Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ

Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ

Eşhedüellaaa....

Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ

Yolcu uçağı havada giderken; büyük bir hava boşluğuna düşer ve yan yan takla atar ve kendi etrafında döner!... Tüm yolcular etrafa savrulmuşlardır ve çok korkmuşlar, paniklemişler!...  

Kısa süre sonra kaptan pilot; “Sayın yolcularımız; büyük bir hava boşluğuna düştük, ama korkmayın her şey kontrol altında, koltuklarınızı dik tutun kemerlerinizi bağlayın, hepinize iyi yolculuklar!...” der…  

Uçak yeniden rotasında düzgün giderken bu kez daha büyük bir hava boşluğuna denk gelir ve burnunun üzerinde bir takla atar. Tüm yolcular etrafa savrulmuşlardır ve büyük bir korku panik içindedirler, uçak neredeyse düşer gibidir!...  

Biraz sonra kaptan Pilot; “Sayın yolcularımız; biraz öncekinden çok daha büyük bir hava boşluğuna denk geldik ama korkmayın şimdi hepsi geçti, her şey kontrol altında, koltuklarınızı dik tutun, kemerlerini bağlayın, hepinize iyi yolculuklar!...” der ve herkes rahatlamış vaziyette yolculuk devam eder… 

Aradan 15-20 dakika zaman geçer, tüm yolcuların korkusu da geçmeye başlamıştır ama tam bu sırada öyle bir hava boşluğuna düşülür ki; uçak hem yan döner, hem burnunun üstünde taklalar atarak düşmeye başlamıştır, tüm yolcularda çığlık sesleri birbirine karışır, aradan biraz zaman geçer ve kaptan Pilot mikrofonda seslenir…….

“EŞŞEDÜELLLAAaaaaaaaaaaaaaa……” 

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++ 

KESK"e göre; Yoksulluk sınırı olarak nitelendirilen, “insanca yaşam için yapılması gereken harcamanın” 4 kişilik bir aile için 2 bin 310 YTL olarak hesaplandığı araştırmada “Kamu emekçisi aldığı ücretle ancak 7 gün yoksulluk sınırında, 23 gün açlık sınırında yaşıyor” 

Türkiye Kamu-Sen"e göre; Türkiye İstatistik Kurumu"ndan alınan Ağustos 2008 fiyatlarına göre yapılan araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 1.340,34 YTL olarak, Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 2.664,51 YTL olarak belirlenmiştir. 

Milyonlarca memur, işçi ve çiftçi; ”Çalıştığımız halde geçinemiyoruz, açlık sınırında maaş alıyoruz, o zaman emeklerimiz nereye veriliyor, demokrasi istiyoruz, hakkımızı istiyoruz, gittikçe yoksullaşıyoruz!...” diye kıvranıyorlar!… 

Bu istekle kıvrananlara; “Her şey kontrol altında, daha iyiye gidiyoruz, dayanın, nerden nereye geldik...” deniyor!.. 

Türkiye'deki işsiz sayısı Haziran 2008 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 96 bin kişi artarak 2 milyon 237 bin kişi olmuş ve; İşsizlik oranı ise % 9 seviyesine çıkmış. Bununda aslında gerçekte %20 lere yaklaştığını ve iyi eğitim almış olanların işsizlik oranlarının gittikçe arttığını görüyoruz!.. 

Haziran 2008 de evlilik çağına gelmiş genç nüfusta işsizlik oranı % 17,6 olmuş... 

Milyonlarca kişi; “İşsizlikten çoluk çocuğumuzun yüzüne bakacak durumumuz kalmadı, sokağa çıkamıyoruz, perişan olduk bize iş verin, çoluğumuz çocuğumuz işsiz, işsizlikten evlenemiyoruz bile!...” diye çığlık atıyorlar!... 

Bu çığlığı atanlara da; “Her şey kontrol altında, daha iyiye gidiyoruz, dayanın, nerden nereye geldik...” deniyor!.. 

Her gün 4-5 milyon kişi aç yatıyor, 20 milyon kişi günlük 1 dolarlık geliriyle karnını doyurmaya çalışıyor, Aşık Mahzuni"nin dediği gibi “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana!...” 

Milyonlarca memur, işçi, çiftçi;  “Hepimiz yoksullaştık, emeğimizin karşılığını alamıyoruz, işsiz çocuklarımız var, artık dayanamıyoruz, eve ekmek götüremiyoruzzzz!...” diye feryat ediyorlar… 

Bu feryadı edenlere de; “…………………………………………..!...” 

Boşluğu doldurmayı size bırakıyorum!... 

Yazıya bir fıkra ile başladım ve hoş bir Fabl ile bitiriyorum… Saygılarımla.

DrMustafa ÇUKURYILDIZ 

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++ 

“TİLKİNİN ORUCU…”

Tilki ormanda gezmektedir. Karnı da çok acıkmıştır.Bir avda yoktur tüm gün gezmiştir, tam umudunu kaybetmek üzereyken; Bir ağacın dalında çok taze bir geyik budunun asılı olduğunu görür. Zavallı aç tilki çok sevinmiştir bu şansına!... 

Tilki çok açtır ama bu durum neyin nesidir diye şüphelenir hani kurnaz ya, kontrol edince tuzağı anlar. Çünkü geyik budu iple bir bombaya bağlıdır.  

Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, çok üzgündür, birazda kızgındır tilki, biraz sonra kurt gelir, budu ve yatan tilkiyi görür. Kurt tam ete atlayacaktır ama sonradan şüphelenir “Acaba işin içinde bir işmi var, tilki neden budu yemiyor!...” diye düşünür ve;

 

Tilkiye sorar: "Nâpıyorsun dostum?"

Tilki cevap verir: “Hiçç... yatıyorum.”

Kurt– “Burda bir but var.”

Tilki– “Evet var.”

Kurt– “Neden yemedin?”

Tilki sakince cevap verir; “Bugün oruçluyum.”

Kurt kendinden emin: “Ben yiyebilirmiyim o zaman.”

Tilki; “Tabi yiyebilirsin dostum; Buyur sana âfiyet olsun.” der. 

Kurt, buta uzanır uzanmaz bir patlama ile ortalık toz duman olur. Kurt yaralı, perişan hâlde yatarken, tilki sâkince budu yemeye başlar.

 

Bunu gören kurt; "Adi şerefsiz Hani sen oruçluydun?" deyince

Tilki pişkin pişkin; "Biraz önce top patladı, sen duymadın mı?" der!...

Önceki ve Sonraki Yazılar