro ve baleyi izlediğimiz Devlet Opera ve Bale salonu diğer bir deyişle Devlet Tiyatrosu. Türkiye'de ne yazık  ki bu Devlet Tiyatrosu'na pek fazla  farklı kesimlerin gelip izlediğini zannetmiyorum ancak başlı başına bir Kültür Abidesi  ve Tarih  yatıyordu adeta orda izlediğim oyunlar ve sayısı çok fazla olmasa da opera ve baleler.Daha sonraki yıllarda Moskova 'ya gittiğimde izlediğim Bolşov Balesinde gördüğüm fotoğraftan çok farklı bir izleyici kitlesi. Moskova'da dikkatimi çekende biletlerin çok pahalı olmasına rağmen her kesimden izleyicinin olduğu asla en ufak bir sesin olmadığı  (aslında bizden kaynaklı olmuştu.)  bir izleyici ve alıcı kitlesi inanılmaz muhteşem. 
Yolculuk  devam etmekte aslında sizlerle neyi paylaşmak istediğim konusunda benimde kafam çok net değil anılarımı yoksa bugün ki “ Kimliksiz Ankara'” yımı.  
Tekel Binası o güzelim eski tarihi binaların yanına  zamana uymak amacıyla dikilmiş İller Bankası Binası. 
           Ankara Radyosu; hem güzel,hem de acı anıları anımsatan Ankara Radyosu. 
Dayımın askerlik sürecinde Radyo evinde askerliğini yapması ve o zaman dayımın en yakın arkadaşı şimdi ise çok değer verdiğim ve sevdiğim bir ses Mustafa Sağyaşar eve geldiği zaman hiç ses çıkarmadan dinlediğim anılar,                                  Olgunlaşma Enstitüsü; muhteşem otantik ve ayni zamanda modern giysilerin dikildiği sanatçı,siyasetçi eşlerinin dolaplarını süsleyen kıyafetleri emek vererek ortaya çıkarak karınca gibi çalışan kadınlar yanında Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi benim okulum.Aslında yıllarca teyzem beni bu okula yolladıkları için tepkisini göstermişti “iyi ev kadını” yetiştiren kız meslek lisesi.Ne demekse “iyi ev kadını” yine karneleri kimler yazıyorsa. Kız Meslek Lisesi ile Radyo evi birbirine yakın iki mekan o günün  genç  radyo  evi sanatçıları bugünün meşhurları sık sık okul çevresinde görünür ve turlarlardı. 
Yolculuğa devam ediyorum ayaklarımla olmasa da anılarım kimi yaşayan kimi yaşamayan büyüklerim ve dostlarımla. 
           Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi; teyzem ve görümcemin okulu ne parlak genç kadınlar olduğu şıklıkları,güzellikleri hala okulun mezunlarının belleğinde duruyordur.Mezun oldukları bahsettiğim 55 yıl önce. Bizlerinde Fakülte bahçesini paylaştığımız mini etekli örgülü saçlı ve gözleri parlayan sağa sola bakan gençlik yıllarımızda bol anılarımız olan bahçe,biraz uzaklaşınca ; 80 sonrası bize gösterilen miting adresimizin olduğu Abdi İpekçi Parkı.Bizim öğrencilik yıllarımızda Kızılay"a doğru yol aldığımız güzergah ve bir,iki pastane oturup poğaçamızı yiyip çayımızı içerdiğimiz.Laf aramızda sigarasını içen arkadaşlarımızda yok değildi o pastahane(o zamanlar böyle yazılıyordu) duvarları anımsar..Necatibey Caddesinin başlangıç noktasındaki Ankara Sineması da okul astığımız günlerin  kaçamak adresi,kah film seyreder kah biz seyrederken yanımızdaki arkadaşımızda sevgilisiyle flört ederek geçirdiğimiz saatler. 
          Elbette o yol güzergahı böylesine çabuk geçilebilecek ve anlatılabilecek yerler değildi ama gideceğim yere ulaşacağım yere biran evvel ulaşmak istiyordum. 
Çabuklaştırdım adımlarımı görmedim pastaneleri,bozacıları,simitçileri ve çiçek satan satarken 'kokulu bayan' diyerek sempatik atılan lafları da şimdi paylaşmayacağım hızlı gittim ve ulaştım mekana ; 
            Piknik Kızılay'ın en yeni ve farklı biçimde başlayıp herkesi çeken belki lokanta,belki kafeterya belki de şimdilerin fast food dediği yemek yiyebileceğimiz,eşler ve kadınların yalnız da gidebilecekleri,ilk şiş lezzetini aldığım, yanında pilav ve bezelye (bezelyeye çok alışamamıştım) ve unutamadığımız FIÇI BİRALARI işletmeci iki kardeş anlatılan ve belleğime yerleşen biri üreten diğeri tüketen iki kardeş; maaş alınca bizler gibilerinde ayda bir uğradığı ancak asıl müşterisini bürokrat, ateşe ve üniversite öğretim üyeleri ve hocalardan oluşan farklı bir kesit.Yıllarca aradığım lezzet.Yıllar sonra tekrar bulduğum ancak benim geçmiş ve geç kalmış yaşım ve anılarım nedeniyle yakalayamadığım duygularım. Ve hemen döndük Bulvar dan sokağa işte sizle paylaşmak istediğim mekana o da bir tiyatro “ Yeni Sahne”  ne çok götürmüşlerdi küçükken,daha sonraki yıllarda,gençlik yıllarımda,evlendikten sonrada ne en çok gittiğim kültür merkezi tiyatronun giriş katının üstünde Ormancılar Derneği Lokali bina yok her iki yerde ne yazık ki anılarla birlikte yok.(Bu bina sıradan bir bina değildi yoksa her değişime kapalı olduğum düşünülmesin) o da yok artık. 
Dar bir balkon ancak iki kişinin zorla oturduğu balkondan dışarıyı seyrettiği usul usul içkisini yudumladığı ve muhtemelen Cumhuriyet döneminin konuşulduğu konuklar.  
          Evet o bina yıkılmış yerine yine yapmaya çalışıyorlar soluğumuzu kesecek,zarar verecek bir bina yine geçmişimizi, anılarımızı , kültürleri toptan yok ettiler bu binayı yıkarak. Kala kala Ankara'da üstümüze gelen kocaman binalar, ağır içimizi karartan,acıtan bir sürü anı. 
          
