MEYDANLAR HER ZAMAN GERÇEK DEĞİLDİR

Abdullah AYDIN

Abdaydin42@Outlook.com

Gelişmemiş Demokrasimizin gelişmemiş Siyasetinde, hatta Osmanlı anlayışındaki bürokrasimizde yetki verilenler veya yetkiyi ele geçirenler kendilerini “her hakkı mahfuz” kabul ederler ve öyle değerlendirilmelerini isterler…

 

Şahsa dönük kabul, zaman içinde yetki gaspını da hak cephesinin içine alarak tekliğe dönüşmekte, ortak fikir, ortak eylem ve ortak hak şansını ortadan kaldırmaktadır. Giderek tekliğin kabulü ile en büyük ’sosyal ortaklık’ olan Siyasal Partilerin içine hükümran bir ‘Virüs’ taşınmış olmaktadır…

 

Bu yaklaşım ve uygulamayı toplumsal hayatımızın her alanında gördüğümüz gibi, siyaset hayatımızda daha belirgin ve etkileyici olarak yaşamaktayız…

 

İktidar partisi AKP tek kişinin kesif hâkimiyeti altında, daha da öte adeta mülkiyeti altında yaşamaya çalışırken, muhalefet partilerinde de benzer eğilimler görülmeye başladı. Bir türlü geliştiremediğimiz Demokratik yaşamımızda, tüm partilerimiz ‘tek adam’ çekiciliği yaşar duruma geldi… AKP güya Kongre yaptı ve yeni kadrolarını seçti(!) Aslında önceden yapılmış bir resmin kitlelere gösterilmesinden ibaret tek adamlık gösteriydi…

 

 

İYİ Partide ise, isteksizmiş gibi görünmüş olsa da, yalvar yakar sahneleri düzenlenerek tekrar başkanlığa oy birliği ile seçilen, istifa etmiş genel başkanın tek adamlık yolu açılmış oldu. Bundan böyle, İYİ partide Genel Başkan Meral Akşener’in sözüne hayır diyebilecek siyasi bir yiğidin çıkması çok zor görünüyor…

 

MHP el öpme merasimlerini devam ettirirken, ikinci bir kişiye yer olmayacağı düşüncesini pekiştiriyor. Özünü tutuyormuş gibi görünüp tek adamın peşinde sürüklenip bir başka güce yamanmış, tüm söz haklarını da birilerine, bir yerlere teslim etmiş görünüyor...                                                                                                                                                                  Her ne kadar çok demokratmış görüntü verse de, HDP’nin davranış ve uygulamalarının kaynağının tek adam mihraklı olduğu, partide resmi kaydı olmayan birilerinin adını anarken saygı duruşuna geçer gibi davranış sergilemeleri, resmiyette olmasa bile, ortada görünmeyen tek adamın dışına çıkamayacaklarını gösteriyor…   

 

CHP’de, kendilerine düşünme fırsatı dahi tanımadan girişilen imza kampanyası ile seçimli kurultay talebi, bu talebin reddedilişi, parti içi bir cephenin oluşması ve iki cephede sivrilen tek adamlığa meyyal görüntüler, gerçek Demokrasi peşinde olan insanlar için endişe verici izlerlin oluşmasına neden oluyor…

 

Bazı CHP’lilerin seçim sonrasındaki acul davranışları, ortak akıl ve davranışın önüne geçiyor, geride kalan tembellik, hata ve yanlışların küllenmesine neden oluyor. Doğru değerlendirmeler ve gelecek önerileriyle toplumun önünü açması, umut vermesi ve güven tazelemesi gereken CHP, kendi boğazını sıkmayı tercih ediyor. İstemeden AKP’nin ve AKP Genel Başkanının ülkeyi sürüklediği problem dolu ortamın, doğruymuş gibi bir algının toplumun zihnine kazınmasını sağlıyor…

 

Propaganda meydanlarının şaşaalı, heyecanlı görüntüsünden sonraki seçim sonuçlarından, menfi yönde en fazla etkilenen parti CHP oldu. Meydanlardaki değil, toplumun ruhunda heyecan yaratmanın daha etkili olacağı anlaşılması gereken bir gerçeklik olarak yetkililerce kavranması CHP’nin geleceği açısından oldukça önem kazanıyor…                                                                                                                                                                     

Siyaset sadece bir partinin yetkili organlarında bir koltuğa sahip olmak, Milletvekili, Belediye Başkanı olmak değildir. Siyaset aynı zamanda Parti ideolojisi ve programı ile toplumun istek ve ihtiyaçlarının harmanlanması, geleceğe dönük kalıcı hedeflere toplumu inandırarak, seçim sonuçları hüsran olsa bile, gelecek beklenti ve umutlarının hiç aşınmadan ruhlarda yer etmesini sağlamaktır…

 

Toplumsal yaşamdaki en büyük ve devamlılık içeren ortaklık siyasi yapılanmalardır. Bu geniş ortaklığı dar bir çerçevenin hükümranlığına sıkıştırmak, geniş çevrelerle ilişkinin daralmasına yol açacağı gibi, fikirsel kısırlaşmalara ve daralmalara da yol açabilir… 

 

CHP yaşadığı bu şok durumu, ülkedeki Hukuksal, Ekonomik zorlukları, siyasal handikapları, sağlam ideolojisi ve inanmış kadroları ile aşacak güç ve ferasettedir. Yeter ki geçici yanılmalar, çelişkiler, kişisel hırs ve ihtirasları kuruluş ve var oluş gerekçelerinin önüne koymasın…                                                                                                                                                                                                                                                              

Türkiye’nin CHP’nin akıl, ideoloji ve ilkelerine ihtiyacı var! Umutsuzluk karanlığına düşürülen toplumumuz önünü aydınlık görmek istiyor. CHP kendi içinde boğuşmak yerine, topluma umut ve güven ışığı yakarsa, kuruluş hedeflerine ve tarihsel görevine sahip çıkıyor olacaktır…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.