HALİL CİBRAN : Doğu'nun Meydan Okuması

Doç. Dr. Birol ERTAN

 

Pek çoğumuzun belki ismini bile duymadığı, duyanlarımızın kitapları ve eserleri hakkında birkaç kelime söyleyecek kadar bilgiye bile sahip olmadığı bir değer var ki, bu isim, hayatının büyük bölümünü sürgünde geçiren filozof-şair-yazardır. Antik Yunan düşünürleri Platon ya da Aristo'ya, Antik çağ düşünürleri Heraklieitos'tan Phythagoras'a, çağına damga vuran filozoflar Hegel'den Karl Marks'a, Fransız matematikçi Descartes'tan Alman şair ve yazar Goethe'ye ya da büyük şair Pablo Neruda'ya kadar bütün ünlülerin hepsinden daha çok bizim kültürümüze, yaşamımıza, duygu ve düşüncelerimize daha yakın olan Halil Cibran'ın başlıkta ismini vermeseydim, pek çoğunuzun kim olduğunu bile hatırlayamayacağını biliyorum. Halil Cibran, yalın ve derin yaklaşımları ile bir edebiyat, şiir ve felsefe ustası olarak yeniden keşfedilmeyi bekliyor.

 

06 Ocak 1883'de doğan ve 10 Nisan 1931'de hayata gözlerini yuman Lübnan asıllı şair, yazar ve filozof Halil Cibran,  İngilizce ve Arapça yazdığı eserlerle 1960'larda birçok Avrupa ülkesinde ellerden düşürülmeyen kitapların yazarıdır. Bugünlerde yeni çevirilerle dilimize kazandırılan Halil Cibran'ın eserleri Ermiş, Asi Ruhlar, Deli, Sözler, Fırtınalar, Kırık Kanatlar, Aşk Mektupları, Kum ve Köpük- Avare gibi eserlerini yeniden okumanın keyfini bütün kitap kurtlarına önermek istiyorum.

 

Aşağıdaki kısa alıntı, Cibran'ı tanımak isteyenler için bir ipucu olacaktır.

"Eğer benim matemimi kahkahaya, tiksintimi coşkuya, aşırılığımı normale çevirmek isteyen varsa; ona düşen, bana Doğulular arasında adaletli bir yönetici, dürüst bir kanun koyucu, bilgeliğiyle amel eden bir dini lider, karısına kendi nefsine baktığı gözle bakan bir koca göstermektir."

 

Halil Cibran'ın ünlü eseri Ermiş'te çocuklar üzerine söylediği sözleri hatırlamakta yarar vardır : "Çocuklar, sizin çocuklarınız değildir. Onlar, hayatın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızlarıdır... Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil. Zira onların kendi düşünceleri var... Onlar gibi olmaya gayret edebilirsiniz, ama onları kendinize benzetmeye kalkmayın"  (Halil Cibran, Ermiş, Kaknüs Yayınları, Çeviren : İlyas Aslan, 2008, İstanbul, sy. 33).

 

Halil Cibran der ki, "kuyunuz dopdoluyken susuzluktan korkmak, dindirilemez bir susurluk değil mi?" (Ermiş, sy. 37). Bu söz, günümüzde tırmanmış olan dinmek bilmez iktidar hırsı, ihtiras ve açgözlülüğe karşı söylenebilecek en iyi değerlendirme değil midir?

 

Cibran'ın suç ve suçluya yönelik yaklaşımı da Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza" isimli eserinde "suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar" sözlerini hatırlatırcasına şöyledir :

 

"Ve nasıl tek bir yaprak bütün bir ağacın sessiz bilgisi olmadan sararmazsa, aynen hata işleyen de hepimizin gizli iradeleri olmaksızın hata işleyemez" (Ermiş, sy. 59). Suç ve suçluya ilişkin bu değerlendirmeler, konuya toplumsal bir sorun olarak bakan çağdaş hukukçuların yaklaşımlarını özetlemiyor mu?

 

Dünyanın her yerinde şiddetin ve savaşların bir an olsun durmadığı 21. yüzyılda yaşadığımız bugünlerde, Cibran'ın özgürlük üzerine söyledikleri de çok can alıcı : "Özgürlükten bir hedef ve tatmin olarak bahsetmeye son verdiğinizde, ancak özgür olabilirsiniz."  

 

Edebiyat ve felsefe meraklısı genç kuşaklarımıza Batılılaştırma politikasının ürünü olarak içeriksiz piyasa romanları ve kafa karıştırıcı felsefe kitaplarını sunan çürümekte olan kapitalist düzenin karşısına Doğu'nun yalın ve derin meydan okumasını temsil eden Halil Cibran gibi ustaları koymanın zamanı geldiğine inanıyorum. Kendi kültüründen ve dilinden uzaklaşan, batı tipi yaşam ve davranış kalıpları ile yozlaştırılmaya çalışılan, milli değerlerinden uzaklaştırılmış, kültürel emperyalizmin kucağına atılmış genç kuşaklarımıza Halil Cibran gibi değerlerin  tanıtılmasının zamanıdır.  Haksız mıyım ?