68'Lİ ANILAR HAPİSHANESİZ OLMAZ. İLK CEZAEVİ;SULTANAHMET.

Mustafa Lütfü KIYICI

68'Lİ ANILAR HAPİSHANESİZ OLMAZ.
İLK CEZAEVİ;SULTANAHMET.


Üniversiteye Demirel gelecekmiş! Dönemin Başbakanının Üniversiteye gelmesinde, konuşma
yapmak istemesinde ne var, denilebilir. Demirel,Ordu-Gençlik-Aydın zümre - ki o zamanlar zinde güçler denilirdi - tarafından 27 Mayıs ihtilali ile alaşağı edilmiş bir anlayışın temsilcisi idi. Demirel, "BABA" olmadan çok önce, bir süre temsilcilini yaptığı Amerikan Morrison firması nedeniyle “Morrison Süleyman" adı ile anılırdı. Secim propagandasını dönemin ABD Başkanı Johnson ile çektirdiği resimlerle yapmış, mason olduğu iddiasına karşı da mensubu olduğu mahfilden üye olmadığına dair uyduruk bir belge almıştı. ABD emperyalizmine ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadeleyi ilk hedef seçen güçler ve başta gençlik için ilk somut hedeflerden biri idi. Az çekmedi bizden, her mitingde, her yürüyüşte hatırını sorardık.! Ama intikamı korkunç oldu. Karşı-devrimci güçlerin Türkiye soluna top yekun savaş açtığı bu yıllarda ,”Bana sağcılar cinayet işliyor!” dedirtemezsiniz mantığı ile ve çeşitli gerilim politikalarıyla bir nesli pasifize etti. Gelecek nesillerin de apolitik yetiştirilmesine neden oldu.


