GARİP-LİK

Abdullah AYDIN
ABDULLAH AYDIN

                                                                                                                             Abdayin42@hotmail.com

                                               GARİP-LİK  

 

            Her ne kadar kelime sayısı az olsa da, Türkçe çok renkli, anlamlı ve hoş bir dil.

            Günlük lisanımızda çokça kullandığımız "Garip" kelimesi, yoksul, yoksun, biçare, ama sevimli ve sevilen kişiler için kullanılır. Aksine aynı terim, anormal, acayip, sıra dışı ve sevimsiz kişi ve davranışlar ve olaylar için de kullanılır. Buna, dil zenginliğimizi sağlayan dil içi açılım ve genleşme de diyebiliriz…

            Yaşadığımız olaylar ve olaylara dayalı kullandığımız lisanda, "Garip" kelimesinin aldığı anlamlara bir bakalım:

            Bin yılı aşkın zamandır üzerinde yaşadığı toprakları yurt edinen, elinde tutmak için nice canları toprağa veren "Garip" halk, ne yazık ki; bu toprakların ve insanlarının yönetiminde yeterince söz ve karar sahibi olamıyor. Ne paradoksal, ne "Garip" bir durum değil mi?

            Osmanlı"nın saray safahatının borçlarını bile ödemek zorunda kalan bu "Garip" halkın, seksen senede ekmeğinden lokma lokma arttırarak biriktirip hizmete sunduğu, Cumhuriyet kazanımı sanayi ve hizmet kurumlarını, özelleştirme adı altında yandaşlara ve yabancılara bahşiş fiyatına satmak "Garp-lik" değil de nadir?

            Ortaçağ karanlığında bırakılan, toprakları işgal edilen insan yığınlarının, sömürge olmaktan, esaretten, kulluktan, ümmetlikten kurtarılması, yurttaş ve özgür birey olma yolunda çaba harcayan siyasi anlayışın ve kurumun, altmış yıldır bu "Garip" halkın oylarıyla, Devlet yönetiminden uzak tutulması siyasal bir "Garip-lik" değil mi?

            Otuz beş yıldır anarşi, terör ve darbeler nedeniyle zindanlara doldurulan, işkencelerden geçen, hayatını kaybeden, terör mücadelesinde hep öne sürülen "Garip" ve yoksul halk çocukları olurken, ülkede egemen olanların, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Bakanların, Milletvekillerinin, üst düzey bürokratların, rütbeli askerlerin, Sanayicilerin, iş adamlarının, Holding sahiplerinin, gazete sahiplerinin, toprak ağalarının, aşiret ağalarının, tarikat şeyhlerinin çocuklarından şehit olanını hiç duydunuz mu? Sizce, bu durumda bir "Garip-lik" yok mu?

            Kötü yönetilerek, soydurularak yoksulluğa mahkûm edilen "Garip" insanların, içine düşürüldükleri durumdan yararlanılarak, bulgur, makarna ve bir kilo yağ kuyruklarında, iftar çadırlarında yüzlerini saklayarak yemek yerken onurları ile alay edilmesinde, utanılacak bir "Garip-lik" yok mu sizce?

            Kazananlardan vergi almak yerine, hiç kazancı olmayan yoksul ekmek, çorba tüketicisi "Garip" lerden dolaylı vergi almak, "Garip-lik" lerle dolu, anormal bir ekonomik anlayış değil mi?

            Mesudiye Lisesinde, Akkuş Lisesinde, Şemdinli lisesinde, Çemişkezek lisesinde öğretmensiz, lâboratuarsız okumak zorunda kalan "Garip" Anadolu çocuklarının, Özel kolejlerde, yabancı okullarda, Çankaya"daki, Beşiktaş"taki, Şişli"deki, Kadıköy"deki liselerde okuyan varsıl çocuklarıyla, Üniversite sınavlarında yarıştırmak kadar adaletsiz bir durum, hangi hakkaniyet ve "Garip-lik"le izah edilebilir?

            "Garip" ülkemin "Garip" halkı, "Garip" yöneticilerin "Garip" uygulamaları nedeniyle daha çok "Garip-lik" ler yaşayacak gibi görünüyor. 

            Korkuya mahkûm olanlar, bağımsızlıklarını, özgürlüklerini, onurlarını ve yaşam haklarını başkalarına teslim ettiklerini asla unutmamalılar! Esirler, esiri olduklarının verdikleri ile yetinmek zorundadırlar!

           

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.