Türkiye'de son günlerde AKP-CHP ve sağCHP-solCHP geriliminde hep öne çıkan vurgu; "Hükümet CHP'yi bölmek istiyor ve partinin içini karıştırıyor" oldu. CHP'nin içini karıştıran salt hükümet midir? Bilinmez. Ama AKP'nin, CHP'nin bölünmesinden keyif alacağı bir gerçek. Olaya nesnel olarak bakarsak CHP içinde sadece yönetsel değil, duygusal kopuşların ve çekişmelerin de olduğu görülüyor. Artık birbiriyle insani ilişkiler bile kurulamayacak çatlaklar oluştu. Bu bir gerçek!
Lakin gözlerden uzak bir köşede başka bir bölünme ve ayrışma yaşanıyor. Bu da ALEVİLER arasında meydana gelen kamplaşma! Bu bölünme ve ayrışmanın da saiklerini CHP içindeki kavga oluşturuyor. Sevgili abim ve dostum Süleyman Şensoy'a da sohbetimizde belirttiğim üzere; CHP'nin bölünmesi Türkiye için ne kadar kötü sonuçlar doğuracak ve toplumsal muhalefete mevzi kaybettirecekse, Aleviler arasında yaşanacak bir kamplaşma da en az onun kadar zararlı olacaktır. Yıllardır ve hatta yüzyıllardır muhalefet blokunun "ana omurgasını" oluşturan bu yapının parçalanması Türkiye'de yürütülen demokrasi ve emek mücadelesine tahmin edilenden çok daha büyük zararlar verebilir.
Adı "şanlı geçmişinin!" ekmeğini yiyen statükocu Merdan Yanardağ ya da başka biri, kim olursa olsun bu konuda konuşurken iki kez düşünmelidir. Merdan Yanardağ'ın iyiniyetli olup olmadığı (-ki bence değildir) ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber, en hafif tabirle gereksiz (bence kötücül) bir söylemde bulunmuştur. Aleviler üzerinde hükümetin ayrıştırıcı ve asimile edici çalışmaları yetmezmiş gibi bir de CHP içindeki ulusalcı/milliyetçi/küçük burjuva blokun Kılıçdaroğlu üzerinden yürüttüğü söylem Alevileri kendi içinde bir krizin eşiğine getirdi. Eğer bu tehlikeyi görmez ve önlem almaz isek bundan bir kaç yıl sonra Alevi-Bektaşileri, Menzil gibi hükümetin blok oy depolarından biri olarak görebiliriz.
Bu yazdıklarım bugün birileri tarafından "hadi oradan çok bilmiş, olur mu öyle şey" diyerek karşılanabilir. Ne denirse densin ben bir aydın olarak üzerime düşen sorumluluğu yerine getirerek, ortaya çıkan riski göstermek zorunluluğu hissediyorum. Üzerine yapılmış bilimsel bir araştırma olmamakla beraber, Alevi oylarının % 60'ının CHP, % 25'inin DEM ve geri kalanının da sosyalist partiler (az da olsa MHP ve AKP oyu da vardır, belki %2-3) arasında dağıldığı söylenebilir. Türkiye'deki seçmen toplamının % 20'sini oluşturan ve neredeyse tamamı en azından ortanın solunda bulunan Alevi blokunun parçalanması veya toptan sağ tarafa geçmesi toplumsal muhalefet açısından onulmaz yaralar açabilir.