İltifat etmeyelim bu kendisine önerilen bir politikaydı ve uydu. Uyguladı.
Vebalimiz üstündedir. Ahımız. Öfkemiz. zaman-aşımına uğramamıştır.
Tarih öğreticidir ve ibret almayı da birlikte getirir. Muktedirlerin de aciz olduğu zamanlar vardır. Yılların eskitemediği Aziz Nesin , yasaklı olduğu dönemde , Demirel’le yaptığı görüşmeden sonra " Demirel bir darbeye daha muhatap olsun ,Komünist olur" deyiverecekti, Aydınlar Bildirisi sırası görüşmeden sonra..
Demirel Üniversiteye gelecek!
Daha önce Ankara SBF’ ye geldiğinde yuhalanmıştı. Çok sonraları ama gene Başbakanlığı döneminde mezun olduğu ITÜ ‘de de yuhalanacaktı.
Hazırlıklarımızı yaptık. Sloganlar tespit edildi. Pankartlar yazıldı. Fen-Edebiyat Fakültesinin Konferans Salonunda AISEC örgütünün, uluslararası bir toplantısı yapıldığı sırada balkon kısmına Bağımsız Türkiye sloganları ile girdik. Kürsüde Demirel yok.! Devlet Bakanı Seyfi Öztürk konuşuyor! Ne gam! Ha Ali Veli,ha Veli Ali! Coşku ile protesto ediyoruz! Protestolar ile birlikte gazeteciler bulunduğumuz yöne hücum ediyor. Flaşlar patlıyor. Mehdi kolumdan tutup "Eğil!." diyor. O daha deneyimli.
Sloganları ve eylem amacımızı bir arkadaş delegasyona Fransızca, İngilizce olarak açıklıyor.
Organizasyon uyum içinde. Keyifle eylemimizi tamamlıyor, Hukuk Fakültesine dönüyoruz. Bozkurt’un polis tarafından yakalandığını ve Emniyete götürüldüğü haberi geliyor.
Arkadaşımızı yalnız bırakmak yok! Sirkeci’ye iniyoruz. Emniyet Müdürlüğü Sansaryan Handa. Bir süre Adliye Sarayı olarak kullanılan bina. Kapıdan içeri giriyoruz, nöbetçiye rağmen. Ne istediğimiz soruluyor. Bozkurt Nuhoğlu ‘nün durumunu soruyoruz. Bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmek istiyoruz.
Bu sırada , Birinci Şubeden sivil polisler iniyor aşağıya. Ana kapı tutuluyor. Çevriliyoruz. Hep aramızda dolaşan, zaman zaman bizimle tartışan, Hukuk Fakültesinde derslere giren sarışın, gözlüklü İsmail isimli biri parmağı ile işaretle " Bu da vardı, şu da vardı " diyerek teker bizleri seçiyor ve yukarı çıkartılıyoruz Toplantılarımıza katılan, görüşlerini
belirten, tartışan meğer Siyasi Şubede Komiser Yardımcısı imiş. Elimizi kolumuzu sallayarak geldiğimiz yerde gözaltına alınıyoruz. Şaşkınız. Gülüyoruz.
Bu olaydan bende iz bırakan Adliyeye sevk edildiğimizde savcının hepimizin ifadesini neredeyse ayni cümlelerle zapta geçirmesidir. Yıllar sonra hukukculuk anlamında ,meslektaş olduğumuz sayın Savcı Servet Bey, "Fen -Edebiyat Fakültesinin oradan geçiyordum. Bir kalabalık gördüm. Merak saikı ile kalabalığa karıştım. Olaylar ile ilgim yoktur. " Aşağı yukarı hepimizin ifadesi bu.
Kim Yargıç olsa buna inanır? Hele aradan bunca yıl geçmiş olmasına karşın bu gün bile yargının bağımsızlığı tartışılırken?
Gene de sorgu yargıcı hepimizi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.
Hala Yargıçlar var !
Evlerimize gittik.
Akşamın bir saati olmuştu. Ben evde uyuyordum. Yaşadıklarımız ve uykusuz geçen gece tatlı bir rehavet vermişti. Deniz Çamlıbel gelmiş . Aynı liseden, Atatürk Lisesinden mezunduk ve evlerimiz de yakın sayılırdı. Annem uyandırdı. Duruşma savcısı üst mahkemeye itiraz etmiş. Hepimiz hakkında tutuklama kararı çıkmış!
Ne yapmalı?
Arkadaşları uyarıp kurtaracağız. Biz Akatlar’ da İETT çalışanlarının kurduğu kooperatif evlerinde oturuyoruz. En yakın kim? Gürkan. Esentepe Subay Evlerinde oturuyor. Gidip alıyoruz. Babası Mehmet
Amca , E.Subay. Askeri Haber Almada olduğu söylenirdi, yanlış anlaşılmasın. Biz bunun lehimize bir durum olduğunu düşünürdük. Unutmayın ki her kurumun sağcı tarafları olduğu gibi solcu taraftarları da vardır. Hatta MIT’in bile sağ ve sol kanadı olduğu söylenirdi! Bunu bana aynen böyle anlatan birisi şöyle demişti,”27 Mayıstan sonra MIT ve diğer kurumların yeniden organizasyon yapıldığına inanın.”Güvenilen, okuduğunuz sol dergilerde yazı yazan bir takım insanlar buranın yeniden organizasyonunda birinci dereceden görev almış kişilermiş .Dönemin bazı öğrenci liderlerini de bunun dışında tutmayın. Sözler aynen böyleydi…
Yıllar sonra bir içkili masa sohbetinde TMGT’de Genel Sekreterlik yapmış ve hep aramızda bulunmuş biri Gürkan ve Zihninin de bulunduğu ortamda, belli ithamlarımıza karşı cevaben, kendisinin MİT’te çalışmak istediğini ama kabul edilmediğini itiraf edecekti.
İlginçti.
Olayımıza dönelim. Mehmet Amca ,sanki hazırlıklı. Çıkıyoruz. İstikamet Anadolu yakası. Harem İskele sokak. Deniz'in evi. Cemil Amca biraz önce Deniz'in arkadaşları ile birlikte evden ayrıldığını söylüyor ,azarlarmış gibi.. Deniz kurtulmuş. Belli. Koşuyolunda Mehdi var. Oraya gidiyoruz. Ben biraz uzakta taksinin içindeyim. Gürkan'la Deniz Çamlıbel tam kapıda iken polis baskın veriyor. Yakalanıyorlar ya da bana öyle haber geliyor.
Ne yapacaksın?
Erkekliğin onda dokuzu ne?
Kaçacaksın!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.