AKP kararı, günü kurtarmak için alındı

AKP kararı, günü kurtarmak için alındı

SEDAP ( Sevgi ve Dayanışma Partisi ) Genel Başkanı Yavuz Uysallı AKP kapatma davasıyla ilgili alınan kararı değerlendirdi. Uysallı karar hukuki değildir. Günü kurtarmaya yöneliktir....

SEDAP ( Sevgi ve Dayanışma Partisi ) Genel Başkanı Yavuz Uysallı  AKP kapatma davasıyla ilgili alınan kararı değerlendirdi. Uysallı karar hukuki değildir. Günü kurtarmaya yöneliktir. Siyasal, ekonomik, sosyal dalgalanma endişelerine aspirin tedavisi yapılmıştır" dedi.

 Uysallı gazetemize, AKP nin kapatılması ile ilgili değerlendirme açıklamasında bulundu.

 Uysallı, Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur atasözü ile bire bir örtüşen malum dava, Türk Hukuk Siteminin ve yüksek yargının en tepesindeki organın çaresizliğini ortaya koyması açısından bir ibret abidesi olarak tarih sürecindeki yerini alacaktır. Gelecek nesillerin ibretle irdeleyeceği bu yargı kararının olası neticeleri umarız ki ülkemiz ve halkımız için yeni olumsuzluklara kaynak teşkil etmez.

 Partimiz 2 Mayıs 2008 tarihli İngiltere Dışişleri Bakanı Bay David Milibant"a, Büyükelçilik ve BBC kanalı aracılığı ile duyurusunu yaptığı mektupla, Türkiye"ye vaki ziyaretlerinde, Yüce Yargıya intikal eden kapatma davası hakkında verdiği beyanat protesto edilerek, bu yersiz ve nezaketsiz müdahalelerin Türk Yargı Sistemini baskı altında tutmaya yönelik olduğu hatırlatılmış, böylesi anlamsız baskı yöntemleri ile Türk Halkına ve Hukukuna karşı suç işlendiğini belirterek, en azından diplomasi nezaketi açısından özür beyanı beklenmiştir" dedi.

2 Haziran 2008 tarihli “Türk Halkına Açık Mektup” başlıklı basın bülteni ile de halkımıza seslenerek bu durumlar ve gelişmelerin odağı hakkında partimizin düşüncelerini yansıtılmıştı diyen Yavuz Uysallı açıklamalarına şöyle devam etti.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Sn. Haşim Kılıç"ın, kapatma davasının hemen akabinde yaptığı açıklamalar partimizin duyduğu ve muhataplarına ilettiği endişeleri aynen teyit etmiştir. Sn Kılıç, “Davanın görülmesi sırasında, basın organları, yazarlar tarafından insani değerler aşılarak hakarete uğradık, dışarıdan gelen baskılar neticesinde planlama yapamadık, sosyal, ekonomik ve siyasal boyutları nedeniyle davanın bir an önce sonlanmasını istedik. Toplumun ilgisini göz ardı edemezdik.

Arkadaşlarımızı görevlendirirken bu çerçeveye dikkat ettik. Hiçbir arkadaşımızın mutlu olduğu söylenemez. Ciddi sıkıntı çekiyoruz… Diyerek yüce yargının içine düşürüldüğü perişanlığı açık yüreklilikle dillendirmiştir. Bu beyan, AKP hakkında verilen kararların her türlü düşüntülü yorumlara açık olmasının kanıtı ve sebebidir. Açıklamanın hiçbir yerinde hukuk veya hukuk kavramlarıyla ilgili tek ifade yoktur.

Bu sebeple partimizin endişeleri haklı çıkmış, Yasaların Anası Bağımsız Yüce Yargı, anayasa düzeniyle ilgili karar yerine, sosyal, siyasi, ekonomik kaygılar ve baskı altında, toplumun bir kısmının ilgisini tatmin etmeye yönelik ucu açık bir kararlar dizisinin tarafı olmuştur.

11 kişilik heyetten sadece 1, Sn. Üye davanın ret edilmesini, 6, Sn. Üye,  partinin Baş Savcılık iddianamesi doğrultusunda kapatılmasını,  4, Sn. Üyede anılan partinin isnat edilen suçların odak noktası olduğu kanaati ile hazine yardımlarından, kesinti ile cezalandırılmasını istemişlerdir. Bakınız hesap uzmanı olmadan varılacak sonuç, 11 üyeden oluşan heyetin 10 üyesi, şu veya bu şekilde bahse konu davayı iddia makamınca isnat edilen hususlardan suçlu bulmuş ve karar 11/10 oranında çıkmıştır. Bu kararın büyük çelişkisi, 4 Sn. üyenin kapatma davasının en önemli ayağı olan, odak noktası olma eylemlerini kabul edip, kapatılmaya karşı çıkmasıdır.(Bu çelişki haklı olarak, AKP nin hazine yardımı kesintisine itiraz etmesine olanak verir.) Anayasa Mahkemesi Başkanı işte bu gerçeği, değişik, alışılmamış değerlemelerle ve yüksek mahkemenin sıkıntılarını yansıtan, hukuk terminolojisine sığmayan ifadelerle kamuoyuna yansıtmıştır. Önemli bir demokratik eylemin sonucu kurulan partimiz asla parti kapatılmasının tarafı olamaz. Ancak, Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz demelerden gelinen nokta işte budur. Davanın karar sürecinde, Sn. Mahkeme üyelerinin olması gerekenin dışında, durumlara göre ve çok çabuk karar vermeleri için görev taksimi yapması bir yana, Sn. Baş Yargıç karara, hukuksal planlamalarla değil, siyasal, sosyal, ekonomik ve kişisel baskıları göz ardı edememenin mutsuzluğu ile vardıklarını, sonuçta ciddi sıkıntı çektiklerini ifade etmişlerdir. Bir başka deyişle karar hukuki değildir. Günü kurtarmaya yöneliktir. Siyasal, ekonomik, sosyal dalgalanma endişelerine aspirin tedavisi yapılmıştır.

Yabancı müdahalecilerin, “bakın biz, sizi sizden daha çok düşünürüz! Doğrusu bizim söylediklerimizdir” demelerine taraf olunmuştur. Onlara, sizden Allah razı olsun. Anayasa, hukuk, Türk Devletinin hükmi şahsiyeti, Türk Halkının Onuru bir tarafa, sizler bize yol göstericiliğe devam edin mesajı verilmiştir.

     Türk Halkı kararı birçok yönden irdeleyebilir veya kestirme yoldan, Sn. Başkanın bir siyasi çözümcü veya toplum bilimcisi tavrıyla açıklamalarına katılarak, yabancı ve yerli yatırımcıların geçici ferahlığı ve dava konusu partinin her şeye rağmen devamında yarar görerek onaylayabilir, neticede Yüksek Yargının verdiği kararlara saygı duymaktan başka ne gelir elden diye teselli de bulabilir.

Ancak partimizin kuruluş amacı ve yasal değerlemeler göz önünde tutulduğunda, karalar hukuk ve kamu vicdanı ile çatışmıyorsa neticesi tartışılamaz. Bu kararda görüldüğü gibi ucu açık ve her yöne çekilebilirse ve kararların hukuk dışı endişelerle alındığı bizatihi açıklanırsa söylenecek çok şey vardır ve en kestirmesi bu kargaşa içinde, hukuk, guguk bir yana vatandaş, başyargıcın endişe ile ifade ettiği hususlar karşısında ne yapabilir? Bilinmezlerin sonucunda başına neler gelecektir, ne tür bir ot yiyecektir? Cevabı bilen varsa lütfen…           

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum