ERDAL DA BİZİM, SEBAHAT DE! ELLERE NESİ!
Sevgili ozanımız Erdal Erzincan'ın "Alevilerin ibadet dili Türkçedir." şeklindeki açıklamasından sonra hem olayın tarafı olan Alevilerin, hem de üzerlerine vazife olmadığı halde bu konuda konuşan grupların arasında bir dizi tartışma başladı.
İlk olarak bu tartışma; Alevi aydınların kendi aralarında yıllardır süren entelektüel tartışmalarından biridir. Daha önce de değerli sanatçımız Sebahat Akkiraz'ın başka bir konudaki kişisel görüşleri üzerinden tartışmalar alevlendirilmişti. Alevi aydın ve sanatçılarının, Alevilik üzerine bu ve buna benzer bir çok farklı yaklaşımları vardır. Olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Bu tartışmalar, Alevilik üzerine bir tanımlama yapma yada sınırlarını çizme amacı taşımamakla beraber, Alevi kültürünün zenginliğinin bir göstergesidir. Kaldı ki, ne Erdal Erzincan hoca ne de Sebahat Akkiraz Alevilik konusunda bir otorite değildir. Böyle bir amaçları da hiç bir zaman olmamıştır. Yargı dağıtmamışlardır. Alevilikte böyle bir otorite de yoktur.
Peki bu tartışmalar neden Alevlendiriliyor?
Kimler, edilen bu lafları hemen satın alıp bunlardan siyasal, etnik ve dini bir sonuca varmaya çabalıyor?
Asıl üzerinde durulması gereken budur?
Ulus Devletin temel harcını Türk ve İslam düşüncesi oluşturur. Yani bu toplumda bulunan herkes bir şekilde ya Türklüğe yada İslam'a bağlanmak zorundadır. Böylece tüm etnik ve dini gruplar aynı Türk-İslamcı ideolojinin potasında eritilerek tek bir ulus yaratılacaktır. Ta Abdulhamit zamanında başlayan ve Cumhuriyet dönemine de miras kalan ve sürdürülen bu "tekçi" yaklaşım halen amacına ulaşamamıştır.
Bu nedenle Aleviliğin, Türklük yada İslam ile olan bağına ilişkin olumlu yada olumsuz tüm değerlendirmeler (hele bu meşhur bir Alevi tarafından yapıldıysa) hemen çeşitli gruplarca manşete taşınır. Burada olaya dahil olan ve özellikle Alevi olmayan kişiler; Alevilerle Türklük ve İslam arasındaki bağa ilişkin kesin bir delil bulmuşçasına olaya atlarlar. Aslında amaç bellidir. Sarf edilen sözler üzerinden Alevilik; Türklüğe ve İslam'ın içine sokuşturulmalıdır.
Bugün Aleviliğe yön vermeye çalışan iki ana kutup vardır. Bunlar aslında aynı amaca farklı yollardan ulaşmaya çalışan sözde ikiye bölünmüş gruplardır. Birincisi Aleviliği Türklüğün içinde eritmeye çalışan "ulusalcı/milliyetçi" söylem, ikincisi ise Aleviliği İslam'ın içine sokmaya çalışan "siyasal İslamcı" söylemdir. İkisinin de temel amacı hiç bir şekilde istedikleri şekli almayan Alevilere bir şekilde vererek "Türk-İslamcı" ulus devlet düşüncesinin içine monte etmektir. Her iki asimilasyoncu Alevi düşmanı grup da çeşitli mevziler elde etse de henüz tam olarak başarıya ulaştıkları söylenemez. Lakin tehlikenin giderek büyüdüğünü de belirtmemiz gerekir.
Bu iki grubun da söylemlerinin asılsızlığını ve maksatlı olduğunu görmek için şu iddialı lafı etmek zorundayız. ANADOLU'DA TEK BİR KELİME TÜRKÇE BİLMEYEN ALEVİLER OLDUĞU GİBİ, KURAN'DAN BİR SUREYİ BAŞTAN SONA KADAR EZBERE OKUMAYI BİLMEYEN YÜZBİNLERCE ALEVİ VARDIR. Bu gerçek ortada iken onların Aleviliğe, "yok şudur, yok budur" diye don biçmeleri bomboş bir uğraştır. Aleviler bu "ulus devlet paradigmasına" sadece "laiklik hassasiyeti ve kadın hakları" üzerinden bağlılık gösterir. Bunun dışındaki bir çok uygulama Aleviler tarafından umursanmaz. Onlar ne kadar kentleşmenin yarattığı dağınıklıktan dolayı "O'cu, bu'cu" diye görünseler de özünde sadece ve önce Alevidirler. Tunceli'de Kürtçe yürütülen bir cemi de yadırgamaz, Sivas'ta Türkçe yürütülen bir cemi de... Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan dedeye de uyar, Bismi-Şah diye başlayan dedeye de uyar. Bunların hiç biri Alevilere garip gelmez.
Özellikle son dönemde Alevilikle-Türklük arasında "Aleviler, yalnız ve ancak Türk'tür." türünden bir sonucu destekleyici her açıklamaya bokunda boncuk bulmuş gibi atlayan ulusalcı grupları sakin olmaya davet ediyorum. Yine aynı şekilde "Alevilik, Türk Müslümanlığıdır" yada "Alevilik, İslam'ın özüdür" türünden söylemleri de aynı şekilde komik buluyorum.
MADEM ALEVİLİK TÜRK MÜSLÜMANLIĞIDIR, SİZ NİYE ALEVİ DEĞİLSİNİZ?
MADEM ALEVİLİK İSLAM'IN ÖZÜ, SİZ NİYE SÜNNİSİNİZ.
O ZAMAN HEPİNİZ ALEVİ OLUN!
Diye sorarlar adama!
Biz derisi yüzülen Nesimi ve çarmığa gerilen Hallac; ne kadar Türk ise o kadar Türk'üz, bu iki önder ne kadar Müslüman ise o kadar Müslüman'ız... Bu ölçüyü öğrenmek için ise sizi Nesimi divanını ve Hallacın hayatını ve kitabı Tevasin'i okumaya davet ediyorum. Dışardan boş boş sallayıp kendinizce insanları parçalayarak, bir tarafı Türklük, diğer tarafı İslam üzerinden sisteminize entegre ederek asimile etmeye çalışmayın. Aleviler siz de sağa sola sallanıp durmayın. Dik durun, eğri kendini belli eder.
@öne çıkar