CHP içinde Kılıçdaroğlu-İmamoğlu üzerinden yürütülen tartışma giderek Kılıçdaroğlu'nun Aleviliği üzerinden yürütülmeye ve Aleviler tarafından kendilerine yapılan bir saldırı olarak algılanmaya başlandı. Bir kısım Alevi salt mezhepsel bir sahiplenmeyle Kılıçdaroğlu tarafında yer alarak, CHP ile, CHP ile olmasa bile mevcut yönetim kadrosuyla olan bağını koparma noktasına geldi. Herkes toplamda bu Alevilerin çok az ve radikal unsurlar olduğunun propagandasını yapsa da, bu sayı Alevi nüfusunun yarısından fazlasını oluşturuyor. Yani mezhepsel sahiplenme oldukça güçlü! Diğer bir kısım Alevi ise sayıları nispeten az da olsa diğer "beyaz CHP'liler" ile birlikte Kemal Kılıçdaroğlu'na saldırarak, onu hain ilan ediyor. Hatta Aleviliğini, ahlakını, namusunu ve insanlığını sorguluyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun haklılığı haksızlığı ayrı bir konu olmakla beraber, onun üzerinden yürütülen tartışmanın Aleviler arasındaki çatlağı büyüttüğü bir gerçeklik olarak ortada duruyor. Ve bu çatlak göz ardı edilse de CHP içindeki çatlaktan daha derin ve tehlikeli sonuçlar oluşturacak şekilde büyüyor. Alevi örgütleri ve aydınları arasındaki atışmalar tıpkı CHP içindeki gibi "hainleştirme" noktasına kadar varıyor. Eğer buna bir noktada dur denmezse oluşacak sonuçları hayal bile edemeyiz. Evet CHP Türkiye demokrasisi için önemli bir yapıdır ama Alevi kitlesinin bu konudaki konumu azımsanmamalıdır. Geçen günlerde "Son kale CHP" söylemine karşı "Son kale Aleviler" söylemimi bu bağlamda kullanmıştım. Buna karşı yapılan saldırıları ise ciddiye bile almadığımı belirtmek istiyorum.
CHP-CHP ve CHP-İktidar arasındaki tartışma özü itibariyle Alevilerden bağımsız bir konudur. Devam eden siyasi ve hukuki sürecin sonucunda ak koyun, kara koyun belli olacak. Lakin artık her iki taraf da kullandığı dile dikkat etmelidir. Kılıçdaroğlu bir Alevi'dir. Alevilerin refleks olarak onu savunması gayet doğaldır. Kılıçdaroğlu'nun dürüstlüğü, birikimi ve sahip olduğu erdem de Aleviler için tartışma konusu yapılamaz. AKP'nin ve CHP'nin trol ekipleri tarafından, hiç konuşmadığı halde "Kılıçdaroğlu şunu dedi, bunu dedi, şöyle yapacak" türünden topluma pompalanan yalan yanlış bilgiler dikkate alınmamalıdır. Hikmet Çetin gibi bir adamın bile saçma sapan iddialar ortaya attıktan sonra özür dilemek zorunda kalmıştır. Kılıçdaroğlu aylar sonra ilk kez geçen günlerde avukatı aracılığıyla süreç hakkında konuşmuştur. AKP'nin ve CHP'nin trolleri el ele vererek aslında aynı şeye hizmet etmektedir. Bu tuzağa düşülmemelidir.
CHP'nin kendi içinde halletmesi gereken yönetsel, siyasi, hukuki ve etik problemleri var. Bunların bir an önce çözülerek, doğrunun ve yanlışın ortaya çıkması bizim için bir temennidir. Varsa suçlular, yargıya bile bırakılmadan parti içi disiplin marifetiyle cezalandırılmalı, yönetsel ve moral birlik sağlanmalıdır. Yoksa bu süreç AKP'nin kontrolüne bırakılırsa, AKP seçime kadar CHP'nin bu dağınıklıkta kalmasını sağlayacaktır. CHP kendi göbeğini kendisi kesecek örgütsel akla, ahlaka ve tarihsel birikime sahiptir. Yargıda adı geçen isimleri bence önce kendisi yargılamalıdır.
Kılıçdaroğlu; Cumhuriyet tarihi boyunca bir valisi veya kaymakamı bile olmamış Aleviler için bir semboldür. İlk defa vali bile çıkmayan bir toplumdan bir cumhurbaşkanı çıkma ihtimali ortaya çıkmıştır. Onun Aleviler için taşıdığı simgesel değer azımsanmamalıdır. Ve herkes konuştuklarının yaratacağı yıkıcı sonuçları düşünerek konuşmalıdır.
@öne çıkar