İstanbul Ağlıyor

Yıldız ERİŞ AKATA

Yıldız Akata  Eriş

                                                               yildizakata@hotmail.com

Sadece ülkemizin değil ,dünyanın en güzel metropollerinden olan İstanbul,u dün sel aldı..Hepimizin  büyük üzüntü ve dehşetle izlediği korkunç sel baskını dakika dakika canlı yayınlarda yayınlandı ..İnanamadık ,Çatalca da ve civarında arabaları denize sürükleyen ,önüne geleni yıkan  fırtına ertesi gün sabah saatlerinde İkitellide korkunç boyutlara ulaştı ,caddelerden taşan şiddetli sel  bu sefer daha büyük yıkımlara ve can kaybına sebep oldu ..Önüne kattığı koskoca tırları ,otobüsleri ,kamyonları kibrit kutusu gibi sürükledi, ortalık bir anda korkunç bir korku filminden beter sahnelere döndü ..Selin sürüklediği insanların boğulmalarımı ,arabaların içinde can pazarı yaşayanlarmı ,fabrikaların içindeki malzemelerin sokaklara dağılmalarımı ,servis minübüsü olarak kullanılan bir arabada hapsolup boğulan zavallı kadersiz kadınlarımızmı ..Televizyon kanalları dehşeti sansürsüz olarak canlı yayın verdiler..İzlerken bile dayanılmaz sahnelerin yaşandığı olay gerçekten büyük bir felaketti..O anda sanki İstanbul kaderine ağlıyordu . .Yıllardır yaşadığı ihmallerin yüzünden ,güzeller güzeli görüntüsünün bozulduğunamı yansın ,hergeçen gün yeşil alanlarının hoyratça yokedilip betonlaştırıldığınamı yansın ,bu sebepten ötürü yeşilsiz ,soluk alamayan hastalıklı halinemi kahrolsun ,veya sermaye sahiplerinin rant açgözlülerinin elinde paramparça olan gövdesinemi ...Yıllardır alt yapısının bir türlü doğru düzgün yapılamamasınamı ,çarpık ,çurpuk çirkin yapılanma yüzünden İstanbul olma özelliğini çoktan kaybettiğinemi..İstanbul ağlıyor..Yıllardır sessizce ağlıyordu fakat şimdi öfkesinden ağlıyor..Küresel krizin iklimler üzerindeki değişimleri konusunda yapılan tüm uyarılara kulak tıkayan yöneticilerimiz ve bu konuda ne yazıkki çok geç kalınmış olması sebebi ile böyle felaketler yaşamamız kaçınılmaz olacaktır .İnsanoğlu tabiatın ekolojik yapısını öyle hunharca bozduki,doğayı öyle hoyrat kullandiki sonunda işte böyle eserini gözyaşları ve pişmanlıklar içerisinde seyreder. İstanbulum ağlama   ..Bırak biz ağlayalım...