Borç alırken, ödeneceğini de hesaba katmalı!...

Orhan YÜCEL

 

Borç alırken, ödeneceğini de hesaba katmalı!...

 

Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış. Tavuk kendi yiyeceğini kendisi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini Bilmediği için arkadaşlarından yardım istemiş:

- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek? 

Ördek cevaplamış: ‘- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın.

Domuz oradan seslenmiş: - Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım.

Fare hemen atlamış: - Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin.

Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vazgeçmiş. Ancak kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş:

- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek? ‘

Ördek: - Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim’ demiş.

Domuz: - Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım’ demiş.

Fare de: ‘- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm ‘ demiş.

Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış, çalışmıııııış çalışmış. Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok zengin olacağını hayal ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına seslenmiş:

-Kahveleri satmama kim yardım edecek?

Ördek: - Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin.

Domuz: - Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez.

Fare: - Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lâzım.

Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış, çünkü borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan ölmemek için yineyardım istemiş:

-Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek?

Ördek: -Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.

Domuz: - Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken de kalmadı, yiyecek yok.

Fare: - Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını ödemediğin için para yerine senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim.

Şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz, artık farenin olan eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını doyurmaya çalışıyor.

İngiltere de ilkokullarda okuma kitabı olarak okutulan The Little Red Hen’ kitabından alınan bu hikâyecik biz insanlara ne de güzel ders veriyor.

Günümüzde de bazı kişiler ellerinde hiçbir öz sermayesi olmadan tamamı banka kredilerinden karşılanmak suretiyle iş kurmaktalar. Kendi öz sermeyesi olmadığından, ileride tıkanmakta ve banka borcunu ödemekte sıkıntıya düşmekteler. Sonunda da iflâs bayrağını çekmekle karşı karşıya gelmekteler.

Yine günümüzde kredi kartları kullanımı oldukça artmıştır. İnsanlarımızın çoğu harcama yaparken, ileride bu harcamaların karşılığını bir gün ödeyeceklerini hiç hesaplamadan güçlerinin çok üstünde borca girmekteler. Harcama yaparken borcun bir gün ödeneceği hiç akıllarına gelmemektedir.

Bankalar ve firmalar da uyanık davranarak cazip şartlarda harcama yapmaya teşvik ediyorlar. Hatta bankalar sokaklarda bile kredi kartı satıyorlar. Vatandaş hiç düşünmeden kredi kartı almakta ve bütün harcamalarını kredi kartı ile yapmakta bir sakınca görmüyor. Borcu ödeme zamanı gelip de, ödemede zorlanınca, bu sefer devlet bize yardım etmeli diye feryadı basıyorlar.

Aynı şekilde döviz üzerinden borçlanmak suretiyle ev, araba alan veya başka yatırım yapanlar da, ödemeyi hiç düşünmeden tereddütsüz olarak güçlerinin üzerinde borç altına girmekteler. Bunlar da, ileride ya ödeme gücü zorluğundan, ya da dövizlerdeki anormal yükselmeler karşısında borçlarını ödemekte zorlanmaktalar. Bu kimseler de borcu ödemede zora düşünce hemen en kolay yola baş vuruyorlar. Devlet bize yardım etmeli diye bağırmakta ve sokaklara dökülmekteler.

Borç almak kolaydır ve belki de cazibdir. Ancak borçlanırken de hesabını iyi yapmak gerekir. Bir gün vadesi geldiğinde bu borcun ödeneceğini aklından çıkarmamalı. Borç verenlerin cazip tekliflerine de aldanmamalı. Aksi takdirde kırmızı ibikli tavuğun düştüğü tuzağa düşersiniz. Kazanç elde edeceğim diye beklerken, hazır işinizden de olabilirsiniz. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olmamak istiyorsak, ayağımızı yorganımıza göre uzatalım.