FİLTRE Mİ?

 

FİLTRE Mİ?

 

Bu aralar tek sarf ettiğim cümle şu oldu;

-“Filtre mi? Filtre ne arar la Ordu’da!”

 

Benimle hem fikir olan birçok kişi var ve bu kişilerin sayısı hızla artıyor. Tamam, kabul ediyorum bacalarda filtre olması kolay ama zor(!) bir durum. 2003 - 2004’lü yıllarda sadece akşamüzeri kentin üzerine çöreklenen kirli hava bulutu, günümüzde sabah saatlerinde bile kenti terk etmemiş oluyor. Tabi kirli hava gidene kadar beklenmediğine göre tekrar sobalar, kaloriferler yakılır, o hava hep kirli kalır.

 

Kömür!

Başlı başına sorun…

 

Devletimiz yardım ediyor fakat bu yardım kömürü diğer kömürlerden daha fazla kirlilik yapıyor. Öncelerden akşamüzeri sobaya konan kömür, şimdi bedava diye sabahtan giriveriyor yanmaya…

 

Ah bedava sirkem sen mi baldan tatlısın?

 

İşin garip tarafı bu kirlilikte bir köşeye yığılmamak için ben zor gidiyorum. Diğer insanlar nasıl katlanıyorlar anlayamıyorum. Nefes darlığı, astım hastası olanların maskeyle dolaşmaları lazım. Can kavgasına başlamadan bu işe bir çözüm bulmak lazım. Lazım da nasıl? Kentimizdeki sorunlar dile getirildikten iki hafta sonra yapılıyorsa, bu sorun kış bitince yapılır.

 

İnternetin nimetlerinden faydalanarak arkadaşlarımla sohbette sözü geçti bu durumun. Filtre diye bir şey var dediler. Cevap klasik Ordu’lu cevabı tabi…

 

-“Filtre mi? Filtre ne arar la Ordu’da?”

 

Azıcık dikkat lazım artık bize… Azıcık iyi niyet… Birazcık hoşgörü… Bir tutam yaşama sevinci…

 

Kısacası her bedava sirke baldan tatlı değil. Ömrümüz kısalıyor. Zarardayız. Bunun fark edilmemesi için tek neden yok. Gözlerin kör olması lazım!

 

Yok efendim biz inatla yakarız. Dahası kimse umurumuzda değil!

 

Bana ne canım… Bana dokunmayan yılan bin yaşasın… Bu düşünceler bizde olduktan sonra biz daha çok sayıklarız;

 

-“Filtre mi? Filtre ne arar la Ordu’da?”

 

 

CANAN YÜCEL


Önceki ve Sonraki Yazılar