İşte bir Ankara Klasiği ; yok sayılan yöreler , yok sayılan eğitimliler,gezenler v.s 
            Artık her gün karşılaşıyoruz bu yok edilişle

          Bütün bu yok edilen yerler den sonra şimdi Ankara"nın padişahı taktı ODTÜ"yü kafasına.Bunun nedenlerini anlamamak mümkün değil;kendince yok etmeye çalıştığı bir bağımsızlık mücadelesi,yok etmeye çalıştığı bir tarih,bir direniş,bir isyan ve en önemlisi bilim ve teknoloji.

             Bu kadar basit değil Gökçek ODTÜ"yü örselemeye kalkmak o ODTÜ daha yeni dikilen küçücük ağaçlarına rağmen kimleri barındırdı dalları arasında,siz o zamanlar muhtemelen gıpta ile bakıyordunuz önünden gelip geçerken ne çok istemişsinizdir evladınızın o okuldan mezun olmasını,ne çok düşlemişsinizdir.

              Dünyanın her yerinde ODTÜ mezunlarına iş,bilim,teknolojiden faydalanmak istediklerinde her kapının açık olduğunu biliyor musunuz siz.(Arap ülkeleri sizin bazınızdır ama) Bu gün belki hayatta olmayan ancak tarihe yaptığı hizmetlerle,icatlarla damgasını vuran kaç ODTÜ mezunu var hiç merak ettiniz mi.1956 yılında “Orta Doğu Yüksek teknoloji Enstitüsü” olarak kurulan bugünkü ODTÜ 1963 yılından buyana bulunduğu kampusta hizmet vermektedir.Belleklerimize kazınan sayısız rektörler,hocalar kültür,bilim,teknoloji,düşünsel boyutta dünyaya hizmet sunmuşlardır.Bu gün 750 öğretim üyesi,400 öğretim görevlisi,1400 araştırma görevlisi,21 bin öğrencisiyle adeta bir kent oluşturan ODTÜ"nün sıklıkla Gökçek tarafından rahatsız edilmesinin umarım altında yatan yeni bir rant projesinden kaynaklanmıyordur.   
Elbette benim anılarımı Ankara yaşatacak ve taşıyacak değil  
Anılarımız yok olmasın acısı tatlıcı sevgi dolusuyla bir dünya bir yaşam koruyup kollayalım yetmez tek,tek yapmak birlikte koruyalım  ki yıllar sonra bu süreci yaşayamayanlar  doğruya yakın kurgu kursunlar.

             Şimdi bu kaybettiklerimize yenisi eklenmesin,Ankara kültürsüzlük kenti görünümünden kurtulsun,

              VE ODTÜ RAHATSIZ EDİLMESİN diye Ankara"lı yaşadığın kente sahip çık.Artık ODTÜ etrafındaki ağaçlar büyüdü biz yapamazsak o ağaçlar ODTÜ"yü koruyacak.28.08.2008

Emel Sungur

Not:öyle görünüyor ki bu anılarım devam edecek,onlar yok edecek biz;kültürümüzü,yaşadığımız kenti yıkıcı ve yok edici rantiyelere karşı korumaya çalışacağız.bir Ankaralı olarak kentimize sahip çıkacağız. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.