MECBURİYETTEN

Şair Ali Öztürk

 Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Star Tv de , CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu"la yaptığı ve Uğur Dündar"ın yönettiği  düelloda,akrep gibi kendi kendini sokmuş ve karizmayı da bir hayli çizdirmişti.

            Bu nedenle herkes, AKP"nin onu, 29 Mart yerel seçimlerinde yeniden aday gösterip  göstermeyeceğini merak etmekteydi.

            Bu nedenle Başbakan Erdoğan, günlerce bekledikten; epeyce düşünüp taşındıktan sonra, nihayet önceki gün, Parti Genel Merkezi salonunda, uzun uzadıya bir konuşma yaptı; Gökçek"in Ankara"ya yaptığı hizmetleri, allayıp bulayıp anlattıktan sonra, onun yeniden AKP"nin Ankara Büyük Şehir Başkanı adayı olduğunu açıkladı.

            Bu açıklamadan sonra Gökçek, tıpkı “kaybettiği eşeğini bulmuş köylü” gibi sevinip öyle rahatladı ki,sevincinden; uzatma dakikalarında, takımının galibiyet golünü atmış futbolcu  gibi bir ters takla atmadığı  kaldı.

            Birinci eleme sınavını zar-zor geçen Gökçek, bakalım 29 Marttaki  esas sınavı da geçebilecek mi ?

            Ancak kim ne derse desin adaylığının kerhen; daha doğrusu, “mecburiyetten” dolayı bir tercih olduğu her haliyle belli oluyordu.

            Ve Başbakan Erdoğan"ın günler sonra yapmak zorunda kaldığı bu açıklama  ister istemez, Mahzar-Fuat- Özkan üçlüsünün o meşhur parçasının sözlerini çağrıştıyordu  Ankaralılara:

                                Oh sesleri of olunca

                                Her kafadan ses çıkınca

                                Şaşırınca bunalınca

                                Balonlar patlayınca

                                Mecburiyetten !

 

************

            Başkent Ankara"nın Yıldız Semtindeki Birlik Mahallesinde yılbaşını kutlamak için bir araya gelen 7 üniversiteli gencimiz, doğalgaz zehirlenmesi sonucu genç yaşta hayata  veda ettiler.

            Bu acı olayı televizyondan  izleyen vatandaşlarımızın çoğu, bilhassa ölen gençlerinin ailelerinin çaresizce çırpınışları karşısında gözyaşlarına hakim olamıyordu.

            Gerçekten de ekranlara yansıyan o elim tablo, insanın kanını donduracak görüntüdeydi.

            Ne var ki, Ankara Doğalgaz A.Ş Genel  Müdürünün Veysel Karani Demir"in, bu acı olayla ilgili yaptığı talihsiz  açıklamasındaki insanlık adına  utanç verici  sözleri, insanın kanını daha da donduruyordu.

            Yakası, bağrı açık kravatsız giyimi, konuşması ve tavırlarıyla, bir Genel Müdürden ziyade at cambazını andıran, konuşurken çevresindekilere Cuma Namazını kaçırıp kaçırmadığını sorup dolaylı olarak  dindarlığının propagandasını yapmaya çalışan  bu zat-ı muhterem,  ölen gençlerin acılı ailelerinin yüreğini, bir kat daha yakacak, öyle fütursuzca laflar sarf ediyordu ki ekranların karşısında; öfkelenmemek elde değildi.

            Sanki  yılbaşının şarkıcı kızı Hadise"den bahsedermiş gibi“ Hadiseyi bir görseydiniz” diyor  ve devam ediyordu Genel Müdürümüz:

            -İçeri girdiğimizde gençler, üstleri  yarı çıplak vaziyette yerlerde yatıyordu…

            Ancak ne var ki, kapıyı açan çilingir, hiç de böyle bir manzarayla karşılaşmadığını

ve hepsinin de günlük kıyafetleri içinde olduğunu söylemekteydi.

             Hangisinin doğruyu söylediğini araştırmaya hiç  gerek yok bence…

           Velev ki, Genel Müdürün dediği doğru olsun… Bunu, o gencecik insanların, daha naaşları bile soğumadan, dedikoducu mahalle karıları gibi dillendirmenin, zaten son derece acılı bir durumda olan aileleri,üstüne üstlük bir de çevreye karşı  ne derece rencide  edeceğini de  düşünemiyor muydu ki koskoca bir genel müdür…

            Daha sonra, “Sümme haşa ! Ben öyle bir şey söylemedim” deyip kameralar önünde söylediği sözleri bile inkar etme yüzsüzlüğünü gösteriyor ve müfteri olduğunu  kabul etmek zorunda kalıyordu.

            Sorsan, ondan daha Müslüman kişi yoktur.Acaba dedikodu şeklinde yaptığı o açıklama, bir  Müslümana yakışır mıydı ki ?  

            Devletin önemli makamlarını, böyle sorumsuz ve o makamı dolduramayacak kadar basiretsiz kişilere teslim eden zihniyete ne demeli bilmem ki !

********

            Ordu yerel basınında çıkan haberleri, inter-net aracılığı ile takip ediyorum.

            Son günlerde meydana gelen trafik kazalarında hayatını kaybeden genç insanlar her gün yüreğimi dağlıyor artık.

            ODÜ nin öğretim görevlisi ve öğrencileri, İstanbul"dan Ordu"ya gelirken Tosya"da kaza yapan otobüsün bazı yolcuları, Fatsa"da buzda kayan otomobildeki iki genç öğretmen derken en son olarak da Kumpaşı mevkiindeki  kazada  hayatını  kaybeden üç genç fidan…

            Ölenlerin hiç birini tanımıyorum. Sadece Kumbaşı mevkiindeki kazada vefat eden Ümit"in, bazı yakınlarını tanıyorum. Tanıyıp tanımamak önemli değil; çoğu, daha hayatının baharında olan insanların hayatı sönüyor,            “Göğ ekini biçer gibi”. Üzülmemek elde mi ki !"

            Hepsine Allah"tan rahmet , kederleri ailerine de sabır dilerken  buradan, bilhassa da gençlere seslenmek istiyorum;

            Kaderin önüne elbette ki geçilmez. Ancak “Tedbir sizden takdir Allah"tan”diye çok manidar  bir söz vardır. Onun için her zaman kurallara uyarak ve kontrollü hareket edin.En ufak bir tedbirsizlik, maalesef telafisi mümkün olmayan acı sonuçlar doğuruyor.Ne olur kendinize yazık etmeyin ve sizleri canı gibi seven ailelerinizi de yasa boğmayın.